بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

طَعَامُ ٱلْأَثِيمِ ٤٤

günaha düşkün olanın yemeğidir.

– Hasan Basri Çantay

كَٱلْمُهْلِ يَغْلِى فِى ٱلْبُطُونِ ٤٥

(45-46) (O), sıcak suyun kaynadığı gibi karınlar içinde kaynayacak erimiş ma'den (ler) gibidir.

– Hasan Basri Çantay

كَغَلْىِ ٱلْحَمِيمِ ٤٦

(45-46) (O), sıcak suyun kaynadığı gibi karınlar içinde kaynayacak erimiş ma'den (ler) gibidir.

– Hasan Basri Çantay

خُذُوهُ فَٱعْتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلْجَحِيمِ ٤٧

(Zebanilere:) «Tutun onu da, (denilir), sürükleyerek cehennemin ta ortasına götürün».

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ صُبُّواْ فَوْقَ رَأْسِهِۦ مِنْ عَذَابِ ٱلْحَمِيمِ ٤٨

«Sonra tepesinin üstüne o kaynar su azabından dökün».

– Hasan Basri Çantay

ذُقْ إِنَّكَ أَنتَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْكَرِيمُ ٤٩

Tat (o azâbı). Çünkü sen, (evet iddiânca) sen çok ulu, çok şerefli idin»!

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِۦ تَمْتَرُونَ ٥٠

«Şübhesiz ki bu, (hakkında) şübhe, ve mücâdele edib durduğunuz şeydir».

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى مَقَامٍ أَمِينٍ ٥١

Müttakıylerse hakıykaten emin bir makamda,

– Hasan Basri Çantay

فِى جَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ ٥٢

cennetlerde, pınar (baş) lar (ın) dadır.

– Hasan Basri Çantay

يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَٰبِلِينَ ٥٣

İnce, nâzik ve kalın (altın işlemeli) ipeklerden, atlaslardan giyecekler, karşı karşıya (gelerek mahabbet edecekler) dir.

– Hasan Basri Çantay

كَذَٰلِكَ وَزَوَّجْنَٰهُم بِحُورٍ عِينٍ ٥٤

İşte (emir) böyledir. Onlara bembeyaz, şahin gözlü hurileri eş yapdık.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu