بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

طَاعَةٞ وَقَوۡلٞ مَّعۡرُوفٞۚ فَإِذَا عَزَمَ ٱلۡأَمۡرُ فَلَوۡ صَدَقُواْ ٱللَّهَ لَكَانَ خَيۡرٗا لَّهُمۡ ٢١

Fakat bir tâat ve bir güzel söz, sonra emir katiyyet kesbedince Allah’a sadakat etselerdi elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İtaat ve güzel söz. Bunun için iş ciddileşince derhal Allah'a sadakat gösterselerdi; elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.

– İbni Kesir

İtaat ve güzel bir söz onlar için daha hayırlıdır. İş ciddileşince Allah’a verdikleri söze bağlı kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.

– Diyanet İşleri

(Onların vazîfesi) tâatdı, güzel söz söylemek (tatlı dil kullanmak) dı. Bunun için onlar, iş ciddîleşince, derhal Allaha (verdikleri sözde) sadâkat gösterselerdi kendileri için elbet hayırlı olurdu.

– Hasan Basri Çantay

İtaat etmek ve güzel söz söylemektir. İş ciddiye bindiği zaman Allah'a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.

– Seyyid Kutub

فَهَلۡ عَسَيۡتُمۡ إِن تَوَلَّيۡتُمۡ أَن تُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَتُقَطِّعُوٓاْ أَرۡحَامَكُمۡ ٢٢

Nasıl döner de Arzı fesâda verir ve rahimlerinizi doğratabilir misiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Demek, sizler idareyi ele alırsanız; yeryüzünde fesad çıkaracak, akrabalık bağlarını bile koparacaksınız öyle mi?

– İbni Kesir

Demek, yüz çevirdiğinizde yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?

– Diyanet İşleri

Demek, idareyi ve haakimiyyeti ele alırsanız hemen yer (yüzün) de fesâd çıkaracak, akrıbalık münâsebetlerinizi bile parçalayıb keseceksiniz öyle mi?!

– Hasan Basri Çantay

Demek sizler iş başına gelecek olursanız, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, akrabalık bağlarını da koparacaksınız, öyle mi?

– Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَعَنَهُمُ ٱللَّهُ فَأَصَمَّهُمۡ وَأَعۡمَىٰٓ أَبۡصَٰرَهُمۡ ٢٣

Öyleler o kimselerdir ki Allah onları lanetlemiş de duygularını almış ve gözlerini kör etmiştir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ın kendilerini la'netlemiş, sağırlaştırmış ve gözlerini kör etmiş olduğu kimseler işte bunlardır.

– İbni Kesir

İşte bunlar, Allah’ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.

– Diyanet İşleri

Onlar öyle kimselerdir ki Allah kendilerini rahmetinden tardetmiş de (kulaklarını) sağır, gözlerini kör yapmışdır.

– Hasan Basri Çantay

İşte bunlar, Allah'ın kendilerini lanetlediği, bu yüzden kendilerini sağır ve gözlerini kör kıldığı kimselerdir.

– Seyyid Kutub

أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ ٱلۡقُرۡءَانَ أَمۡ عَلَىٰ قُلُوبٍ أَقۡفَالُهَآ ٢٤

Öyle olmasa Kur'an’ı bir tedebbür etmezler mi? Yoksa kalbler üzerinde üst üste kilitleri mi var?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kur'an'ı düşünmezler mi? Yoksa kalblerin üzerinde kilitleri mi vardır?

– İbni Kesir

Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?

– Diyanet İşleri

(Öyle olmasa) Kur'ânı iyiden iyi anla (yıb hakkı tanı) mazlar mı? Daha doğrusu onların kalbler (i) üzerinde (kat kat) kilidler vardır.

– Hasan Basri Çantay

Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ ٱرۡتَدُّواْ عَلَىٰٓ أَدۡبَٰرِهِم مِّنۢ بَعۡدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ ٱلۡهُدَى ٱلشَّيۡطَٰنُ سَوَّلَ لَهُمۡ وَأَمۡلَىٰ لَهُمۡ ٢٥

Haberiniz olsun ki o kendilerine hak tebeyyün ettikten sonra gerisin geri irtidâda doğru gidenlere Şeytan fit vermiş ve kendilerini uzun uzun emellere düşürmüştür.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki kendilerine hidayet belli olduktan sonra arkalarına dönenleri şeytan aldatmış ve onlara ümit vermiştir.

– İbni Kesir

Kendileri için hidayet yolu belli olduktan sonra gerisingeri dönenleri, şeytan aldatıp peşinden sürüklemiş ve kendilerini boş ümitlere düşürmüştür.

– Diyanet İşleri

Hakıykat, kendilerine hidâyet besbelli oldukdan sonra arkalarına dönenler (yok mu?) şeytan onları fitlemiş, onlara uzun zaman göstermişdir.

– Hasan Basri Çantay

Şüphesiz ki kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, ona arka dönenleri, şeytan sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir.

– Seyyid Kutub

ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَالُواْ لِلَّذِينَ كَرِهُواْ مَا نَزَّلَ ٱللَّهُ سَنُطِيعُكُمۡ فِي بَعۡضِ ٱلۡأَمۡرِۖ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ إِسۡرَارَهُمۡ ٢٦

Öyle, çünkü bunlar Allah’ın indirdiğini hoşlanmayanlara demişlerdir ki: biz, size bazı emirde itaat edeceğiz, Allah ise onların o gizli konuşmalarını bilip duruyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böyle. Zira onlar, Allah'ın indirdiğini çirkin karşılayanlara; bazı işlerde size itaat edeceğiz, demişlerdi. Allah, onların gizlediklerini bilir.

– İbni Kesir

Bu, münafıkların, Allah’ın indirdiğini beğenmeyen kimselere, “Bazı işlerde size itaat edeceğiz” demelerindendir. Allah, onların gizlice konuşmalarını bilir.

– Diyanet İşleri

Bunun sebebi şudur: Çünkü hakıykaten onlar Allahın indirdiğini hoş görmeyenlere «Biz size ba'zı emirde itaat edeceğiz» dediler. Halbuki Allah onların gizli konuşduklarını da biliyor.

– Hasan Basri Çantay

Bunun sebebi; onların, Allah'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara «Bazı hususlarda size itaat edeceğiz» demeleridir. Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor.

– Seyyid Kutub

فَكَيۡفَ إِذَا تَوَفَّتۡهُمُ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ يَضۡرِبُونَ وُجُوهَهُمۡ وَأَدۡبَٰرَهُمۡ ٢٧

O halde Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırlarken nasıl olacak bakalım.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ya, melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken ne olacak?

– İbni Kesir

Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken hâlleri nasıl olacak?

– Diyanet İşleri

Artık melekler onların, yüzlerine ve arkalarına vura vura, canlarını alırken (halleri) nice olacak?

– Hasan Basri Çantay

Ya melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak?

– Seyyid Kutub

ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمُ ٱتَّبَعُواْ مَآ أَسۡخَطَ ٱللَّهَ وَكَرِهُواْ رِضۡوَٰنَهُۥ فَأَحۡبَطَ أَعۡمَٰلَهُمۡ ٢٨

Öyle, çünkü onlar Allah’ın hışmına sebep olan şeylerin ardına düştüler de onun rıdvanını istemediler, o da onların bütün amellerini heder etmiştir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böyle. Çünkü onlar, gerçekten Allah'ı gazaplandıran şeye uydular ve O'nu hoşnud edecek şeyleri çirkin karşıladılar. Bunun için O da onların amellerini boşa çıkardı.

– İbni Kesir

Bu, Allah’ı gazaplandıran şeylere uydukları ve O’nun hoşnut olduğu şeyleri beğenmedikleri içindir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır.

– Diyanet İşleri

Bu akıbetin sebebi şudur: Çünkü hakıykaten onlar Allâhı gazablandıran şeylere tâbi' oldular, onun rızaasından hoşlanmadılar da O da amel (ve hareket) lerini boşa çıkardı.

– Hasan Basri Çantay

Bu, Allah'ı gazaplandıran şeye uymaları ve O'nun rızasından hoşnut olmamalarından ötürüdür. Allah ta onların işlerini boşa çıkarmıştır.

– Seyyid Kutub

أَمۡ حَسِبَ ٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَن لَّن يُخۡرِجَ ٱللَّهُ أَضۡغَٰنَهُمۡ ٢٩

Yoksa o kalblerinde bir maraz bulunanlar, Allah kendilerinin kinlerini asla meydana çıkarmaz mı sandılar?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa; kalblerinde hastalık olanlar, kinlerini Allah'ın dışarı vurmayacağını mı sandılar?

– İbni Kesir

Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar Allah’ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?

– Diyanet İşleri

Yoksa kalblerinde maraz bulunanlar, kinlerini Allahın asla (meydana) çıkarmayacağını mı sandı (lar)?

– Hasan Basri Çantay

Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar, Allah'ın onların kinlerini dışarı vurmayacağını mı sandılar?

– Seyyid Kutub

وَلَوۡ نَشَآءُ لَأَرَيۡنَٰكَهُمۡ فَلَعَرَفۡتَهُم بِسِيمَٰهُمۡۚ وَلَتَعۡرِفَنَّهُمۡ فِي لَحۡنِ ٱلۡقَوۡلِۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ أَعۡمَٰلَكُمۡ ٣٠

Dilesek biz onları sana gösteriverirdik de kendilerini bütün sîmâlarıyle tanırdın ve her halde sen onları lakırdılarının edasından tanırsın, Allah ise bütün yaptıklarınızı bilir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şayet isteseydik; Biz, onları sana gösterirdik de sen; onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki; sen, onları sözlerinin üslubundan da tanırsın. Allah; bütün yaptıklarınızı bilir.

– İbni Kesir

Biz dileseydik, onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun, sen onları, konuşma tarzlarından da tanırsın. Allah, yaptıklarınızı bilir.

– Diyanet İşleri

Eğer biz dilersek sana onları her halde gösteririz de sen de kendilerini mutlakaa simalarından tanırsın. Andolsun sen onları sözlerinin üslûbundan da tanırsın. Allah amel (ve hareket) terinizi bilir.

– Hasan Basri Çantay

Biz isteseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki sen onları, konuşma üslubundan tanırsın. Allah bütün yaptıklarınızı bilir.

– Seyyid Kutub

وَلَنَبۡلُوَنَّكُمۡ حَتَّىٰ نَعۡلَمَ ٱلۡمُجَٰهِدِينَ مِنكُمۡ وَٱلصَّٰبِرِينَ وَنَبۡلُوَاْ أَخۡبَارَكُمۡ ٣١

Celalim Hakkı için sizi imtihana sokacağız, tâ ki içinizden mücahidleri ve sabredenleri belli edelim ve haberlerinizi imtihan meydanlarına nümune yapalım.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; içinizden, cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.

– İbni Kesir

Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz.

– Diyanet İşleri

Andolsun sizi imtihan edeceğiz. Tâki içinizden mücâhidleri ve sabr-u sebat edenleri belirtelim. Haberlerinizi açıklayalım.

– Hasan Basri Çantay

Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye kadar ve söylediğiniz sözlerin doğru olup olmadığını açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu