بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِّن قَبْلِكَ مِنْهُم مَّن قَصَصْنَا عَلَيْكَ وَمِنْهُم مَّن لَّمْ نَقْصُصْ عَلَيْكَۗ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَن يَأْتِىَ بِـَٔايَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ ٱللَّهِۚ فَإِذَا جَآءَ أَمْرُ ٱللَّهِ قُضِىَ بِٱلْحَقِّ وَخَسِرَ هُنَالِكَ ٱلْمُبْطِلُونَ ٧٨

Celâlim Hakk’ı için biz senin önünden nice Resuller göndermişiz, onlardan kimini sana ayıtmışız, kimini de ayıtmamışızdır, hiç bir Resul için Allah’ın izni olmaksızın bir âyet (bir mucize) getirmek olamaz, Allah’ın emri gelince de hak yerine getirilir ve işte husrana burada düştü mubtiller.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ٱللَّهُ ٱلَّذِى جَعَلَ لَكُمُ ٱلْأَنْعَٰمَ لِتَرْكَبُواْ مِنْهَا وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ ٧٩

Allah odur ki sizin için (en'am’ı) o yumuşak başlı hayvanları yarattı, onlardan binid edinesiniz diye, hem onlardan yersiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَكُمْ فِيهَا مَنَٰفِعُ وَلِتَبْلُغُواْ عَلَيْهَا حَاجَةً فِى صُدُورِكُمْ وَعَلَيْهَا وَعَلَى ٱلْفُلْكِ تُحْمَلُونَ ٨٠

Size onlarda daha bir çok menfeatler var, hem onların üzerinde sînelerinizdeki bir hâcete eresiniz diye, hem onlar üzerinde hem gemiler üzerinde taşınırsınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَيُرِيكُمْ ءَايَٰتِهِۦ فَأَىَّ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ تُنكِرُونَ ٨١

Ve size âyetlerini gösterir, şimdi Allah’ın âyetlerinin hangisini inkâr edersiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَفَلَمْ يَسِيرُواْ فِى ٱلْأَرْضِ فَيَنظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْۚ كَانُوٓاْ أَكْثَرَ مِنْهُمْ وَأَشَدَّ قُوَّةً وَءَاثَارًا فِى ٱلْأَرْضِ فَمَآ أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَكْسِبُونَ ٨٢

Daha Yer yüzünde gezip de bir bakmazlar mı? Kendilerinden evvelkilerin âkibeti nasıl olmuş? Onlar kendilerinden hem daha çok hem kuvvetçe ve arzda âsarca daha çetin idiler, öyle iken o kesbettikleri şeyler kendilerini kurtarmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَمَّا جَآءَتْهُمْ رُسُلُهُم بِٱلْبَيِّنَٰتِ فَرِحُواْ بِمَا عِندَهُم مِّنَ ٱلْعِلْمِ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ ٨٣

Çünkü onlara peygamberi beyyinelerle geldikleri vakit kendilerinde bulunan ılme güvendiler de o istihza ettikleri şey kendilerini kuşatıverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَمَّا رَأَوْاْ بَأْسَنَا قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَحْدَهُۥ وَكَفَرْنَا بِمَا كُنَّا بِهِۦ مُشْرِكِينَ ٨٤

O vakit hışmımızı gördüklerinde Allah’ın birliğine inandık ve ona şirk koştuğumuz şeylere küfrettik dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَمْ يَكُ يَنفَعُهُمْ إِيمَٰنُهُمْ لَمَّا رَأَوْاْ بَأْسَنَاۖ سُنَّتَ ٱللَّهِ ٱلَّتِى قَدْ خَلَتْ فِى عِبَادِهِۦۖ وَخَسِرَ هُنَالِكَ ٱلْكَٰفِرُونَ ٨٥

Dediler amma hışmımızı gördükleri vakitki imanları kendilerine faide verecek değildi. Allah’ın kullarında geçe gelen sünneti, ve işte husrâna bu noktada düştü kâfirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu