بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

مَا خَلَقۡنَٰهُمَآ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ ٣٩

Biz; onları, ancak hak ile yarattık. Ne var ki onların çoğu, bilmezler.

– İbni Kesir

إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ مِيقَٰتُهُمۡ أَجۡمَعِينَ ٤٠

Muhakkak ki ayırdetme günü, hepsinin bir arada bulunacağı vakittir.

– İbni Kesir

يَوۡمَ لَا يُغۡنِي مَوۡلًى عَن مَّوۡلٗى شَيۡـٔٗا وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ ٤١

O gün; dostun dosta hiç bir yardımı olmaz, yardım da görmezler.

– İbni Kesir

إِلَّا مَن رَّحِمَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٤٢

Ancak Allah'ın merhamet ettiği müstesna. Muhakkak ki O; Aziz, Rahim olanın kendisidir.

– İbni Kesir

إِنَّ شَجَرَتَ ٱلزَّقُّومِ ٤٣

Doğrusu zakkum ağacı;

– İbni Kesir

طَعَامُ ٱلۡأَثِيمِ ٤٤

Günahkarların yiyeceğidir.

– İbni Kesir

كَٱلۡمُهۡلِ يَغۡلِي فِي ٱلۡبُطُونِ ٤٥

Erimiş maden gibidir. Karınlarında kaynar,

– İbni Kesir

كَغَلۡيِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٦

Suyun kaynaması gibi.

– İbni Kesir

خُذُوهُ فَٱعۡتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ ٤٧

Yakalayın onu, cehennemin ortasına sürükleyin.

– İbni Kesir

ثُمَّ صُبُّواْ فَوۡقَ رَأۡسِهِۦ مِنۡ عَذَابِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٨

Sonra azab olarak başına kaynar su dökün.

– İbni Kesir

ذُقۡ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡكَرِيمُ ٤٩

Tad bakalım; hani güçlü olan, değerli olan yalnız sendin?

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu