بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِۦ نَفْسُهُۥۖ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ ٱلْوَرِيدِ ١٦

Hem şanıma kasem ederim ki hakikat insanı biz yarattık ve biliriz: nefsi onu ne ile vesveselendirir ve biz ona "habli verîd" den daha yakınızdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِذْ يَتَلَقَّى ٱلْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ ٱلْيَمِينِ وَعَنِ ٱلشِّمَالِ قَعِيدٌ ١٧

İki zabit memuru zabıt tutarlarken: biri sağdan oturmuş biri soldan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

مَّا يَلْفِظُ مِن قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ ١٨

Her ne söz atarsa mutlak yanında hâzır bir gözcü vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَجَآءَتْ سَكْرَةُ ٱلْمَوْتِ بِٱلْحَقِّۖ ذَٰلِكَ مَا كُنتَ مِنْهُ تَحِيدُ ١٩

Ve ölüm sekeratı hakk ile geldikte: işte diye: o senin kaçıp durduğun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَنُفِخَ فِى ٱلصُّورِۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ ٱلْوَعِيدِ ٢٠

Ve Sur üfürüldükte: ki işte o vaîd günüdür.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَجَآءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّعَهَا سَآئِقٌ وَشَهِيدٌ ٢١

Ve her nefis gelmiştir: beraberinde bir sevk memuru ve bir şâhid vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

لَّقَدْ كُنتَ فِى غَفْلَةٍ مِّنْ هَٰذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَآءَكَ فَبَصَرُكَ ٱلْيَوْمَ حَدِيدٌ ٢٢

Celâlim Hakkı için (denir) sen bundan bir gaflette idin: şimdi senden perdeni açtık, artık bu gün gözün keskindir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَقَالَ قَرِينُهُۥ هَٰذَا مَا لَدَىَّ عَتِيدٌ ٢٣

Ve karîni demiştir: işte bu yanımdaki hâzır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَلْقِيَا فِى جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ ٢٤

(Buyurulur:) atın atın cehenneme her nankör anud, hayra engel, haşarı işkilci kâfiri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُّرِيبٍ ٢٥

(Buyurulur:) atın atın cehenneme her nankör anud, hayra engel, haşarı işkilci kâfiri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ٱلَّذِى جَعَلَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَأَلْقِيَاهُ فِى ٱلْعَذَابِ ٱلشَّدِيدِ ٢٦

Ki Allah’ın yanında başka ilâh tutmuştur, haydin ikiniz bir atın onu o şiddetli azâb içine.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu