بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا لَٰعِبِينَ ٣٨

Ve biz o göklerle yeri ve aralarındakileri oyunculukla yaratmadık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz; gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun ve oyalanma olsun diye yaratmadık.

– İbni Kesir

Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık.

– Diyanet İşleri

Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan şeyleri oyuncular olarak yaratmadık.

– Hasan Basri Çantay

Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları eğlenmek için yaratmadık!

– Seyyid Kutub

مَا خَلَقۡنَٰهُمَآ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ ٣٩

İkisini de ancak hak sebebiyle yarattık ve lâkin pek çokları bilmezler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz; onları, ancak hak ile yarattık. Ne var ki onların çoğu, bilmezler.

– İbni Kesir

Biz onları ancak hak ve hikmete uygun olarak yarattık. Ama onların çoğu bilmiyorlar.

– Diyanet İşleri

Biz bunları hakkın ikaamesine sebeb olmakdan başka (bir hikmetle) yaratmadık. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.

– Hasan Basri Çantay

Onları sadece hak ilkesine dayalı olarak yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

– Seyyid Kutub

إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ مِيقَٰتُهُمۡ أَجۡمَعِينَ ٤٠

Haberiniz olsun ki o fasıl günü hepinizin mikatıdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki ayırdetme günü, hepsinin bir arada bulunacağı vakittir.

– İbni Kesir

Şüphesiz, hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı zamandır.

– Diyanet İşleri

Şübhe yok ki o ayırd etme günü onların, topunun (va'd ve ta'yîn edilmiş) yakıtlarıdır.

– Hasan Basri Çantay

Hüküm günü, hepsinin buluşacağı gündür.

– Seyyid Kutub

يَوۡمَ لَا يُغۡنِي مَوۡلًى عَن مَّوۡلٗى شَيۡـٔٗا وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ ٤١

O gün ki yar yardan bir şey defedemez ve bir taraftan yardım da olunmazlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; dostun dosta hiç bir yardımı olmaz, yardım da görmezler.

– İbni Kesir

O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Kendilerine yardım da edilmez.

– Diyanet İşleri

O gün yâr bile yârine, hiçbir şeyle, fâide vermez. Onlara (başka suretle) yardım da edilmez.

– Hasan Basri Çantay

O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, yardım da görmezler.

– Seyyid Kutub

إِلَّا مَن رَّحِمَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٤٢

Ancak Allah’ın rahmetiyle yarlıgadığı başka, çünkü o öyle Aziz öyle Rahimdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak Allah'ın merhamet ettiği müstesna. Muhakkak ki O; Aziz, Rahim olanın kendisidir.

– İbni Kesir

Yalnız, Allah’ın yardım ettiği kimseler bunların dışındadır. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, çok merhamet edendir.

– Diyanet İşleri

Allahın esirgediği kimseler böyle değil. Çünkü O, bizzat kâfirlerden intikaam almıya hakkıyle kaadir, (mü'minleri) çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

Yalnız Allah'ın merhamet ettiği bunun dışındadır. Şüphesiz Allah, üstündür, esirgeyendir.

– Seyyid Kutub

إِنَّ شَجَرَتَ ٱلزَّقُّومِ ٤٣

Şüphesiz o zakkum ağacı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu zakkum ağacı;

– İbni Kesir

(43-44) Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz o zakkum ağacı,

– Hasan Basri Çantay

Zakkum ağacı.

– Seyyid Kutub

طَعَامُ ٱلۡأَثِيمِ ٤٤

Çok vebal yüklenenin yemeğidir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Günahkarların yiyeceğidir.

– İbni Kesir

(43-44) Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir.

– Diyanet İşleri

günaha düşkün olanın yemeğidir.

– Hasan Basri Çantay

Günahkarların yemeğidir.

– Seyyid Kutub

كَٱلۡمُهۡلِ يَغۡلِي فِي ٱلۡبُطُونِ ٤٥

Pota gibi karınlarında kaynar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Erimiş maden gibidir. Karınlarında kaynar,

– İbni Kesir

(45-46) O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.

– Diyanet İşleri

(45-46) (O), sıcak suyun kaynadığı gibi karınlar içinde kaynayacak erimiş ma'den (ler) gibidir.

– Hasan Basri Çantay

Tıpkı erimiş madenler gibi karınlarında kaynar.

– Seyyid Kutub

كَغَلۡيِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٦

Hamîm kaynar gibi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Suyun kaynaması gibi.

– İbni Kesir

(45-46) O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.

– Diyanet İşleri

(45-46) (O), sıcak suyun kaynadığı gibi karınlar içinde kaynayacak erimiş ma'den (ler) gibidir.

– Hasan Basri Çantay

Sıcak suyun kaynaması gibi.

– Seyyid Kutub

خُذُوهُ فَٱعۡتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ ٤٧

Tutun onu da yaka paça doğru cehennemin ortasına sürükleyin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yakalayın onu, cehennemin ortasına sürükleyin.

– İbni Kesir

(Allah, görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.”

– Diyanet İşleri

(Zebanilere:) «Tutun onu da, (denilir), sürükleyerek cehennemin ta ortasına götürün».

– Hasan Basri Çantay

Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ صُبُّواْ فَوۡقَ رَأۡسِهِۦ مِنۡ عَذَابِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٨

Sonra da başının üstüne hamîm azâbından dökün.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra azab olarak başına kaynar su dökün.

– İbni Kesir

“Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün.”

– Diyanet İşleri

«Sonra tepesinin üstüne o kaynar su azabından dökün».

– Hasan Basri Çantay

Sonra başının üzerine kaynar su azabından dökün.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu