بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَإِنَّ مِنكُمْ لَمَن لَّيُبَطِّئَنَّ فَإِنْ أَصَٰبَتْكُم مُّصِيبَةٌ قَالَ قَدْ أَنْعَمَ ٱللَّهُ عَلَىَّ إِذْ لَمْ أَكُن مَّعَهُمْ شَهِيدًا ﴿٧٢

Maamafih içinizden öylesi vardır ki her halde ağır alacaktır: bakar eğer size bir musîbet isabet ederse "cidden, der: Allah bana lütfetti zira onlarla beraber hâzır bulunmadım".

— Elmalılı Hamdi Yazır

Aranızda pek ağır davranacak olanlar da var. Size bir musibet geldiği takdirde: Allah bana gerçekten lütfetti de onlarla beraber bulunmadım der.

— İbni Kesir

Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki, (onların her biri savaşa gitme konusunda) hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, “Allah, bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım” der.

— Diyanet İşleri

İçinizden (öylesi vardır ki) muhakkak ağır davranacakdır. Eğer size bir musîybet gelib çatarsa diyecek ki: «Allah bana cidden lûtfetdi. Çünkü onlarla beraber bulunmadım»!

— Hasan Basri Çantay

İçinizde bu görevi gayet ağırdan alanlar var. Eğer bir musibet (başarısızlık- yenilgi) ile karşılaşırsanız 'Allah bana lütfetti de onlarla birlikte bulunmadım' der.

— Seyyid Kutub

وَلَئِنْ أَصَٰبَكُمْ فَضْلٌ مِّنَ ٱللَّهِ لَيَقُولَنَّ كَأَن لَّمْ تَكُنۢ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُۥ مَوَدَّةٌ يَٰلَيْتَنِى كُنتُ مَعَهُمْ فَأَفُوزَ فَوْزًا عَظِيمًا ﴿٧٣

Ve eğer size Allah’dan bir fazl nasîb olursa sanki kendisiyle aranızda hiç bir ülfet olmamış gibi mutlak diyecektir ki "ah, olaydım onlarla beraber olaydım da büyük bir murada ereydim!

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şayet Allah'ın büyük bir nimetine mazhar olursanız; andolsun ki, sizinle bir dostluk ve tanışıklığı yokmuş gibi: Keşki onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarıya erişseydim, der.

— İbni Kesir

Eğer Allah’tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.”

— Diyanet İşleri

Eğer size Allahdan bir lutf-ü inayet gelirse (o vakit da), sanki sizinle kendisi arasında hiç bir tanışıklık olmamış gibi, muhakkak şöyle diyecekdir: «Keşki ben de onlarla beraber olaydım da büyük bir muraada (ganimete) ereydim»!

— Hasan Basri Çantay

Buna karşılık Allah size bir zafer kazandıracak olursa sanki daha önce aranızda hiçbir tanışıklık, hiçbir dostluk yokmuş gibi 'keşki ben de onlarla birlikte olsaydım da ben de büyük başarıya erseydim' der.

— Seyyid Kutub

فَلْيُقَٰتِلْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ ٱلَّذِينَ يَشْرُونَ ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا بِٱلْءَاخِرَةِۚ وَمَن يُقَٰتِلْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَيُقْتَلْ أَوْ يَغْلِبْ فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا ﴿٧٤

O halde seferber olun da o geçici Dünya haytı Âhıretin ebedî hayatına satacak olanlar çarpışsın, her kim Allah yolunda çarpışır da katlolunur veya galib gelirse iki surette de biz ona yarın pek büyük bir ecir vereceğiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O halde dünya hayatını ahirete satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Allah yolunda savaşan kimse; öldürülse de, galip gelse de Biz, ona büyük bir mükafat vereceğiz.

— İbni Kesir

O hâlde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.

— Diyanet İşleri

Artık âhiret (seâdeti) yerine (geçici) dünyâ hayaatını satacak olanlar Allah yolunda muhaarebe etsin. Kim Allah yolunda vuruşub da öldürülür, yahud (düşmanına) galebe ederse ona pek büyük bir ecîr vereceğiz.

— Hasan Basri Çantay

Öyleyse dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda öldürülür veya galip gelirse biz ona ilerde büyük bir ödül vereceğiz.

— Seyyid Kutub

وَمَا لَكُمْ لَا تُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ ٱلرِّجَالِ وَٱلنِّسَآءِ وَٱلْوِلْدَٰنِ ٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَآ أَخْرِجْنَا مِنْ هَٰذِهِ ٱلْقَرْيَةِ ٱلظَّالِمِ أَهْلُهَا وَٱجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا وَٱجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيرًا ﴿٧٥

Hem siz neyinize çarpışmayasınız? Allah yolunda ve o zebun edilmiş erkekler, kadınlar, yavrular uğurunda ki "yarebbena, bizleri bu ahalisi zâlim memleketten çıkar, tarafından bize bir sahib gönder, tarafından bize bir yardımcı gönder, Diye yalvarıp duruyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Siz ne oluyor da: Rabbımız, halkı zalim olan şu şehirden bizi kurtar, katından bize bir sahib gönder, bir yardımcı yolla, diyen; zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?

— İbni Kesir

Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?

— Diyanet İşleri

Size ne oluyor ki Allah yolunda - ve acz-ü ıztırab içinde bırakılıb: «Ey Rabbimiz, bizi ahâlîsi zaalim olan şu memleketden (kurtarıb) çıkar, bize tarafından bir saahib gönder, bize katından bir yardımcı yolla» diyen erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda düşmanla çarpışmıyorsunuz?

— Hasan Basri Çantay

Niye Allah yolunda ve 'Ey rabbimiz, bizi şu zalimlerin yaşadığı beldeden çıkar, bize katından bir kurtarıcı, kendi katından bir destekçi gönder' diye yalvaran ezilmiş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz.

— Seyyid Kutub

ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِ ٱلطَّٰغُوتِ فَقَٰتِلُوٓاْ أَوْلِيَآءَ ٱلشَّيْطَٰنِۖ إِنَّ كَيْدَ ٱلشَّيْطَٰنِ كَانَ ضَعِيفًا ﴿٧٦

İman edenler Allah yolunda cenk ederler, küfredenler ise Tagutun yolunda cenk ederler, o halde siz Şeytanın yârânını öldürmeğe bakın, her halde Şeytanın hılesi çürüktür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İman edenler Allah yolunda savaşırlar. Küfür edenler ise, Tağut yolunda harbederler. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Şüphesiz ki şeytanın hilesi zayıftır.

— İbni Kesir

İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tâğût yolunda savaşırlar. O hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.

— Diyanet İşleri

İman edenler Allah yolunda harb edenler, Küfredenler de şeytan yolunda savaşırlar. Öyle ise o şeytanın dostlarıyle döğüşün. Şübhesiz ki şeytanın hıylekârlığı zaifdir.

— Hasan Basri Çantay

Müminler Allah yolunda, kafirlerse Tağut (şeytan) uğrunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşınız. Çünkü şeytanın hilesi düzeni zayıftır.

— Seyyid Kutub

أَلَمْ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ قِيلَ لَهُمْ كُفُّوٓاْ أَيْدِيَكُمْ وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ ٱلْقِتَالُ إِذَا فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَخْشَوْنَ ٱلنَّاسَ كَخَشْيَةِ ٱللَّهِ أَوْ أَشَدَّ خَشْيَةًۚ وَقَالُواْ رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا ٱلْقِتَالَ لَوْلَآ أَخَّرْتَنَآ إِلَىٰٓ أَجَلٍ قَرِيبٍۗ قُلْ مَتَٰعُ ٱلدُّنْيَا قَلِيلٌ وَٱلْءَاخِرَةُ خَيْرٌ لِّمَنِ ٱتَّقَىٰ وَلَا تُظْلَمُونَ فَتِيلًا ﴿٧٧

Bakmaz mısın o kendilerine ellerinizi çekin ve namaz kılın, zekât verin denilmiş olan kimselere? şimdi üzerlerine kıtal yazılınca insanlardan Allah’dan korkarcasına veya daha bile ziyade korkuyorlar, ve şöyle dediler: "Ey bizim Rabbımız! niçin üzerimize bu kitali yazdın! nolordu bizi yakın bir ecele tehir edeydin? de ki: Dünya zevkı ne olsa azdır Ahiret ise Allah’dan korkanlar için sırf hayırdır hem kıl kadar hakkınız yenmez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kendilerine: Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin, denilmiş olanlara bakmaz mısın? Şimdi onların üzerine savaş farz kılınınca; içlerinden bir grup Allah'tan korkar gibi, hatta daha şiddetli bir korku ile insanlardan korkuyorlar. Bunlar: Ey Rabbımız, üzerimize şu savaşı niye farz kıldın? Ne olurdu bizi yakın bir geleceğe kadar geri bırakaydın, dediler. Onlara de ki: Dünyanın geçimi azdır. Ahiret ise, müttakiler için elbet daha hayırlıdır. Ve kıl kadar haksızlığa uğratılmayacaksınız.

— İbni Kesir

Daha önce kendilerine, “(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!” derler. De ki: “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez.”

— Diyanet İşleri

(Evvelce) kendilerine «Ellerinizi (muhaarebeden) çekin, dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin» denilen kimselere bakmaz mısın? Şimdi onların üzerine muhaarebe yazılınca (farzedilince) içlerinden bir zümre, insan (dan başka bir şey olmayan düşman) lardan Allahdan korkar gibi, hattâ daha şiddetli bir korku ile korkuyorlar. Onlar: «Ey Rabbimiz üzerimize (şu) muhaarebeyi neye yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar gecikdirmeli değil miydin» dediler. (Onlara) de ki: «Dünyânın fâidesi pek azdır, Âhiret ise sakınanlar için elbet daha hayırlıdır. Siz hurma çekirdeğinin ince ipliği kadar bile haksızlığa uğratılmayacaksınız».

— Hasan Basri Çantay

Daha önce kendilerine 'savaştan uzak durun, namazı kılın ve zekatı verin' direktifi verilmiş olanları görmüyor musun? Şimdi üzerlerine farz kılınınca, onların; Allah'tan korkar gibi ya da bundan bile daha fazla, insanlardan korkan bir grubu «Ey Rabbimiz niye üzerimize savaşmayı farz kıldın, bize biraz daha mühlet tanısaydın olmaz mıydı?» dediler. Onlara de ki; «Dünya zevki kısa sürelidir. Ahiret ise sakınanlar için daha hayırlıdır. Orada kıl payı bile haksızlığa uğramazsınız.»

— Seyyid Kutub

أَيْنَمَا تَكُونُواْ يُدْرِككُّمُ ٱلْمَوْتُ وَلَوْ كُنتُمْ فِى بُرُوجٍ مُّشَيَّدَةٍۗ وَإِن تُصِبْهُمْ حَسَنَةٌ يَقُولُواْ هَٰذِهِۦ مِنْ عِندِ ٱللَّهِۖ وَإِن تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ يَقُولُواْ هَٰذِهِۦ مِنْ عِندِكَۚ قُلْ كُلٌّ مِّنْ عِندِ ٱللَّهِۖ فَمَالِ هَٰٓؤُلَآءِ ٱلْقَوْمِ لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ حَدِيثًا ﴿٧٨

Her nerede olsanız ölüm size yetişir eflâke ser çekmiş burclarda da olsanız; bununla beraber kendilerine bir güzellik erdimi "bu Allah’dan" diyorlar, bir musibet de değdimi "bu senden" diyorlar, de ki: hepsi Allah tarafından, fakat neye bu adamlar söz anlamağa yanaşmıyorlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde dahi olsanız ölüm sizi bulacaktır. İman etmeyenlere bir iyilik gelirse: Bu, Allah'tandır. Bir kötülük erişirse de: Bu senin yüzündendir, derler. De ki: Hepsi Allah tarafındandır. Bunlara ne oluyor ki hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?

— İbni Kesir

Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, “Bu, Allah’tandır” derler. Onlara bir kötülük gelirse, “Bu, senin yüzündendir” derler. (Ey Muhammed!) De ki: “Hepsi Allah’tandır.” Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!

— Diyanet İşleri

«Nerede olursanız olun velev tahkim edilmiş yüksek kafalarda bulunun, ölüm size çatıb yetişir». Eğer onlara bir iyilik dokunursa: «Bu, Allah katındandır» derler. Şayet onlara bir fenalık dokunursa. «Bu, senin katından (senin yüzünden) dir» derler. De ki: «Hepsi Allah tarafındandır». Böyle iken onlara, o kavme ne oluyor ki (kendilerine söylenen) hiç bir sözü anlamıya yanaşmıyorlar?

— Hasan Basri Çantay

Nerede olursanız olun, surlarla tahkim edilmiş kalelerin içinde bile olsanız, ölüm sizi bulur. Eğer onlar bir iyilikle karşılaşırlarsa 'bu Allah'tandır' derler, ama başlarına bir kötülük gelirse 'bu senin yüzündendir' derler. Onlara de ki; "Hepsi Allah'tandır." Niye bu adamlar kendilerine söylenen sözü anlamaya yanaşmıyorlar?

— Seyyid Kutub

مَّآ أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ ٱللَّهِۖ وَمَآ أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَۚ وَأَرْسَلْنَٰكَ لِلنَّاسِ رَسُولًاۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدًا ﴿٧٩

Sana güzellikten her ne ererse bil ki Allahdandır, kötülükten de başına her ne gelirse anla ki sendendir, biz seni insanlara bir Resul olarak gönderdik, şahid ise Allah yeter.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sana gelen her iyilik, Allah'tandır. Sana gelen her fenalık da kendindendir. Seni insanlara elçi olarak gönderdik. Buna şahid olarak Allah yeter.

— İbni Kesir

Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed!) Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.

— Diyanet İşleri

Sana gelen her iyilik Allahdandır. Sâna gelen her fenalık da kendindendir. Seni (Habîbim) insanlara bir peygamber olarak gönderdik. (Buna) hakkıyle şâhid olarak da Allah yeter.

— Hasan Basri Çantay

Karşına çıkan her iyilik Allah'tandır. Başına gelen her kötülük de kendindendir. Biz seni insanlara peygamber olarak gönderdik. Buna şahit olarak Allah yeter.

— Seyyid Kutub

مَّن يُطِعِ ٱلرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ ٱللَّهَۖ وَمَن تَوَلَّىٰ فَمَآ أَرْسَلْنَٰكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا ﴿٨٠

Kim Resul’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur, kim de yan bükerse üzerlerine seni gözcü de göndermedik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rasüle itaat eden; Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse; Biz, seni onlara koruyucu göndermedik.

— İbni Kesir

Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.

— Diyanet İşleri

Kim o peygambere itaat ederse muhakkak Allaha itaat etmişdir. Kim de yüz çevirirse... Zâten seni onların başına bekçi göndermedik ya!

— Hasan Basri Çantay

Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim ona sırt çevirirse bilsin ki biz seni onların başına korucu olarak göndermiş değiliz.

— Seyyid Kutub

وَيَقُولُونَ طَاعَةٌ فَإِذَا بَرَزُواْ مِنْ عِندِكَ بَيَّتَ طَآئِفَةٌ مِّنْهُمْ غَيْرَ ٱلَّذِى تَقُولُۖ وَٱللَّهُ يَكْتُبُ مَا يُبَيِّتُونَۖ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى ٱللَّهِۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلًا ﴿٨١

Bâş üstüne diyorlar sonra da yanından çıktıklarında içlerinden bir takımı dediklerinin hilâfına tezvirat yapıyorlar, Allah da yaptıkları tezviratı kaydediyor, onun için sen yüzlerine vurmaktan vaz geç de Allah’a havale et Allah vekil yeter.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sana; peki, derler. Yanından ayrıldıktan sonra da içlerinden bir grup sana söylediklerini hilafına geceleyin plan kurarlar. Allah gece tasarladıklarını yazıyor. Onlara aldırış etme. Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

— İbni Kesir

Sana “baş üstüne” derler. Fakat senin yanından çıktıklarında, içlerinden birtakımı, geceleyin; (senin gündüz) söylediklerinin aksini kurarlar. Allah, onların geceleyin kurduklarını yazmaktadır. Sen onlara aldırma. Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

— Diyanet İşleri

(Sana) «Hayhay» derler. Fakat senin yanından ayrıldıkları zaman da onlardan bir güruh geceleyin senin söyleyegeldiğinden başkasını kurar (lar). Allah onların gizlice ne plânlar kurduklarını yazıyor. Onun için sen onlardan yüz çevir (aldırış etme). Allaha güvenib dayan, Allah, bir vekîl olarak, yeter.

— Hasan Basri Çantay

Yüzüne karşı 'peki' derler. Fakat onların bir gurubu yanından ayrıldıktan sonra geceleyin aleyhinde sana verdikleri sözle bağdaşmayan komplolar kurarlar. Hiç şüphesiz Allah onların geceleri kurdukları komploları yazıyor. Sen onlara aldırış etme, Allah'a güven. Vekil olarak Allah sana yeter.

— Seyyid Kutub

أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ ٱلْقُرْءَانَۚ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِندِ غَيْرِ ٱللَّهِ لَوَجَدُواْ فِيهِ ٱخْتِلَٰفًا كَثِيرًا ﴿٨٢

Hâlâ Kur'anı im'an ile teemmül etmezler mi? Eğer o, Allah’dan başkası tarafından olsa idi elbette içinde bir çok ahenksizlikler bulacaklardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar hala Ku'an'ı gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından gelseydi, muhakkak ki içinde birbirini tutmayan bir çok şeyler bulurlardı.

— İbni Kesir

Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı.

— Diyanet İşleri

Onlar haalâ Kur'ânı gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allahdan başkası tarafından olsaydı elbet içinde birbirini tutmayan bir çok (şeyler) bulurlardı.

— Hasan Basri Çantay

Bunlar Kur'an'ı hiç incelemiyorlar mı? Eğer o Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı, içinde mutlaka birçok çelişkiler bulurlardı.

— Seyyid Kutub

AYARLAR