بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ ٱلْعَذَابَ إِذَا هُمْ يَنكُثُونَ ٥٠

Bunun üzerine kendilerinden azâbı açtığımız vakit de derhal cayıverdiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Azabı üzerlerinden kaldırınca, hemen sözlerinden caydılar.

– İbni Kesir

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca bir de bakmışsın sözlerinden dönüyorlar.

– Diyanet İşleri

Fakat biz onlardan azâbı giderince bir de ne bakarsın: Onlar verdikleri sözü bozuyorlar bile!

– Hasan Basri Çantay

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca sözlerinden dönmeye başladılar.

– Seyyid Kutub

وَنَادَىٰ فِرْعَوْنُ فِى قَوْمِهِۦ قَالَ يَٰقَوْمِ أَلَيْسَ لِى مُلْكُ مِصْرَ وَهَٰذِهِ ٱلْأَنْهَٰرُ تَجْرِى مِن تَحْتِىٓۖ أَفَلَا تُبْصِرُونَ ٥١

Ve Firavun kavminin içinde şöyle bağırdı: ey kavmim! Mısır mülkü benim ve hep şu nehirler benim altımdan akıyor değil mi? Artık gözünüzü açsanız a.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun, kavmine seslendi ve dedi ki: Ey kavmim; Mısır mülkü ve altımdan akan şu ırmaklar benim değil mi? Hala görmüyor musunuz?

– İbni Kesir

Firavun, kavmine seslenerek dedi ki: “Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı benim değil mi? Şu nehirler de benim altımdan akıyor (değil mi?) Hâlâ görmüyor musunuz?”

– Diyanet İşleri

Fir'avn, kavmi içinde haykırdı: «Ey kavmim, dedi, Mısır padişahlığı ve altımdan akan şu ırmaklar benim değil mi? Haalâ gözünüzü açmayacak mısınız»?

– Hasan Basri Çantay

Firavun kavmine şöyle seslenip dedi ki: «Ey kavmim, Mısır mülkü ve şu altından akıp giden ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz?

– Seyyid Kutub

أَمْ أَنَاْ خَيْرٌ مِّنْ هَٰذَا ٱلَّذِى هُوَ مَهِينٌ وَلَا يَكَادُ يُبِينُ ٥٢

Yoksa ben şundan daha hayırlı değil miyim ki o hem hakîr hem de meramını anlatamıyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ben, açıkça söyleyemeyecek derecede zavallı olan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?

– İbni Kesir

“Yoksa ben, şu zavallı, nerede ise maksadını anlatamayacak durumda olan bu adamdan daha hayırlı değil miyim?”

– Diyanet İşleri

«Yoksa ben ondan hayırlı değil miyim? O ki hakirdir, (meramını) bile hemen hemen açıklayamıyor».

– Hasan Basri Çantay

Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?

– Seyyid Kutub

فَلَوْلَآ أُلْقِىَ عَلَيْهِ أَسْوِرَةٌ مِّن ذَهَبٍ أَوْ جَآءَ مَعَهُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ مُقْتَرِنِينَ ٥٣

Eğer o dediği gibi ise üzerine altın bilezikler atılsa ya! Yâhud yanında melâikeler dizilse gelse ya!

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ona altın bilezikler verilmeli veya beraberinde kendisine yardım edecek melekler gelmeli değil miydi?

– İbni Kesir

“(Eğer doğru söylüyorsa) ona altın bilezikler atılmalı, yahut onunla beraber bulunmak üzere melekler gelmeli değil miydi?”

– Diyanet İşleri

«Öyle ya, onun üstüne (gökden) altın bilezikler atılmalı, yahud beraberinde birbiri ardınca (kendisini tasdıyk edici) melekler gelmeli değil miydi»?

– Hasan Basri Çantay

Ona altın bilezikler verilmeli, yahud yanında kendisiyle beraber yardımcı melekler gelmeli değil miydi?

– Seyyid Kutub

فَٱسْتَخَفَّ قَوْمَهُۥ فَأَطَاعُوهُۚ إِنَّهُمْ كَانُواْ قَوْمًا فَٰسِقِينَ ٥٤

Bu suretle kavmini istihfaf etti onlar da ona itaat eylediler, çünkü dînden çıkmış fâsık bir kavim idiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun, kavmini küçümsedi, ama onlar yine de kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar, fasık olan bir kavim idi.

– İbni Kesir

Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu.

– Diyanet İşleri

Bu suretle kavmini küçümsedi. Onlar da kendisine itaat etdiler. Hakıykat onlar faasıklar güruhu idi.

– Hasan Basri Çantay

İşte Firavun bu şekilde kavmini küçümsedi. Onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavimdi.

– Seyyid Kutub

فَلَمَّآ ءَاسَفُونَا ٱنتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَأَغْرَقْنَٰهُمْ أَجْمَعِينَ ٥٥

Böyle vaktâ ki bizi gadaba davet ettiler biz de kendilerinden intikam aldık hepsini birden gark ediverdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bizi öfkelendirince; onlardan intikam aldık ve hepsini suda boğduk.

– İbni Kesir

Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince biz de onlardan öç aldık, hepsini suda boğduk.

– Diyanet İşleri

Nihayet, onlar bizi gazablandırınca kendilerinden intikam aldık. Derhal onları topdan (suda) boğduk.

– Hasan Basri Çantay

Bizi öfkelendirince onlardan intikam aldık, böyle hepsini suda boğduk.

– Seyyid Kutub

فَجَعَلْنَٰهُمْ سَلَفًا وَمَثَلًا لِّلْءَاخِرِينَ ٥٦

Gark ediverdik de onları sonrakiler için hem bir selef hem bir mesel kıldık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onları, sonradan geleceklere bir geçmiş ve örnek kıldık.

– İbni Kesir

Onları, sonradan gelecek inkârcılara, geçmiş bir ibret ve bir örnek kıldık.

– Diyanet İşleri

Bu vech ile onları sonra (gelen ümmet) ler için (ibret verici) bir geçmiş ve misâl yapdık.

– Hasan Basri Çantay

Böylece onları, sonrakiler için hem bir örnek, hem de bir ibret yaptık.

– Seyyid Kutub

وَلَمَّا ضُرِبَ ٱبْنُ مَرْيَمَ مَثَلًا إِذَا قَوْمُكَ مِنْهُ يَصِدُّونَ ٥٧

Ve vaktâ ki Meryem’in oğlu bir mesel olarak ortaya atıldı derhal kavmin ondan çığrıştılar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Meryem'in oğlu misal olarak verilince; senin kavmin hemen bağrıştı.

– İbni Kesir

Meryem oğlu İsa bir örnek olarak anlatılınca bir de ne göresin, senin kavmin (seni susturacak bir delil buldukları zannıyla) hemen şamata etmeye başlar.

– Diyanet İşleri

Meryem oğlu bir misâl olarak (öne) atılınca hemen senin kavmin bundan (şımarıb haykıra haykıra) gülüyorlar.

– Hasan Basri Çantay

Meryemoğlu İsa, bir misal olarak anlatılınca hemen kavmin yaygarayı bastı.

– Seyyid Kutub

وَقَالُوٓاْ ءَأَٰلِهَتُنَا خَيْرٌ أَمْ هُوَۚ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ إِلَّا جَدَلًۢاۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ خَصِمُونَ ٥٨

Ya! dediler: bizim ilâhlarımız mı hayırlı? Yoksa o mu? Bunu sana sırf bir cidal olarak fırlattılar, doğrusu onlar çok husumetli bir kavimdirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve: Bizim tanrılarımız mı, yoksa o mu daha iyidir? dediler. Sana böyle demeleri, sadece tartışmaya girişmek içindir. Hayır, onlar kavgacı bir kavimdir.

– İbni Kesir

“Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa İsa mı?” dediler. Bunu sadece seninle tartışmak için ortaya attılar. Şüphesiz onlar kavgacı bir toplumdur.

– Diyanet İşleri

Dediler ki: «Bizim Tanrılarımız mı hayırlı, yoksa O mu»? Bunu sana (Habîbim, baatıl) bir mücâdeleden başka (maksadla) îrâd etmediler. Daha doğrusu onlar çok düşman bir kavmdir.

– Hasan Basri Çantay

Bizim tanrılarımız mı hayırlı yoksa o mu? dediler. Bunu sana ancak tartışmak için söylediler. Öyle ya onlar, kavgacı bir toplumdur.

– Seyyid Kutub

إِنْ هُوَ إِلَّا عَبْدٌ أَنْعَمْنَا عَلَيْهِ وَجَعَلْنَٰهُ مَثَلًا لِّبَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ٥٩

Hayır o ilâh değil, halîs bir kuldur, biz ona inam ettik ve kendisini Ben-î İsraîl için bir mesel yaptık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O; kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.

– İbni Kesir

İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur.

– Diyanet İşleri

O, bizim kendisine ni'met verdiğimiz, İsrâîl oğullarına (ibret verici) bir misâl yapdığımız bir kuldan başkası değildi.

– Hasan Basri Çantay

O, sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.

– Seyyid Kutub

وَلَوْ نَشَآءُ لَجَعَلْنَا مِنكُم مَّلَٰٓئِكَةً فِى ٱلْأَرْضِ يَخْلُفُونَ ٦٠

Ve dilersek sizlerden de melâike yaparız arzda halef olurlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şayet dileseydik; sizden, yeryüzünde sizin yerinizi tutacak melekler var ederdik.

– İbni Kesir

Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler yaratırdık.

– Diyanet İşleri

Eğer biz dileseydik size bedel elbet yer (yüzün) de, ardınızda kalacak, melekler yaratırdık.

– Hasan Basri Çantay

Eğer biz dileseydik, sizin yerinize, yeryüzünde melekler yaratırdık da sonra yerinize geçerlerdi.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu