بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَوۡمَ لَا يُغۡنِي مَوۡلًى عَن مَّوۡلٗى شَيۡـٔٗا وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ ٤١

O gün ki yar yardan bir şey defedemez ve bir taraftan yardım da olunmazlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; dostun dosta hiç bir yardımı olmaz, yardım da görmezler.

– İbni Kesir

O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Kendilerine yardım da edilmez.

– Diyanet İşleri

O gün yâr bile yârine, hiçbir şeyle, fâide vermez. Onlara (başka suretle) yardım da edilmez.

– Hasan Basri Çantay

O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, yardım da görmezler.

– Seyyid Kutub

إِلَّا مَن رَّحِمَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٤٢

Ancak Allah’ın rahmetiyle yarlıgadığı başka, çünkü o öyle Aziz öyle Rahimdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak Allah'ın merhamet ettiği müstesna. Muhakkak ki O; Aziz, Rahim olanın kendisidir.

– İbni Kesir

Yalnız, Allah’ın yardım ettiği kimseler bunların dışındadır. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, çok merhamet edendir.

– Diyanet İşleri

Allahın esirgediği kimseler böyle değil. Çünkü O, bizzat kâfirlerden intikaam almıya hakkıyle kaadir, (mü'minleri) çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

Yalnız Allah'ın merhamet ettiği bunun dışındadır. Şüphesiz Allah, üstündür, esirgeyendir.

– Seyyid Kutub

إِنَّ شَجَرَتَ ٱلزَّقُّومِ ٤٣

Şüphesiz o zakkum ağacı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu zakkum ağacı;

– İbni Kesir

(43-44) Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz o zakkum ağacı,

– Hasan Basri Çantay

Zakkum ağacı.

– Seyyid Kutub

طَعَامُ ٱلۡأَثِيمِ ٤٤

Çok vebal yüklenenin yemeğidir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Günahkarların yiyeceğidir.

– İbni Kesir

(43-44) Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir.

– Diyanet İşleri

günaha düşkün olanın yemeğidir.

– Hasan Basri Çantay

Günahkarların yemeğidir.

– Seyyid Kutub

كَٱلۡمُهۡلِ يَغۡلِي فِي ٱلۡبُطُونِ ٤٥

Pota gibi karınlarında kaynar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Erimiş maden gibidir. Karınlarında kaynar,

– İbni Kesir

(45-46) O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.

– Diyanet İşleri

(45-46) (O), sıcak suyun kaynadığı gibi karınlar içinde kaynayacak erimiş ma'den (ler) gibidir.

– Hasan Basri Çantay

Tıpkı erimiş madenler gibi karınlarında kaynar.

– Seyyid Kutub

كَغَلۡيِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٦

Hamîm kaynar gibi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Suyun kaynaması gibi.

– İbni Kesir

(45-46) O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.

– Diyanet İşleri

(45-46) (O), sıcak suyun kaynadığı gibi karınlar içinde kaynayacak erimiş ma'den (ler) gibidir.

– Hasan Basri Çantay

Sıcak suyun kaynaması gibi.

– Seyyid Kutub

خُذُوهُ فَٱعۡتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ ٤٧

Tutun onu da yaka paça doğru cehennemin ortasına sürükleyin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yakalayın onu, cehennemin ortasına sürükleyin.

– İbni Kesir

(Allah, görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.”

– Diyanet İşleri

(Zebanilere:) «Tutun onu da, (denilir), sürükleyerek cehennemin ta ortasına götürün».

– Hasan Basri Çantay

Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ صُبُّواْ فَوۡقَ رَأۡسِهِۦ مِنۡ عَذَابِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٨

Sonra da başının üstüne hamîm azâbından dökün.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra azab olarak başına kaynar su dökün.

– İbni Kesir

“Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün.”

– Diyanet İşleri

«Sonra tepesinin üstüne o kaynar su azabından dökün».

– Hasan Basri Çantay

Sonra başının üzerine kaynar su azabından dökün.

– Seyyid Kutub

ذُقۡ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡكَرِيمُ ٤٩

Tat bakalım deyin: çünkü sen azîzdin, kerîmdin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tad bakalım; hani güçlü olan, değerli olan yalnız sendin?

– İbni Kesir

(Deyin ki:) “Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, şerefliydin!?”

– Diyanet İşleri

Tat (o azâbı). Çünkü sen, (evet iddiânca) sen çok ulu, çok şerefli idin»!

– Hasan Basri Çantay

Tad bakalım, hani şerefli olan, üstün olan yalnız sendin?

– Seyyid Kutub

إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِۦ تَمۡتَرُونَ ٥٠

İşte o sizin şekk ve mücadele edip durduğunuz bu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu; doğrusu şüphelenip durduğunuz şeydir.

– İbni Kesir

“İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir!”

– Diyanet İşleri

«Şübhesiz ki bu, (hakkında) şübhe, ve mücâdele edib durduğunuz şeydir».

– Hasan Basri Çantay

İşte o kuşkulanıp durduğunuz şey budur!

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٖ ٥١

Elbette müttekiler emîn bir makamda.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Müttakiler ise; muhakkak ki emin bir makamdadırlar.

– İbni Kesir

Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.

– Diyanet İşleri

Müttakıylerse hakıykaten emin bir makamda,

– Hasan Basri Çantay

Müttakiler ise güvenli bir makamdadır.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu