بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
فَلَمَّا جَآءَتۡهُمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِ فَرِحُواْ بِمَا عِندَهُم مِّنَ ٱلۡعِلۡمِ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ ٨٣
Çünkü onlara peygamberi beyyinelerle geldikleri vakit kendilerinde bulunan ılme güvendiler de o istihza ettikleri şey kendilerini kuşatıverdi.
Peygamberleri kendilerine huccetlerle gelince; kendi yanlarındaki bilgi ile gururlandılar da, alaya aldıkları şey kendilerini kuşatıverdi.
Peygamberleri onlara apaçık deliller getirince, sahip oldukları bilgi ile şımardılar (ve onları alaya aldılar). Sonunda alaya almakta oldukları şey kendilerini sarıverdi.
Öyle ya, kendilerine peygamberleri apaçık mu'cizeler getirince onların nezdindeki ilme karşı (eğlenerek) şımarıklık gösterdiler de hakkında istihza edegeldikleri şey kendilerini çepçevre kuşatıverdi.
Peygamberleri, onlara belgelerle gelince, kendilerinden olan bilgiden gururlandılar da, alaya aldıkları şey kendilerini salıverdi.
فَلَمَّا رَأَوۡاْ بَأۡسَنَا قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَحۡدَهُۥ وَكَفَرۡنَا بِمَا كُنَّا بِهِۦ مُشۡرِكِينَ ٨٤
O vakit hışmımızı gördüklerinde Allah’ın birliğine inandık ve ona şirk koştuğumuz şeylere küfrettik dediler.
Baskınımızı görünce: Yalnız Allah'a inandık ve O'na şirk koştuğumuz şeyleri inkar ettik, dediler.
Azabımızı gördükleri zaman, “Yalnız Allah’a inandık; O’na ortak koşmakta olduğumuz şeyleri inkâr ettik” dediler.
Artık, vaktaki o çetin azabımızı gördüler. «Allaha, bir olarak inandık. Ona eş tutmakda olduğumuz şeyleri inkâr etdik» dediler.
Ne zaman ki, şiddetli azabımızı gördüler: «Tek Allah'a inandık ve O'na ortak koştuğumuz şeyleri inkar ettik.» dediler.
فَلَمۡ يَكُ يَنفَعُهُمۡ إِيمَٰنُهُمۡ لَمَّا رَأَوۡاْ بَأۡسَنَاۖ سُنَّتَ ٱللَّهِ ٱلَّتِي قَدۡ خَلَتۡ فِي عِبَادِهِۦۖ وَخَسِرَ هُنَالِكَ ٱلۡكَٰفِرُونَ ٨٥
Dediler amma hışmımızı gördükleri vakitki imanları kendilerine faide verecek değildi. Allah’ın kullarında geçe gelen sünneti, ve işte husrâna bu noktada düştü kâfirler.
Ama baskınımızı görüp de öylece inanmaları kendilerine fayda vermedi. Bu; Allah'ın kulları hakkında öteden beri cari olan sünnetidir. Ve işte kafirler burada hüsrana uğramışlardır.
Fakat azâbımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine fayda vermedi. Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana uğradılar.
Fakat hışmımızı gördükleri zaman îmanları fâide verecek değildi. Allahın, kulları hakkında carî olagelen âdeti (budup). İşte kâfirler burada hüsrana uğradı.
Fakat şiddetli azabımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine bir fayda sağlamadı. Allah'ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan yasası budur. İşte o zaman kafirler ziyana uğramışlardır.