بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كَٱلْمُهْلِ يَغْلِى فِى ٱلْبُطُونِ ٤٥

Tıpkı erimiş madenler gibi karınlarında kaynar.

– Seyyid Kutub

كَغَلْىِ ٱلْحَمِيمِ ٤٦

Sıcak suyun kaynaması gibi.

– Seyyid Kutub

خُذُوهُ فَٱعْتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلْجَحِيمِ ٤٧

Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ صُبُّواْ فَوْقَ رَأْسِهِۦ مِنْ عَذَابِ ٱلْحَمِيمِ ٤٨

Sonra başının üzerine kaynar su azabından dökün.

– Seyyid Kutub

ذُقْ إِنَّكَ أَنتَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْكَرِيمُ ٤٩

Tad bakalım, hani şerefli olan, üstün olan yalnız sendin?

– Seyyid Kutub

إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِۦ تَمْتَرُونَ ٥٠

İşte o kuşkulanıp durduğunuz şey budur!

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى مَقَامٍ أَمِينٍ ٥١

Müttakiler ise güvenli bir makamdadır.

– Seyyid Kutub

فِى جَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ ٥٢

Bahçelerde ve çeşme başlarında.

– Seyyid Kutub

يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَٰبِلِينَ ٥٣

İnce ipekten ve parlak atlastan giysiler giyerek karşılıklı otururlar.

– Seyyid Kutub

كَذَٰلِكَ وَزَوَّجْنَٰهُم بِحُورٍ عِينٍ ٥٤

Ayrıca onları, iri gözlü hurilerle de evlendirmişizdir.

– Seyyid Kutub

يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَٰكِهَةٍ ءَامِنِينَ ٥٥

Orada, güven içinde, her meyveyi isterler.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu