بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كَٱلۡمُهۡلِ يَغۡلِي فِي ٱلۡبُطُونِ ٤٥

Pota gibi karınlarında kaynar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Erimiş maden gibidir. Karınlarında kaynar,

– İbni Kesir

(45-46) O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.

– Diyanet İşleri

(45-46) (O), sıcak suyun kaynadığı gibi karınlar içinde kaynayacak erimiş ma'den (ler) gibidir.

– Hasan Basri Çantay

Tıpkı erimiş madenler gibi karınlarında kaynar.

– Seyyid Kutub

كَغَلۡيِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٦

Hamîm kaynar gibi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Suyun kaynaması gibi.

– İbni Kesir

(45-46) O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.

– Diyanet İşleri

(45-46) (O), sıcak suyun kaynadığı gibi karınlar içinde kaynayacak erimiş ma'den (ler) gibidir.

– Hasan Basri Çantay

Sıcak suyun kaynaması gibi.

– Seyyid Kutub

خُذُوهُ فَٱعۡتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ ٤٧

Tutun onu da yaka paça doğru cehennemin ortasına sürükleyin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yakalayın onu, cehennemin ortasına sürükleyin.

– İbni Kesir

(Allah, görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.”

– Diyanet İşleri

(Zebanilere:) «Tutun onu da, (denilir), sürükleyerek cehennemin ta ortasına götürün».

– Hasan Basri Çantay

Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ صُبُّواْ فَوۡقَ رَأۡسِهِۦ مِنۡ عَذَابِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٨

Sonra da başının üstüne hamîm azâbından dökün.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra azab olarak başına kaynar su dökün.

– İbni Kesir

“Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün.”

– Diyanet İşleri

«Sonra tepesinin üstüne o kaynar su azabından dökün».

– Hasan Basri Çantay

Sonra başının üzerine kaynar su azabından dökün.

– Seyyid Kutub

ذُقۡ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡكَرِيمُ ٤٩

Tat bakalım deyin: çünkü sen azîzdin, kerîmdin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tad bakalım; hani güçlü olan, değerli olan yalnız sendin?

– İbni Kesir

(Deyin ki:) “Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, şerefliydin!?”

– Diyanet İşleri

Tat (o azâbı). Çünkü sen, (evet iddiânca) sen çok ulu, çok şerefli idin»!

– Hasan Basri Çantay

Tad bakalım, hani şerefli olan, üstün olan yalnız sendin?

– Seyyid Kutub

إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِۦ تَمۡتَرُونَ ٥٠

İşte o sizin şekk ve mücadele edip durduğunuz bu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu; doğrusu şüphelenip durduğunuz şeydir.

– İbni Kesir

“İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir!”

– Diyanet İşleri

«Şübhesiz ki bu, (hakkında) şübhe, ve mücâdele edib durduğunuz şeydir».

– Hasan Basri Çantay

İşte o kuşkulanıp durduğunuz şey budur!

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٖ ٥١

Elbette müttekiler emîn bir makamda.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Müttakiler ise; muhakkak ki emin bir makamdadırlar.

– İbni Kesir

Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.

– Diyanet İşleri

Müttakıylerse hakıykaten emin bir makamda,

– Hasan Basri Çantay

Müttakiler ise güvenli bir makamdadır.

– Seyyid Kutub

فِي جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ ٥٢

Cennetlerde pınar başlarında.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bahçelerde ve pınar başlarında.

– İbni Kesir

Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.

– Diyanet İşleri

cennetlerde, pınar (baş) lar (ın) dadır.

– Hasan Basri Çantay

Bahçelerde ve çeşme başlarında.

– Seyyid Kutub

يَلۡبَسُونَ مِن سُندُسٖ وَإِسۡتَبۡرَقٖ مُّتَقَٰبِلِينَ ٥٣

Sündüs ve istebraktan elbiseler giyerek karşı karşıya.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İnce ipekten ve parlak atlastan giyerler, karşılıklı otururlar.

– İbni Kesir

İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karşılıklı otururlar.

– Diyanet İşleri

İnce, nâzik ve kalın (altın işlemeli) ipeklerden, atlaslardan giyecekler, karşı karşıya (gelerek mahabbet edecekler) dir.

– Hasan Basri Çantay

İnce ipekten ve parlak atlastan giysiler giyerek karşılıklı otururlar.

– Seyyid Kutub

كَذَٰلِكَ وَزَوَّجۡنَٰهُم بِحُورٍ عِينٖ ٥٤

Evet böyle, hem onları iri gözlü hurîlerle tezvic de etmişizdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böyle. Onları iri siyah gözlülerle evlendiririz.

– İbni Kesir

İşte böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir.

– Diyanet İşleri

İşte (emir) böyledir. Onlara bembeyaz, şahin gözlü hurileri eş yapdık.

– Hasan Basri Çantay

Ayrıca onları, iri gözlü hurilerle de evlendirmişizdir.

– Seyyid Kutub

يَدۡعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَٰكِهَةٍ ءَامِنِينَ ٥٥

Orada emniyyetler içinde her türlü yemişi çağırır getirdiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada emniyet içerisinde her meyveyi isteyebilirler.

– İbni Kesir

Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler.

– Diyanet İşleri

Orada emîn emîn (hizmetçilerden) meyvenin her türlüsünü iste (yib getirirler).

– Hasan Basri Çantay

Orada, güven içinde, her meyveyi isterler.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu