بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَأَسْرِ بِعِبَادِى لَيْلًا إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ ﴿٢٣

Allah da şöyle buyurdu: «Kullarımı geceleyin yola çıkar; şüphesiz takip olunacaksınız.»

— Seyyid Kutub

وَٱتْرُكِ ٱلْبَحْرَ رَهْوًاۖ إِنَّهُمْ جُندٌ مُّغْرَقُونَ ﴿٢٤

Denizi yarıp toplumunu geçirdikten sonra olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.

— Seyyid Kutub

كَمْ تَرَكُواْ مِن جَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ ﴿٢٥

Onlar geride nice şeyler bıraktılar; bahçeler, çeşmeler.

— Seyyid Kutub

وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ ﴿٢٦

Ekinler, güzel makamlar!

— Seyyid Kutub

وَنَعْمَةٍ كَانُواْ فِيهَا فَٰكِهِينَ ﴿٢٧

Ve zevkü sefa sürecekleri nice nimetler!

— Seyyid Kutub

كَذَٰلِكَۖ وَأَوْرَثْنَٰهَا قَوْمًا ءَاخَرِينَ ﴿٢٨

İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma miras verdik.

— Seyyid Kutub

فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ ٱلسَّمَآءُ وَٱلْأَرْضُ وَمَا كَانُواْ مُنظَرِينَ ﴿٢٩

Onlara gök ve yer ağlamadı ve kendilerine mühlet de verilmedi.

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ مِنَ ٱلْعَذَابِ ٱلْمُهِينِ ﴿٣٠

Andolsun biz, İsrailoğullarını o küçültücü azaptan kurtardık

— Seyyid Kutub

مِن فِرْعَوْنَۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَالِيًا مِّنَ ٱلْمُسْرِفِينَ ﴿٣١

Yani Firavun'dan. Çünkü o haddi aşanlardan bir zorba idi.

— Seyyid Kutub

وَلَقَدِ ٱخْتَرْنَٰهُمْ عَلَىٰ عِلْمٍ عَلَى ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٣٢

Andolsun biz, İsrailoğullarını, bir bilgiye göre alemlere üstün kıldık.

— Seyyid Kutub

وَءَاتَيْنَٰهُم مِّنَ ٱلْءَايَٰتِ مَا فِيهِ بَلَٰٓؤٌاْ مُّبِينٌ ﴿٣٣

Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan ayetler verdik.

— Seyyid Kutub

AYARLAR