بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَٱرْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِى ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٍ مُّبِينٍ ﴿١٠

O halde gözet o Semâ’nın açık bir duman ile geleceği günü.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse sen gözle. Göğün açıkça bir duman çıkaracağı gün;

— İbni Kesir

Göğün açık bir duman getireceği günü bekle.

— Diyanet İşleri

O halde semânın apâşikâr bir duman getireceği günü gözetle (Habîbim).

— Hasan Basri Çantay

Göğün gözle görülür bir duman getireceği günü gözetle.

— Seyyid Kutub

يَغْشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿١١

Ki nâsı saracaktır, bu bir elîm azâbdır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İnsanları bürüyecektir. Bu; elim bir azabdır.

— İbni Kesir

(O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır.

— Diyanet İşleri

(Öyle bir duman ki bütün) insanları saracakdır o. «Bu, pek yaman bir azâb» (diyecekler).

— Hasan Basri Çantay

Duman, insanları bürüyecektir. Bu, acı bir azabtır.

— Seyyid Kutub

رَّبَّنَا ٱكْشِفْ عَنَّا ٱلْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ ﴿١٢

Rabbenâ! bizden bu azâbı aç, çünkü biz mü'minleriz diyecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbımız; bu azabı bizden kaldır. Doğrusu biz, artık mü'minleriz.

— İbni Kesir

İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” derler.

— Diyanet İşleri

«Ey Rabbimiz, bizden bu azâbı açıb kaldır. Çünkü biz îman edeceğiz».

— Hasan Basri Çantay

«Rabbimiz, bizden azabı kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz» derler.

— Seyyid Kutub

أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَآءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ ﴿١٣

Onlara düşünmek, ibret almak nerede? Kendilerine apaçık anlatan bir Resul geldi de.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Nerede onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti.

— İbni Kesir

Nerede onlarda öğüt almak?! Oysa kendilerine (gerçeği) açıklayan bir peygamber gelmişti.

— Diyanet İşleri

Onlar için düşünüb ibret almak nerede? Kendilerine (hakıykatleri) açıklayan bir peygamber geldiği halde.

— Hasan Basri Çantay

Artık onlar nasıl düşünüp öğüt alacaklar? Öğüt alma zamanı geçti. Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti.

— Seyyid Kutub

ثُمَّ تَوَلَّوْاْ عَنْهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ ﴿١٤

Sonra ondan döndüler, öğretilmiş dediler, bir mecnun dediler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan yüz çevirmişler; belletilmiş delinin biri, demişlerdi

— İbni Kesir

Sonra ondan yüz çevirdiler ve “Bu bir öğretilmiş, bu bir deli!” dediler.

— Diyanet İşleri

Yine ondan yüz çevirdiler. (Ona kimi) «bir öğretilmiş», (kimi) «bir mecnun» dediler.

— Hasan Basri Çantay

Ondan yüz çevirdiler «Bu, deli görünümünde eğitilmiş biridir» dediler.

— Seyyid Kutub

إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلْعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمْ عَآئِدُونَ ﴿١٥

Biz o azâbı biraz biraz açacağız, fakat siz yine döneceksiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, az bir süre için azabı kaldıracağız. Ama siz, eski halinize döneceksiniz.

— İbni Kesir

Biz bu azabı kısa bir süre kaldıracağız, siz de yine eski hâlinize döneceksiniz.

— Diyanet İşleri

Biz bu (duman) azâbı (nı) biraz açıp kaldıracağız. (Fakat) siz, şübhe yok ki, tekrar dönücülersiniz.

— Hasan Basri Çantay

Biz sizden azabı birazcık kaldıracağız, fakat siz yine inkara döneceksiniz.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ نَبْطِشُ ٱلْبَطْشَةَ ٱلْكُبْرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ ﴿١٦

Amma o büyük satvetle sıkıvereceğimiz gün her halde biz intikam alacağız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onları çarptıkça çarpacağımız gün; şüphesiz intikam alırız.

— İbni Kesir

Onları o en şiddetli yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz öcümüzü alırız.

— Diyanet İşleri

Çok büyük bir şiddet ve satvetle (kendilerini) çarpacağımız gün muhakkak ki biz (onlardan) intikaam alıcılarız.

— Hasan Basri Çantay

O gün büyük bir şiddetle çarparız; zira Biz öç alıcıyız!

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَآءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ ﴿١٧

Celâlim Hakk’ı için onlardan evvel Firavun’un kavmini fitneye düşürdük, onlara da kerîm bir Resul gelmişti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; onlardan önce Firavun kavmini de denemiştik ve onlara kerim bir peygamber gelmişti.

— İbni Kesir

Andolsun, onlardan önce Firavun kavmini sınamıştık. Onlara değerli bir peygamber (Mûsâ) gelmişti.

— Diyanet İşleri

Andolsun ki biz bunlardan evvel Fir'avn kavmini de imtihan etdik. Onlara da çok şerefli bir peygamber gelmişdi,

— Hasan Basri Çantay

Andolsun, onlardan önce Firavun toplumuna da imkanlar vererek sınamıştık. Onlara saygın bir peygamber gelmişti.

— Seyyid Kutub

أَنْ أَدُّوٓاْ إِلَىَّ عِبَادَ ٱللَّهِۖ إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ﴿١٨

Şöyle diye: Allah’ın kullarını bana teslim edin, çünkü ben size emîn bir Resul’üm.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ın kullarını bana teslim edin. Doğrusu ben, size gönderilmiş emin bir peygamberim.

— İbni Kesir

O, şöyle demişti: “Allah’ın kullarını (esaret altındaki İsrailoğullarını) bana teslim edin. Çünkü ben güvenilir bir peygamberim.”

— Diyanet İşleri

«Bana Allahın kullarını teslîm edin. Çünkü ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim» diye.

— Hasan Basri Çantay

Ey Allah'ın kulları! Bana gelin, doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

— Seyyid Kutub

وَأَن لَّا تَعْلُواْ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنِّىٓ ءَاتِيكُم بِسُلْطَٰنٍ مُّبِينٍ ﴿١٩

Ve Allah’a karşı baş kaldırmayın, çünkü ben size açık bir bürhan ile geliyorum.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'a karşı yücelik taslamayın. Doğrusu ben, size açık bir burhan getirdim.

— İbni Kesir

“Allah’a karşı ululuk taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delil (mucize) getiriyorum.”

— Diyanet İşleri

«Ve Allaha karşı yücelik taslamayın. Zira ben size apaçık bir bürhan getiriyorum» diye (söylemişdi).

— Hasan Basri Çantay

Allah'a karşı büyüklük taslamayın. Ben size apaçık bir delil getiriyorum.

— Seyyid Kutub

وَإِنِّى عُذْتُ بِرَبِّى وَرَبِّكُمْ أَن تَرْجُمُونِ ﴿٢٠

Ve haberiniz olsun ki ben sizin beni recminizden Rabbim ve Rabb’inize sığınmışımdır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Beni taşlamanızdan ötürü; benim de Rabbım, sizin de Rabbınız olana sığındım.

— İbni Kesir

“Şüphesiz ki ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığındım.”

— Diyanet İşleri

«Şübhesiz ki ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz (olan Allah) a sığındım».

— Hasan Basri Çantay

Ben, beni taşlayıp öldürmenizden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığındım.

— Seyyid Kutub

AYARLAR