بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَنُفِخَ فِى ٱلصُّورِۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ ٱلْوَعِيدِ ﴿٢٠

Ve Sur üfürüldükte: ki işte o vaîd günüdür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sur'a üfürülmüştür. İşte bu; geleceği vaadedilen gündür.

— İbni Kesir

(İnsanlar öldükten sonra tekrar dirilmeleri için) Sûr’a üfürülecek. İşte bu, tehdidin gerçekleşeceği gündür.

— Diyanet İşleri

Suur'a da üfürülmüşdür. İşte bu, tehdîdin (tehakkuk etmiş) günüdür.

— Hasan Basri Çantay

Sur'a üfürülür. İşte bu geleceği söz verilen gündür.

— Seyyid Kutub

وَجَآءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّعَهَا سَآئِقٌ وَشَهِيدٌ ﴿٢١

Ve her nefis gelmiştir: beraberinde bir sevk memuru ve bir şâhid vardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Her nefis, yanında bir sürücü ve şahidle gelir.

— İbni Kesir

Herkes beraberinde bir sevk edici, bir de şahitlik edici (melek) ile gelir.

— Diyanet İşleri

(O gün) herkes, beraberinde sürücü ve şâhid (iki melek) bulunduğu halde, (mahşere) gelmişdir.

— Hasan Basri Çantay

Her can, yanında bir sürücü ve bir şahidle gelir.

— Seyyid Kutub

لَّقَدْ كُنتَ فِى غَفْلَةٍ مِّنْ هَٰذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَآءَكَ فَبَصَرُكَ ٱلْيَوْمَ حَدِيدٌ ﴿٢٢

Celâlim Hakkı için (denir) sen bundan bir gaflette idin: şimdi senden perdeni açtık, artık bu gün gözün keskindir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; sen, bundan gaflette idin. İşte senin perdeni kaldırdık. Bugün artık görüşün keskindir.

— İbni Kesir

(Ona) “Andolsun ki sen bundan gaflette idin. Şimdi gaflet perdeni açtık; artık bugün gözün keskindir” (denir.)

— Diyanet İşleri

Andolsun ki sen (dünyâda) bundan gafletde idin. İşte senden perdeni kaldırıb açdık. Bugün gözün (ne kadar) keskindir!

— Hasan Basri Çantay

Ona: «Andolsun ki, sen, bundan gafilsin; işte senden gaflet perdesini kaldırdık, bugün artık görüşün keskindir» denir.

— Seyyid Kutub

وَقَالَ قَرِينُهُۥ هَٰذَا مَا لَدَىَّ عَتِيدٌ ﴿٢٣

Ve karîni demiştir: işte bu yanımdaki hâzır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ona yakın olan dedi ki: İşte yanımda hazır olan şey.

— İbni Kesir

Beraberindeki (melek) şöyle der: “İşte bu yanımdaki hazır.”

— Diyanet İşleri

Onun yoldaşı olan (melek) dedi (der) ki: «İşte yanımda (yazılı) olan şey karşındadır».

— Hasan Basri Çantay

Yanındaki arkadaşı: «İşte yanımdaki hazır» dedi.

— Seyyid Kutub

أَلْقِيَا فِى جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ ﴿٢٤

(Buyurulur:) atın atın cehenneme her nankör anud, hayra engel, haşarı işkilci kâfiri.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Siz ikiniz, atın cehenneme; her inatçı kafiri;

— İbni Kesir

(24-25) (Allah, şöyle der:) “Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!”

— Diyanet İşleri

(24-25) (Ey iki melek, hakka karşı) alabildiğine inâdeden, hayra bütün hızıyle engel olan, zaalim, şübheci her nankörü atın cehenneme!

— Hasan Basri Çantay

Allah: «Haydi ikiniz, atın cehenneme her inatçı nankörü.»

— Seyyid Kutub

مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُّرِيبٍ ﴿٢٥

(Buyurulur:) atın atın cehenneme her nankör anud, hayra engel, haşarı işkilci kâfiri.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayra bütün hızıyla engel olan azgın şüpheciyi.

— İbni Kesir

(24-25) (Allah, şöyle der:) “Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!”

— Diyanet İşleri

(24-25) (Ey iki melek, hakka karşı) alabildiğine inâdeden, hayra bütün hızıyle engel olan, zaalim, şübheci her nankörü atın cehenneme!

— Hasan Basri Çantay

Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi.

— Seyyid Kutub

ٱلَّذِى جَعَلَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَأَلْقِيَاهُ فِى ٱلْعَذَابِ ٱلشَّدِيدِ ﴿٢٦

Ki Allah’ın yanında başka ilâh tutmuştur, haydin ikiniz bir atın onu o şiddetli azâb içine.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki o; Allah'tan başka bir ilah edinmiştir. Haydi siz ikiniz, onu en şiddetli azabın içine atın.

— İbni Kesir

“Allah ile beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!”

— Diyanet İşleri

Ki o, Allah ile beraber diğer bir Tanrı daha edinendir. Haydi ikiniz birden onu en çetin azabın içine atın.

— Hasan Basri Çantay

O ki Allah ile beraber başka tanrılar edindi, bundan dolayı onu çetin bir azaba atın.

— Seyyid Kutub

قَالَ قَرِينُهُۥ رَبَّنَا مَآ أَطْغَيْتُهُۥ وَلَٰكِن كَانَ فِى ضَلَٰلٍۭ بَعِيدٍ ﴿٢٧

Arkadaşı der: ya Rabbenâ onu ben azdırmadım velâkin kendisi uzak bir dalâl içinde idi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onun yakın dostu dedi ki: Rabbımız; onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklıktaydı.

— İbni Kesir

Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”

— Diyanet İşleri

Arkadaşı (olan şeytan) «Ey Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Fakat o, (zâten hakdan) uzak bir sapıklık içinde idi» dedi (ler),

— Hasan Basri Çantay

Yanındaki arkadaşı dedi ki: «Rabb'imiz, ben onu azdırmadım, zaten o kendisi derin bir sapıklık içinde idi.»

— Seyyid Kutub

قَالَ لَا تَخْتَصِمُواْ لَدَىَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُم بِٱلْوَعِيدِ ﴿٢٨

Buyurur ki: huzurumda çekişmeyin, ben size önceden vaîd göndermiş iken.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu ki: Benim katımda çekişmeyin. Size önceden tehdid göndermiştim.

— İbni Kesir

Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.”

— Diyanet İşleri

(Allah) buyurdu (buyurur): «Benim huzuurumda çekişmeyin. Ben size önceden tehdîd göndermişdim».

— Hasan Basri Çantay

Allah: «Huzurumda çekişmeyin. Ben size daha önce uyarı göndermiştim.»

— Seyyid Kutub

مَا يُبَدَّلُ ٱلْقَوْلُ لَدَىَّ وَمَآ أَنَاْ بِظَلَّٰمٍ لِّلْعَبِيدِ ﴿٢٩

Benim indimde söz değiştirilmez ve ben kullara zulümkâr değilim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Benim katımda söz değiştirilmez. Ve Ben, kullara asla zulmedici değilim.

— İbni Kesir

“Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.”

— Diyanet İşleri

«Benim yanımda söz değişdirilmez. Ben kullara zulümkâr da değilim».

— Hasan Basri Çantay

Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem der.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ ٱمْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِن مَّزِيدٍ ﴿٣٠

O gün ki cehenneme doldun mu? diyeceğiz, o, daha ziyade var mı? diyecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün cehenneme: Doldun mu? deriz. O da: Daha var mı? der.

— İbni Kesir

O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der.

— Diyanet İşleri

O gün cehenneme «Doldun mu?» diyeceğiz. O da «Daha var mı?» diyecek!

— Hasan Basri Çantay

O gün cehenneme: «Doldun mu?» deriz. «Daha yok mu?» der.

— Seyyid Kutub

AYARLAR