بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَدۡ عَلِمۡنَا مَا تَنقُصُ ٱلۡأَرۡضُ مِنۡهُمۡۖ وَعِندَنَا كِتَٰبٌ حَفِيظُۢ ٤

Doğrusu Biz; toprağın onlardan neleri eksilttiğini biliyoruz. Katımızda da her şeyi saklayan bir kitab vardır.

– İbni Kesir

بَلۡ كَذَّبُواْ بِٱلۡحَقِّ لَمَّا جَآءَهُمۡ فَهُمۡ فِيٓ أَمۡرٖ مَّرِيجٍ ٥

Hayır, onlar; hak kendilerine gelince onu yalanladılar. Şimdi de şaşırmış bir haldedirler.

– İbni Kesir

أَفَلَمۡ يَنظُرُوٓاْ إِلَى ٱلسَّمَآءِ فَوۡقَهُمۡ كَيۡفَ بَنَيۡنَٰهَا وَزَيَّنَّٰهَا وَمَا لَهَا مِن فُرُوجٖ ٦

Üstlerindeki göğe hiç bakmazlar mı? Onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız? Onda hiç bir çatlak da yoktur.

– İbni Kesir

وَٱلۡأَرۡضَ مَدَدۡنَٰهَا وَأَلۡقَيۡنَا فِيهَا رَوَٰسِيَ وَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوۡجِۭ بَهِيجٖ ٧

Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk. Orada her türden güzel çiftler yetiştirdik.

– İbni Kesir

تَبۡصِرَةٗ وَذِكۡرَىٰ لِكُلِّ عَبۡدٖ مُّنِيبٖ ٨

Allah'a yönelen her kula öğüt ve ibret olsun diye.

– İbni Kesir

وَنَزَّلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ مُّبَٰرَكٗا فَأَنۢبَتۡنَا بِهِۦ جَنَّٰتٖ وَحَبَّ ٱلۡحَصِيدِ ٩

Gökten bereketli bir su indirdik de onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik.

– İbni Kesir

وَٱلنَّخۡلَ بَاسِقَٰتٖ لَّهَا طَلۡعٞ نَّضِيدٞ ١٠

Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları.

– İbni Kesir

رِّزۡقٗا لِّلۡعِبَادِۖ وَأَحۡيَيۡنَا بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗاۚ كَذَٰلِكَ ٱلۡخُرُوجُ ١١

Kullara rızık olması için. Ve onunla ölü bir beldeye can verdik. İşte çıkış da böyledir.

– İbni Kesir

كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ وَأَصۡحَٰبُ ٱلرَّسِّ وَثَمُودُ ١٢

Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud da tekzib etmişti.

– İbni Kesir

وَعَادٞ وَفِرۡعَوۡنُ وَإِخۡوَٰنُ لُوطٖ ١٣

Ad, Firavun kavmi ve Lut'un kardeşleri de.

– İbni Kesir

وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡأَيۡكَةِ وَقَوۡمُ تُبَّعٖۚ كُلّٞ كَذَّبَ ٱلرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ ١٤

Eyke'liler ve Tübba kavmi de. Bunların her biri peygamberlerini yalanlamışlardı da tehdidim üzerlerine hak olmuştu.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu