بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ ﴿١٥

Şüphesiz ki müttekiler cennetlerde pınar başlarındadır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ءَاخِذِينَ مَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْۚ إِنَّهُمْ كَانُواْ قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ ﴿١٦

Alarak Rableri’nin kendilerine verdiğini, çünkü onlar bundan evvel güzellik yapmayı âdet edinmişlerdi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

كَانُواْ قَلِيلًا مِّنَ ٱلَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ ﴿١٧

Geceden pek az uyuyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَبِٱلْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ ﴿١٨

Ve seher vakitleri hep istiğfar ederlerdi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَفِىٓ أَمْوَٰلِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّآئِلِ وَٱلْمَحْرُومِ ﴿١٩

Ve mallarında sâil ve mahrum için bir hak vardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَفِى ٱلْأَرْضِ ءَايَٰتٌ لِّلْمُوقِنِينَ ﴿٢٠

Arzda da âyetler var iykan ehli için.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَفِىٓ أَنفُسِكُمْۚ أَفَلَا تُبْصِرُونَ ﴿٢١

Nefislerinizde de, halâ görmiyecekmisiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَفِى ٱلسَّمَآءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ ﴿٢٢

Semâ’da da rızkınız ve o vaadolunduğunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَوَرَبِّ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ إِنَّهُۥ لَحَقٌّ مِّثْلَ مَآ أَنَّكُمْ تَنطِقُونَ ﴿٢٣

İşte o göğün ve yerin Rabbi’ne kasem ederim ki o şüphesiz haktır sizin nâtık olmanız gibi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَٰهِيمَ ٱلْمُكْرَمِينَ ﴿٢٤

Geldi mi sana İbrahim’in ikram edilen müsafirlerinin kıssası?

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِذْ دَخَلُواْ عَلَيْهِ فَقَالُواْ سَلَٰمًاۖ قَالَ سَلَٰمٌ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ ﴿٢٥

O vakit ki üzerine girdiler de "Selam sana!" dediler. "Selâm, görülmedik bir kavim" dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR