بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَنُفِخَ فِى ٱلصُّورِۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ ٱلْوَعِيدِ ﴿٢٠

Sur'a üfürülür. İşte bu geleceği söz verilen gündür.

— Seyyid Kutub

وَجَآءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّعَهَا سَآئِقٌ وَشَهِيدٌ ﴿٢١

Her can, yanında bir sürücü ve bir şahidle gelir.

— Seyyid Kutub

لَّقَدْ كُنتَ فِى غَفْلَةٍ مِّنْ هَٰذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَآءَكَ فَبَصَرُكَ ٱلْيَوْمَ حَدِيدٌ ﴿٢٢

Ona: «Andolsun ki, sen, bundan gafilsin; işte senden gaflet perdesini kaldırdık, bugün artık görüşün keskindir» denir.

— Seyyid Kutub

وَقَالَ قَرِينُهُۥ هَٰذَا مَا لَدَىَّ عَتِيدٌ ﴿٢٣

Yanındaki arkadaşı: «İşte yanımdaki hazır» dedi.

— Seyyid Kutub

أَلْقِيَا فِى جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ ﴿٢٤

Allah: «Haydi ikiniz, atın cehenneme her inatçı nankörü.»

— Seyyid Kutub

مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُّرِيبٍ ﴿٢٥

Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi.

— Seyyid Kutub

ٱلَّذِى جَعَلَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَأَلْقِيَاهُ فِى ٱلْعَذَابِ ٱلشَّدِيدِ ﴿٢٦

O ki Allah ile beraber başka tanrılar edindi, bundan dolayı onu çetin bir azaba atın.

— Seyyid Kutub

قَالَ قَرِينُهُۥ رَبَّنَا مَآ أَطْغَيْتُهُۥ وَلَٰكِن كَانَ فِى ضَلَٰلٍۭ بَعِيدٍ ﴿٢٧

Yanındaki arkadaşı dedi ki: «Rabb'imiz, ben onu azdırmadım, zaten o kendisi derin bir sapıklık içinde idi.»

— Seyyid Kutub

قَالَ لَا تَخْتَصِمُواْ لَدَىَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُم بِٱلْوَعِيدِ ﴿٢٨

Allah: «Huzurumda çekişmeyin. Ben size daha önce uyarı göndermiştim.»

— Seyyid Kutub

مَا يُبَدَّلُ ٱلْقَوْلُ لَدَىَّ وَمَآ أَنَاْ بِظَلَّٰمٍ لِّلْعَبِيدِ ﴿٢٩

Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem der.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ ٱمْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِن مَّزِيدٍ ﴿٣٠

O gün cehenneme: «Doldun mu?» deriz. «Daha yok mu?» der.

— Seyyid Kutub

AYARLAR