بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ثُمَّ تَوَلَّوْاْ عَنْهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ ﴿١٤

Ondan yüz çevirdiler «Bu, deli görünümünde eğitilmiş biridir» dediler.

— Seyyid Kutub

إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلْعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمْ عَآئِدُونَ ﴿١٥

Biz sizden azabı birazcık kaldıracağız, fakat siz yine inkara döneceksiniz.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ نَبْطِشُ ٱلْبَطْشَةَ ٱلْكُبْرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ ﴿١٦

O gün büyük bir şiddetle çarparız; zira Biz öç alıcıyız!

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَآءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ ﴿١٧

Andolsun, onlardan önce Firavun toplumuna da imkanlar vererek sınamıştık. Onlara saygın bir peygamber gelmişti.

— Seyyid Kutub

أَنْ أَدُّوٓاْ إِلَىَّ عِبَادَ ٱللَّهِۖ إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ﴿١٨

Ey Allah'ın kulları! Bana gelin, doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

— Seyyid Kutub

وَأَن لَّا تَعْلُواْ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنِّىٓ ءَاتِيكُم بِسُلْطَٰنٍ مُّبِينٍ ﴿١٩

Allah'a karşı büyüklük taslamayın. Ben size apaçık bir delil getiriyorum.

— Seyyid Kutub

وَإِنِّى عُذْتُ بِرَبِّى وَرَبِّكُمْ أَن تَرْجُمُونِ ﴿٢٠

Ben, beni taşlayıp öldürmenizden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığındım.

— Seyyid Kutub

وَإِن لَّمْ تُؤْمِنُواْ لِى فَٱعْتَزِلُونِ ﴿٢١

Eğer bana inanmadınızsa bari yolumdan çekilin.

— Seyyid Kutub

فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنَّ هَٰٓؤُلَآءِ قَوْمٌ مُّجْرِمُونَ ﴿٢٢

Sonra Musa: «Bunlar, suç işleyen bir toplum» diye Rabbine dua etti.

— Seyyid Kutub

فَأَسْرِ بِعِبَادِى لَيْلًا إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ ﴿٢٣

Allah da şöyle buyurdu: «Kullarımı geceleyin yola çıkar; şüphesiz takip olunacaksınız.»

— Seyyid Kutub

وَٱتْرُكِ ٱلْبَحْرَ رَهْوًاۖ إِنَّهُمْ جُندٌ مُّغْرَقُونَ ﴿٢٤

Denizi yarıp toplumunu geçirdikten sonra olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.

— Seyyid Kutub

AYARLAR