بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ ﴿٦

Rabbin’den bir rahmet olarak, hakikat o, öyle semî öyle alîmdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbından bir rahmet olarak. Gerçekten O; Semi, Alim olanın kendisidir.

— İbni Kesir

(4-7) Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

— Diyanet İşleri

(4-5-6) (O, bir gecedir ki) her hikmetli iş, nezdimizden bir emr ile, o zaman ayrılır. Hakıykat, biz Rabbinden bir (eser-i) rahmet olarak (peygamberler) gönderenleriz. Şüphe yok ki O, hakkıyle işidenin, (her şey'i) kemâliyle bilenin ta kendisidir.

— Hasan Basri Çantay

Bu Rabbinden bir rahmettir. Allah, işitendir, bilendir.

— Seyyid Kutub

رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ ﴿٧

O göklerin ve yerin ve bütün aralarındakilerin Rabb’idir ehl-i yakın olsanız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbından. Şayet kesin olarak inanıyorsanız.

— İbni Kesir

(4-7) Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

— Diyanet İşleri

(Evet) göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan şeylerin Rabbinden (bir eser-i rahmet olarak). Eğer (buna) iyice inanıcılar iseniz (o halde Muhammed sallellâhü aleyhi ve sellemin Onun peygamberi oldu ğuna da îman etmelisiniz).

— Hasan Basri Çantay

Eğer kesin olarak inanıyorsanız bilin ki Allah, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir.

— Seyyid Kutub

لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْىِۦ وَيُمِيتُۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿٨

Ondan başka Tanrı yoktur, hem diriltir hem öldürür, hem sizin Rabb’iniz hem de evvelki atalarınızın Rabb’i.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan başka ilah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbınızdır, sizden önceki atalarınızın da Rabbıdır.

— İbni Kesir

O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.

— Diyanet İşleri

Ondan başka hiçbir Tanrı yokdur. Hem diriltir, hem öldürür O, Sizin de, geçmiş atalarınızın da Rabbi (O) dur.

— Hasan Basri Çantay

O'ndan başka ilah yoktur, yaşatır, öldürür. Sizinde Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.

— Seyyid Kutub

بَلْ هُمْ فِى شَكٍّ يَلْعَبُونَ ﴿٩

Fakat onlar şekk içinde oynuyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, onlar şüphe içinde oynayıp dururlar.

— İbni Kesir

Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar.

— Diyanet İşleri

Hayır, onlar (tekrar dirilmekden) şübhe içindedirler. (Bununla} eğlenirler.

— Hasan Basri Çantay

Fakat onlar şüphe içinde eğlenip duruyorlar.

— Seyyid Kutub

فَٱرْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِى ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٍ مُّبِينٍ ﴿١٠

O halde gözet o Semâ’nın açık bir duman ile geleceği günü.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse sen gözle. Göğün açıkça bir duman çıkaracağı gün;

— İbni Kesir

Göğün açık bir duman getireceği günü bekle.

— Diyanet İşleri

O halde semânın apâşikâr bir duman getireceği günü gözetle (Habîbim).

— Hasan Basri Çantay

Göğün gözle görülür bir duman getireceği günü gözetle.

— Seyyid Kutub

يَغْشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿١١

Ki nâsı saracaktır, bu bir elîm azâbdır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İnsanları bürüyecektir. Bu; elim bir azabdır.

— İbni Kesir

(O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır.

— Diyanet İşleri

(Öyle bir duman ki bütün) insanları saracakdır o. «Bu, pek yaman bir azâb» (diyecekler).

— Hasan Basri Çantay

Duman, insanları bürüyecektir. Bu, acı bir azabtır.

— Seyyid Kutub

رَّبَّنَا ٱكْشِفْ عَنَّا ٱلْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ ﴿١٢

Rabbenâ! bizden bu azâbı aç, çünkü biz mü'minleriz diyecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbımız; bu azabı bizden kaldır. Doğrusu biz, artık mü'minleriz.

— İbni Kesir

İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” derler.

— Diyanet İşleri

«Ey Rabbimiz, bizden bu azâbı açıb kaldır. Çünkü biz îman edeceğiz».

— Hasan Basri Çantay

«Rabbimiz, bizden azabı kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz» derler.

— Seyyid Kutub

أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَآءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ ﴿١٣

Onlara düşünmek, ibret almak nerede? Kendilerine apaçık anlatan bir Resul geldi de.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Nerede onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti.

— İbni Kesir

Nerede onlarda öğüt almak?! Oysa kendilerine (gerçeği) açıklayan bir peygamber gelmişti.

— Diyanet İşleri

Onlar için düşünüb ibret almak nerede? Kendilerine (hakıykatleri) açıklayan bir peygamber geldiği halde.

— Hasan Basri Çantay

Artık onlar nasıl düşünüp öğüt alacaklar? Öğüt alma zamanı geçti. Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti.

— Seyyid Kutub

ثُمَّ تَوَلَّوْاْ عَنْهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ ﴿١٤

Sonra ondan döndüler, öğretilmiş dediler, bir mecnun dediler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan yüz çevirmişler; belletilmiş delinin biri, demişlerdi

— İbni Kesir

Sonra ondan yüz çevirdiler ve “Bu bir öğretilmiş, bu bir deli!” dediler.

— Diyanet İşleri

Yine ondan yüz çevirdiler. (Ona kimi) «bir öğretilmiş», (kimi) «bir mecnun» dediler.

— Hasan Basri Çantay

Ondan yüz çevirdiler «Bu, deli görünümünde eğitilmiş biridir» dediler.

— Seyyid Kutub

إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلْعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمْ عَآئِدُونَ ﴿١٥

Biz o azâbı biraz biraz açacağız, fakat siz yine döneceksiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, az bir süre için azabı kaldıracağız. Ama siz, eski halinize döneceksiniz.

— İbni Kesir

Biz bu azabı kısa bir süre kaldıracağız, siz de yine eski hâlinize döneceksiniz.

— Diyanet İşleri

Biz bu (duman) azâbı (nı) biraz açıp kaldıracağız. (Fakat) siz, şübhe yok ki, tekrar dönücülersiniz.

— Hasan Basri Çantay

Biz sizden azabı birazcık kaldıracağız, fakat siz yine inkara döneceksiniz.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ نَبْطِشُ ٱلْبَطْشَةَ ٱلْكُبْرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ ﴿١٦

Amma o büyük satvetle sıkıvereceğimiz gün her halde biz intikam alacağız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onları çarptıkça çarpacağımız gün; şüphesiz intikam alırız.

— İbni Kesir

Onları o en şiddetli yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz öcümüzü alırız.

— Diyanet İşleri

Çok büyük bir şiddet ve satvetle (kendilerini) çarpacağımız gün muhakkak ki biz (onlardan) intikaam alıcılarız.

— Hasan Basri Çantay

O gün büyük bir şiddetle çarparız; zira Biz öç alıcıyız!

— Seyyid Kutub

AYARLAR