بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَقَالُواْ قُلُوبُنَا فِيٓ أَكِنَّةٖ مِّمَّا تَدۡعُونَآ إِلَيۡهِ وَفِيٓ ءَاذَانِنَا وَقۡرٞ وَمِنۢ بَيۡنِنَا وَبَيۡنِكَ حِجَابٞ فَٱعۡمَلۡ إِنَّنَا عَٰمِلُونَ ٥

Ve şöyle demektedirler: kalblerimiz senin bizi çağırdığın şeyden örtüler içinde, kulaklarımızda da bir ağırlık var, ve seninle bizim aramızdan bir gerki çekilmiştir, haydi yap yapacağını, çünkü biz yapıyoruz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bizi, çağırdığın şeye karşı kalblerimiz kapalıdır, kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Seninle bizim aramızda bir perde var. Sen; istediğini yap, biz de yapıcılarız, dediler

– İbni Kesir

Dediler ki: “(Ey Muhammed!) Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz örtüler içerisindedir. Kulaklarımızda bir ağırlık, seninle bizim aramızda da bir perde vardır. O hâlde sen (istediğini) yap, şüphesiz biz de (istediğimizi) yapacağız.”

– Diyanet İşleri

Onlar «Bizi kendisine da'vet edegeldiğin şeyden kalblerimiz örtüler içindedir. Kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda bir perde vardır. O halde sen (dînince) amel (ve hareket) et. Biz de şübhesiz (dinimize göre) amel (ve hareket) ediciyiz» derler.

– Hasan Basri Çantay

Dediler ki: «Ey Muhammed! Bizi çağırdığın şeye karşı kalbimiz kapalıdır, kulaklarımızda bir ağırlık ve seninle bizim aramızda bir perde vardır. Sen istediğini yap, biz de istediğimizi yapıyoruz.»

– Seyyid Kutub

قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يُوحَىٰٓ إِلَيَّ أَنَّمَآ إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞ فَٱسۡتَقِيمُوٓاْ إِلَيۡهِ وَٱسۡتَغۡفِرُوهُۗ وَوَيۡلٞ لِّلۡمُشۡرِكِينَ ٦

De ki: ben sırf sizin gibi bir beşerim ancak bana şöyle vahiy veriliyor: hepinizin tanrısı bir tanrıdır, onun için hep ona doğrulun ve onun mağrifetini isteyin ve vay haline o müşriklerin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Yalnız bana tanrınızın tek bir tanrı olduğu vahyediliyor. Artık O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Müşriklerin vay haline.

– İbni Kesir

De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık O’na yönelin ve O’ndan bağışlanma dileyin. Allah’a ortak koşanların vay hâline!”

– Diyanet İşleri

De ki (Habîbim): «Ben ancak sizin gibi bir insanım. (Yalınız) bana şu vahy olunuyor: Sizin Tanrınız ancak bir tek Tanrıdır. Onun için hepiniz Ona doğrulun, Ondan mağfiret isteyin. Vay haaline o Allaha ortak tanıyanların»!

– Hasan Basri Çantay

De ki: «Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyediliyor. O'na yönelerek işlerinizi düzeltin, O'ndan mağfiret dileyin. O'na ortak koşanların vay haline!»

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ كَٰفِرُونَ ٧

Ki zekâtı vermezler ve Âhiret’e onlar kâfirdirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; zekat vermezler. Ve onlar; ahireti inkar edenlerdir.

– İbni Kesir

Onlar zekâtı vermeyen kimselerdir. Onlar ahireti de inkâr ederler.

– Diyanet İşleri

Ki onlar zekât vermezler. Onlar âhireti (inkâr ile) kâfir olanların ta kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

Onlar zekat vermezler ve ahireti de inkar ederler.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمۡ أَجۡرٌ غَيۡرُ مَمۡنُونٖ ٨

Şüphesiz iman edip iyi işler yapanlar onlar için minnetsiz bir ecir var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki iman edip salih amel işleyenlere; işte onlara, kesintisiz bir mükafat vardır.

– İbni Kesir

Şüphesiz iman edip salih ameller işleyenler için ise kesintisiz bir mükâfat vardır.

– Diyanet İşleri

Hakıykat, îman edib de iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunanlar (yok mu?) Onlar için başa kakılmayan (yahud: tükenmeyen) mükâfat vardır.

– Hasan Basri Çantay

İnanıp iyi işler yapanlara gelince; onlar için kesintisiz mükafat vardır.

– Seyyid Kutub

۞ قُلۡ أَئِنَّكُمۡ لَتَكۡفُرُونَ بِٱلَّذِي خَلَقَ ٱلۡأَرۡضَ فِي يَوۡمَيۡنِ وَتَجۡعَلُونَ لَهُۥٓ أَندَادٗاۚ ذَٰلِكَ رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٩

De ki: siz gerçekten küfredip duracak mısınız o halika kî arzı iki günde yarattı, bir de ona menendler koşuyorsunuz? O bütün âlemlerin Rabb’i.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Siz mi yeri iki günde yaratanı inkar ediyor ve O'na eşler koşuyorsunuz? Alemlerin Rabbı işte O'dur.

– İbni Kesir

De ki: “Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.”

– Diyanet İşleri

De ki: «Gerçek siz mi o arzı iki günde yaradana (ısrar ile) küfrediyor, Ona ortaklar katıyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.

– Hasan Basri Çantay

De ki: «Siz mi yeryüzünü iki günde yaratana nankörlük ediyor ve O'na ortaklar koşuyorsunuz? O alemlerin Rabb'idir.»

– Seyyid Kutub

وَجَعَلَ فِيهَا رَوَٰسِيَ مِن فَوۡقِهَا وَبَٰرَكَ فِيهَا وَقَدَّرَ فِيهَآ أَقۡوَٰتَهَا فِيٓ أَرۡبَعَةِ أَيَّامٖ سَوَآءٗ لِّلسَّآئِلِينَ ١٠

Hem ona üstünden ağır baskılar yaptı ve onda bereketler husule getirdi, ve onda azıklarını takdir buyurdu, araştıranlar için bir düzeye dört gün içinde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O; yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi ve orada bereketler yarattı. Ve onda arayanlar için dört beşit gıdalar takdir etti.

– İbni Kesir

O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.

– Diyanet İşleri

(Allah) orada üstünden baskılar yaptı. Onda bereketler yarattı. Onda arayanlar için dört günde müsâvî gıdalar takdîr etdi.

– Hasan Basri Çantay

Yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Onda bereketler yarattı ve orada rızıklarını arayanlar için dört günde düzene koydu.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰٓ إِلَى ٱلسَّمَآءِ وَهِيَ دُخَانٞ فَقَالَ لَهَا وَلِلۡأَرۡضِ ٱئۡتِيَا طَوۡعًا أَوۡ كَرۡهٗا قَالَتَآ أَتَيۡنَا طَآئِعِينَ ١١

Sonra Semâ’ya doğruldu da o bir dumanken ona ve arz’a gelin, ikiniz de ister istemez, dedi: geldik istiye istiye dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra göğe yöneldi ki; o, duman halindeydi. Ona ve yere dedi ki: İsteyerek veya istemeyerek ikiniz de gelin. İkisi de dediler ki: İsteyerek geldik.

– İbni Kesir

Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.

– Diyanet İşleri

Sonra (irâdesi) göğe — ki, o bir buhaar haalinde idi — doğruldu da ona ve arza «ikiniz de ister istemez gelin» buyurdu. Onlar da «İsteye isteye geldik» dediler.

– Hasan Basri Çantay

Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yeryüzüne: «İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin» dedi. «İsteyerek geldik» dediler.

– Seyyid Kutub

فَقَضَىٰهُنَّ سَبۡعَ سَمَٰوَاتٖ فِي يَوۡمَيۡنِ وَأَوۡحَىٰ فِي كُلِّ سَمَآءٍ أَمۡرَهَاۚ وَزَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنۡيَا بِمَصَٰبِيحَ وَحِفۡظٗاۚ ذَٰلِكَ تَقۡدِيرُ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡعَلِيمِ ١٢

Bu suretle onları iki günde yedi Sema olmak üzere yerine koydu, ve her Semâ’da ona aid emrine vahiy verdi, ve dünya Semâ’yı kandillerle donattık ve hıfzettik, işte bu hep o Aziz alîmin takdiridir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Böylece iki gün içerisinde yedi gök var etti. Ve her göğün işini kendisine bildirdi. Biz; dünya semasını ışıklarla donattık, koruduk. İşte bu; Aziz, Alim'in takdiridir.

– İbni Kesir

Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir.

– Diyanet İşleri

Bu suretle onları yedi gök olmak üzere iki günde vücûda getirdi. Her gökde ona âid emri vahyetdi. Dünyâ göğünü de kandillerle donatdık. (Onu âfetlerden) koruduk. İşte (bütün) bu (nlar), O mutlak kaadir, O her şeyi hakkıyle bilen (Allah) ın takdiridir.

– Hasan Basri Çantay

Böylece onları, iki gün içinde yedi gök var etti ve her göğün görevini vahyetti. Yakın göğü ışıklarla donattık ve bozulmaktan koruduk. İşte bu bilen, güçlü olan Allah kanunudur.

– Seyyid Kutub

فَإِنۡ أَعۡرَضُواْ فَقُلۡ أَنذَرۡتُكُمۡ صَٰعِقَةٗ مِّثۡلَ صَٰعِقَةِ عَادٖ وَثَمُودَ ١٣

Bunun üzerine yine başlarını çevirirlerse o vakit de ki: size Ad ve Semûd saıkası gibi bir saıka haber veriyorum.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer yüz çevirecek olurlarsa; Ad ve Semud'un yıldırımına benzer bir yıldırımla sizi uyarırım, de.

– İbni Kesir

Eğer yüz çevirirlerse, onlara de ki: “Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini çarpan yıldırım gibi bir yıldırıma karşı uyardım.”

– Diyanet İşleri

Eğer onlar (bu beyandan sonra yine îmandan) yüz çevirirlerse de ki: «Aad ve Semud (u çarpan) yıldırım gibi size de bir azâbı (n gelib çatabileceğini) hatırlatırım».

– Hasan Basri Çantay

Eğer yüz çevirirlerse de ki: «Ben sizi Ad ve Semud kavimlerinin başlarına gelen yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı uyardım.»

– Seyyid Kutub

إِذۡ جَآءَتۡهُمُ ٱلرُّسُلُ مِنۢ بَيۡنِ أَيۡدِيهِمۡ وَمِنۡ خَلۡفِهِمۡ أَلَّا تَعۡبُدُوٓاْ إِلَّا ٱللَّهَۖ قَالُواْ لَوۡ شَآءَ رَبُّنَا لَأَنزَلَ مَلَٰٓئِكَةٗ فَإِنَّا بِمَآ أُرۡسِلۡتُم بِهِۦ كَٰفِرُونَ ١٤

Onlara Allah’dan başkasına tapmayın diye Resuller önlerinden ve arkalarından geldiği vakit, "Rabbimiz: dilese idi melâike gönderirdi, onun için biz sizin gönderildiğiniz şeylere inanmayız" dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara; Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, diye önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiğinde demişlerdi ki: Şayet Rabbımız dileseydi; elbette melekler indirirdi. Doğrusu biz, sizinle gönderilen şeyi inkar ederiz.

– İbni Kesir

Hani onlara peygamberler önlerinden ve arkalarından gelmiş, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyin” demişler, onlar da, “Eğer Rabbimiz dileseydi (Peygamber olarak) melekler indirirdi. Bu sebeple, biz sizinle gönderilenleri inkâr ediyoruz” demişlerdi.

– Diyanet İşleri

Onlara «Allahdan başkasına tapmayın» diye önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiği vakit dediler ki: «Eğer Rabbimiz dileseydi elbette (üstümüze) melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeylere küfredicileriz».

– Hasan Basri Çantay

Onlara «Allah'tan başkasına kulluk etmeyin» diyerek önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiği vakit, «Rabb'imiz dileseydi melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeyleri inkar ediyoruz» demişlerdi.

– Seyyid Kutub

فَأَمَّا عَادٞ فَٱسۡتَكۡبَرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّ وَقَالُواْ مَنۡ أَشَدُّ مِنَّا قُوَّةًۖ أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّ ٱللَّهَ ٱلَّذِي خَلَقَهُمۡ هُوَ أَشَدُّ مِنۡهُمۡ قُوَّةٗۖ وَكَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يَجۡحَدُونَ ١٥

Sonra Âd, arzda bigayri hakk kibirlenmek istediler ve bizden daha kuvvetli kim var? dediler, ya kendilerini yaratmış olan Allah’ın onlardan daha kuvvetli olduğunu bir düşünmediler de mi? Fakat âyetlerimizi inkâr ediyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ad'a gelince; yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamış ve bizden daha kuvvetli kim var? demişlerdi. Onlar, kendilerini yaratan Allah'ın daha kuvvetli olduğunu görmüyorlar mıydı? Onlar ayetlerimizi bile bile inkar ediyorlardı.

– İbni Kesir

Âd kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamış, “Bizden daha güçlü kim var?” demişlerdi. Onlar, kendilerini yaratan Allah’ın onlardan daha güçlü olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi inkâr ediyorlardı.

– Diyanet İşleri

Aad (kavmin) e gelince: Onlar yer (yüzün) de haksız yere büyüklük tasladılar ve «Kuvvetçe bizden daha güclü kimmiş?» dediler. Onlar kendilerini yaratıb durmakda olan Allâhı — ki O, bunlardan pek çok kuvvetlidir — hiç düşünmediler mi? Onlar bizim mu'cizelerimizi bilerek inkâr ediyorlar.

– Hasan Basri Çantay

Ad kavmi, yeryüzünde haksız olarak büyüklük tasladı ve: «Bizden daha kuvvetli kim var?» dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın kendilerinden daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim ayetlerimizi kasten inkar ediyorlardır.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu