بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّ ٱلَّذِينَ يُجَٰدِلُونَ فِىٓ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَٰنٍ أَتَىٰهُمْۙ إِن فِى صُدُورِهِمْ إِلَّا كِبْرٌ مَّا هُم بِبَٰلِغِيهِۚ فَٱسْتَعِذْ بِٱللَّهِۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْبَصِيرُ ﴿٥٦

O kendilerine gelmiş katî bir bürhan olmaksızın Allah’ın âyetlerinde mücadele edenler muhakkak ki onların sîynelerinde ancak yetişemeyecekleri bir kibir vardır sen hemen Allah’a sığın, çünkü semî odur, basîr O.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmadan Allah'ın ayetleri üzerinde tartışanların göğüslerinde, şüphesiz ki ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır. Öyleyse sen, Allah'a sığın. Muhakkak ki O'dur O, Semi, Basir.

— İbni Kesir

Allah’ın âyetleri hakkında, kendilerine gelmiş bir delilleri olmaksızın tartışanlar var ya, onların kalplerinde ancak bir büyüklük taslama vardır. Onlar, tasladıkları büyüklüğe asla ulaşmazlar. Sen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.

— Diyanet İşleri

Kendilerine gelmiş kat'î bir delîl (ve salâhiyyet) olmaksızın (körü körüne) Allahın âyetleri hakkında mücâdele edenlerin göğüslerinde, hiç şübhe yok ki, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük (hevesin) den başka bir şey yokdur. Hemen sen (onların şerrinden) Allaha sığın. Çünkü O, (dediklerini) bizzat işiden, (yapdıklarını) hakkıyle görendir.

— Hasan Basri Çantay

Allah'ın ayetleri üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde, ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır. Sen Allah'a sığın. O şüphesiz işitendir, görendir.

— Seyyid Kutub

لَخَلْقُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ أَكْبَرُ مِنْ خَلْقِ ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٥٧

Elbette göklerin ve yerin halkı o nâsın halkından daha büyüktür ve lâkin nâsın ekserîsi bilmezler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyüktür. Ne var ki insanların çoğu bilmezler.

— İbni Kesir

Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler.

— Diyanet İşleri

Göklerin ve yerin (ibtidâ) yaratılışı insanların (ikinci) yaratılışından elbet daha büyükdür. Fakat insanların çoğu bilmezler.

— Hasan Basri Çantay

Göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler.

— Seyyid Kutub

وَمَا يَسْتَوِى ٱلْأَعْمَىٰ وَٱلْبَصِيرُ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَلَا ٱلْمُسِىٓءُۚ قَلِيلًا مَّا تَتَذَكَّرُونَ ﴿٥٨

Kör ise görenle müsavî olmaz, iman edip iyi iyi işler yapan kimselerle ne de kötülük yapan, siz pek az düşünüyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Körle gören, inanıp salih amel işleyenlerle kötülük yapan bir değildir. Ne de az düşünüyorsunuz.

— İbni Kesir

Kör ile gören, iman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz.

— Diyanet İşleri

Kör olanla gören, îman edib de iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunanlarla kötülük yapan bir olmaz. Ne az düşünüyorsunuz!

— Hasan Basri Çantay

Körle gören bir olmaz. İnanan ve iyi işler yapanlarla, kötülük yapan bir olmaz. Ne kadar az düşünüyorsunuz.

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلسَّاعَةَ لَءَاتِيَةٌ لَّا رَيْبَ فِيهَا وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٥٩

Her halde o saat muhakkak gelecek, onda şüphe yok ve lâkin nâsın ekserîsi inanmazlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Bunda hiç şüphe yoktur. Ne var ki insanların çoğu inanmazlar.

— İbni Kesir

Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar.

— Diyanet İşleri

O saat muhakkak ve mutlak gelecekdir. Onda hiçbir şübhe yokdur. Ancak insanların çoğu (buna) inanmazlar.

— Hasan Basri Çantay

Kıyamet saati mutlaka gelecektir. Bunda asla şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmazlar.

— Seyyid Kutub

وَقَالَ رَبُّكُمُ ٱدْعُونِىٓ أَسْتَجِبْ لَكُمْۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِى سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ ﴿٦٠

Halbuki Rabb’iniz buyurdu yalvarın ki bana size karşılık vereyim, çünkü benim ibadetimden kibirlenenler yarın hor hakîr olarak cehenneme girecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbınız: Bana dua edin ki, size icabet edeyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler hor ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir, buyurdu.

— İbni Kesir

Rabbiniz şöyle dedi: “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.”

— Diyanet İşleri

Rabbiniz (şöyle) buyurdu: «Bana düâ edin. Size icabet (ve duanızı kabul) edeyim. Çünkü bana ibâdetden büyüklük taslay (ıb uzaklaş) anlar hor ve hakıyr cehenneme gireceklerdir».

— Hasan Basri Çantay

Rabbiniz buyurdu ki: «Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana kulluk etmeye tenezzül etmeyenler, aşağılık olarak cehenneme gireceklerdir.»

— Seyyid Kutub

ٱللَّهُ ٱلَّذِى جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيْلَ لِتَسْكُنُواْ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبْصِرًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ ﴿٦١

Allah o ki sizin için geceyi yaptı, içinde dinlenesiniz diye, gündüzü de göz açıcı, hakikat Allah, insanlara karşı bir fadıl sahibi ve lâkin insanların ekserîsi şükretmezler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah O'dur ki; dinlenesiniz diye size geceyi karanlık, gündüzü aydınlık kılmıştır. Şüphesiz ki Allah; insanlara karşı lutufkardır. Ne var ki insanların çoğu şükretmezler.

— İbni Kesir

Allah, içinde rahat edesiniz diye geceyi ve (her şeyi) gösterici (aydınlık) olarak da gündüzü yaratandır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı sonsuz iyilik sahibidir, fakat insanların çoğu şükretmezler.

— Diyanet İşleri

Allah, sizin için, içinde dinlenesiniz diye geceyi, gör (üb işlenmeniz (e vaasıta) olarak gündüzü yaratandır. Şübhesiz ki Allah insanlar üzerinde lütf-ü inayet saahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler.

— Hasan Basri Çantay

Allah O'dur ki, geceyi içinde istirahat etmeniz için (serin ve karanlık) gündüzü de işinizi görmeniz için aydınlık yaptı. Şüphesiz Allah, insanlara lütufkârdır fakat insanların çoğu şükretmezler.

— Seyyid Kutub

ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمْ خَٰلِقُ كُلِّ شَىْءٍ لَّآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ فَأَنَّىٰ تُؤْفَكُونَ ﴿٦٢

İşte o Allah’dır Rabb’iniz her şeyi yaradan, başka tanrı yok ancak O, o halde nasıl çevirilirsiniz?

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte Rabbınız olan; her şeyi yaratan Allah, budur. O'ndan başka hiç bir ilah yoktur. O halde nasıl olup da çevriliyorsunuz?

— İbni Kesir

İşte her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah! O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Durum bu iken nasıl oluyor da (haktan) döndürülüyorsunuz?

— Diyanet İşleri

İşte Rabbiniz olan, her şey'i yaratan Allah budur. Ondan başka hiçbir Tanrı yokdur. O halde nasıl olub da döndürülüyorsunuz?

— Hasan Basri Çantay

İşte her şeyin yaratıcısı Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka ilah yoktur. Nasıl da aldatılıp döndürülüyorsunuz?

— Seyyid Kutub

كَذَٰلِكَ يُؤْفَكُ ٱلَّذِينَ كَانُواْ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ يَجْحَدُونَ ﴿٦٣

İşte Allah’ın âyetlerine cehudluk edenler öyle çeviriliyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ın ayetlerini bile bile inkar edenler, işte böyle çevriliyorlar.

— İbni Kesir

Allah’ın âyetlerini inkâr etmekte olanlar, işte böyle döndürülürler.

— Diyanet İşleri

Allahın âyetlerini bilerek inkâr edegelenler işte böyle döndürülür.

— Hasan Basri Çantay

Allah'ın ayetlerini bile bile inkar edenler böylece döndürülüyorlardı.

— Seyyid Kutub

ٱللَّهُ ٱلَّذِى جَعَلَ لَكُمُ ٱلْأَرْضَ قَرَارًا وَٱلسَّمَآءَ بِنَآءً وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَرَزَقَكُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمْۖ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ رَبُّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٦٤

Allah o ki sizin için arzı bir makarr yaptı, Semâ’yı bir bina, ve size suret verdi, sonra da suretlerinizi güzellendirdi, hoş nimetlerden sizi merzuk da buyurdu, işte o Allah’dır Rabb’iniz, ne yücedir o Allah, Rabb-ül’âlemîn.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah, O'dur ki; sizin için yeri bir karargah, göğü bir bina yapmış, size şekil verip şeklinizi güzelleştirmiş ve size temiz şeylerden rızık vermiştir. İşte Rabbınız olan Allah budur. Alemlerin Rabbı olan Allah ne yücedir.

— İbni Kesir

Allah, yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de binâ yapan; size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir!

— Diyanet İşleri

Allah, sizin (fâideniz) için yeri bir karar (gâh), göğü bir bina (kubbe) yapan, size suret veren,. sonra suretlerinizi güzelleştiren, en temiz ve güzel şeylerden sizi rızıklandırandır. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Demek, âlemlerin Rabbi ne yücedir!

— Hasan Basri Çantay

Sizin için yeri durak, göğü bina eden, size şekil verip de, şeklinizi güzel yapan, sizi temiz şeylerle rızıklandıran Allah'tır. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir.

— Seyyid Kutub

هُوَ ٱلْحَىُّ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَٱدْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَۗ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٦٥

Hayy ancak O, ondan başka tapılacak yok, onun için dîni halîs kılarak ona, hep ona yalvarın, hamd, Allah’ın, o Rabb-ül’âlemîn’in.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O; diridir. O'ndan başka hiç bir ilah yoktur. Öyleyse dini yalnızca kendisine halis kılanlar olarak O'na dua edin. Hamd olsun alemlerin Rabbı Allah'a.

— İbni Kesir

O, diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak) O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine mahsustur.

— Diyanet İşleri

O, dâima yaşayandır. Ondan başka hiçbir Tanrı yokdur. O halde Ona, dîninde ihlâs (ve samîmiyyet) erbabı olarak, «Hamd olsun, kâinatın Rabbi olan Allaha» (diyerek) düâ edin.

— Hasan Basri Çantay

O diridir. O'ndan başka ilah yoktur. Dini yalnız O'na has kılarak O'na yalvarın. Övgü, alemlerin rabbi Allah içindir.

— Seyyid Kutub

قُلْ إِنِّى نُهِيتُ أَنْ أَعْبُدَ ٱلَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ لَمَّا جَآءَنِىَ ٱلْبَيِّنَٰتُ مِن رَّبِّى وَأُمِرْتُ أَنْ أُسْلِمَ لِرَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٦٦

De ki: bana Rabbımdan beyyineler geldiği vakit ben o sizin Allah’dan başka yalvardıklarınıza ibâdet etmekten katiyyen nehyedildim de emrolundum ki müslim olayım o Rabb-ül’âlemîn’e.

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Rabbımdan bana apaçık deliller geldiği için sizin Allah'tan başka ibadet ettiklerinize ibadet etmekten nehyolundum. Ve alemlerin Rabbına teslim olmakla emrolundum.

— İbni Kesir

De ki: “Rabbimden bana apaçık deliller gelince, Allah’ı bırakıp da taptıklarınıza tapmam bana yasaklandı ve bana, âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi.”

— Diyanet İşleri

(Habîbim) de ki: Bana Rabbimden (aklî delilleri takviye eden o) apaçık (ilâhî) deliller gelince o sizin Allâhı bırakıb tapdıklarınıza kulluk etmekliğimden (te'kîden ve) kat'î olarak, men'edildim. Âlemlerin Rabbine teslîm olmaklığım emrini aldım».

— Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed! De ki: «Sizin, Allah'ı bırakıp da kulluk ettiklerinize kulluk etmek bana yasak kılınmıştır. Zira bana Rabbimden belgeler gelmiştir. Ben, alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolundum.»

— Seyyid Kutub

AYARLAR