بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَضۡلٗا مِّن رَّبِّكَۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ ٥٧

Hepsi Rabbin’den bir fadl olarak, işte budur ancak fevzi azîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbından bir lutuf olarak. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.

– İbni Kesir

Bunlar, Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. İşte bu büyük başarıdır.

– Diyanet İşleri

(Bütün bunlar) Rabbinden bir fazl (-u kerem) olarak (verilmişdir). İşte bu, en büyük seâdetin ta kendisidir.

– Hasan Basri Çantay

Cehennemden korunmaları Rabbinden bir lütuftur. İşte büyük kurtuluş budur.

– Seyyid Kutub

فَإِنَّمَا يَسَّرۡنَٰهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ ٥٨

Biz onu sâde senin dilinle müyesser kıldık gerek ki iyi düşünsünler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz; onu, öğüt alsınlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.

– İbni Kesir

(Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.

– Diyanet İşleri

Biz onu, (iyi anlayıb) ibret alsınlar diye, ancak senin dilinle (indirerek) kolaylaşdırdık.

– Hasan Basri Çantay

Biz o Kur'an'ı senin dilinde indirerek kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.

– Seyyid Kutub

فَٱرۡتَقِبۡ إِنَّهُم مُّرۡتَقِبُونَ ٥٩

O halde gözet çünkü onlar gözetiyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse bekle, onlar da beklemektedirler.

– İbni Kesir

Artık sen (onların başına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler.

– Diyanet İşleri

Artık (onların başına inecek azâbı) gözetle. Çünkü onlar (senin felâketini) bekleyicidirler.

– Hasan Basri Çantay

Öyleyse bekle, onlar da beklemektedirler.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu