بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَٱللَّهُ يُرِيدُ أَن يَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَيُرِيدُ ٱلَّذِينَ يَتَّبِعُونَ ٱلشَّهَوَٰتِ أَن تَمِيلُواْ مَيْلًا عَظِيمًا ٢٧
Allah tevbekâr olduğunuzu görerek size nazar buyurmak istiyorken o şehvetleri ardında koyanlar sizin büyük bir yamuklukla yamılmanızı istiyorlar.
Allah; sizin tövbelerinizi kabul etmek ister. Şehvetlerine uyanlarda sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi isterler.
Allah, sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar.
(Evet) Allah sizin tevbelerinizi kabul etmek ister. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir meyi ile (yoldan) sapmanızı dilerler.
Allah sizin tevbelerinizi kabuk etmek ister. Oysa nefislerinin arzuları peşinden koşanlar sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi isterler..
يُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُخَفِّفَ عَنكُمْۚ وَخُلِقَ ٱلْإِنسَٰنُ ضَعِيفًا ٢٨
Allah sizden ağır teklifleri hafifletmek istiyor, öyleya İnsan zaiyf yaradılmıştır.
Allah (tekliflerini) sizden hafifletmek istiyor. Ve insan, zayıf yaratılmıştır.
Allah, sizden (yükümlülükleri) hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.
Allah (ağır teklifleri) sizden hafifletmek ister. (Zâten) insan da zâif olarak yaratılmışdır.
Allah yükümlülüklerinizi hafifletmek ister. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَأْكُلُوٓاْ أَمْوَٰلَكُم بَيْنَكُم بِٱلْبَٰطِلِ إِلَّآ أَن تَكُونَ تِجَٰرَةً عَن تَرَاضٍ مِّنكُمْۚ وَلَا تَقْتُلُوٓاْ أَنفُسَكُمْۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيمًا ٢٩
Ey o bütün iman edenler! Mallarınız aranızda batıl behanelerle yemeyin, kendiliğinizden rızalaşarak akdettiğiniz bir ticaret olmak başka, kendilerinizi öldürmeyin de, Allah size cidden bir Rahim bulunuyor.
Ey iman edenler; mallarınızı aranızda karşılıklı rıza ile gerçekleştirdiğiniz ticaret yolu hariç, batıl yollarla yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz ki Allah, sizin için Rahim olandır.
Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.
Ey îman edenler, birbirinizin mallarınızı haram sebeblerle yemeyin. Meğer ki (o mallar) sizden karşılıklı bir rızaadan (doğan) bir ticâret (malı) ola. Kendilerinizi öldürmeyin. Şübhe yok ki Allah sizi çok esirgeyicidir.
Ey müminler, birbirinizin mallarını gayrı meşru yollar kullanarak değil, karşılıklı anlaşmaya dayalı ticaret yolu ile yiyiniz, kendinizi öldürmeyiniz. Hiç şüphesiz Allah size karşı merhametlidir.
وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ عُدْوَٰنًا وَظُلْمًا فَسَوْفَ نُصْلِيهِ نَارًاۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرًا ٣٠
Her kim de tecavüz ederek, zulm ederek oun yaparsa yarın onu bir ateşe yaslayacagız Allah’a göre bu kolay bulunuyor.
Kim, zulüm ve düşmanlıkla bunu yaparsa; yakında onu cehenneme sokacağız. Bu Allah'a kolaydır.
Kim haddi aşarak ve zulmederek bunu yaparsa, onu cehennem ateşine atacağız. Bu, Allah’a pek kolaydır.
Kim (halalın sınırlarını) aşarak ve haksızlık ederek bunu yaparsa biz onu ateşe sokacağız. Bu da Allaha göre pek kolaydır.
Kim zulüm ve saldırganlık yolu ile böyle yaparsa ilerde onu Cehennem ateşine atacağız. Bunu yapmak Allah için gayet kolaydır.
إِن تَجْتَنِبُواْ كَبَآئِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُم مُّدْخَلًا كَرِيمًا ٣١
Eğer siz nehyedildiğiniz günahların büyüklerinden ictinab ederseniz sizden kabahatlerinizi keffaretleriz ve sizi hoş bir mesleğe koyarız.
Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız; küçük günahlarınızı örter ve sizi şerefli bir mevkiye koyarız.
Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.
Eğer yasak edildiğiniz büyük (günâh) lardan kaçınırsanız sizin (öbür) kabahatlerinizi örteriz ve sizi şerefli bir mevkia (getirib) sokarız.
Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günahlarınızı bağışlar ve sizi onurlu bir konuta yerleştiririz.
وَلَا تَتَمَنَّوْاْ مَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بِهِۦ بَعْضَكُمْ عَلَىٰ بَعْضٍۚ لِّلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِّمَّا ٱكْتَسَبُواْۖ وَلِلنِّسَآءِ نَصِيبٌ مِّمَّا ٱكْتَسَبْنَۚ وَسْـَٔلُواْ ٱللَّهَ مِن فَضْلِهِۦٓۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمًا ٣٢
Bir de Allah’ın bazınıza diğerinden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin, erkeklere çalışmalarından bir nasib vardır, kadınlara da çalışmalarından bir nasib vardır, çalışın da Allah’dan fazlını isteyin, her halde Allah her şeye Alim bulunuyor.
Allah'ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri özlemeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah'ın lütfundan isteyin. Muhakkak ki Allah; herşeyi bilici olandır.
Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, O’nun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Allahın, kiminizi kiminizden üstün kılmıya vesile yapdığı şeyleri ummayın. Erkeklerin, kendi kazandıklarından bir payı olduğu gibi kadınların da yine kendi kazandıklarından bir hissesi vardır. Allahdan, Onun lutf-ü inayetinden isteyin. Şübhesiz ki Allah her şey'i hakkıyle bilendir.
Aranızda derece farkı doğuran ilahi bağışlara özlem beslemeyiniz. Erkekler kazançlarından pay aldıkları gibi kadınlar da kazançlarından pay alırlar. İstediklerinizi Allah'ın kereminden isteyiniz. Hiç şüphesiz Allah her şeyi bilir.
وَلِكُلٍّ جَعَلْنَا مَوَٰلِىَ مِمَّا تَرَكَ ٱلْوَٰلِدَانِ وَٱلْأَقْرَبُونَۚ وَٱلَّذِينَ عَقَدَتْ أَيْمَٰنُكُمْ فَـَٔاتُوهُمْ نَصِيبَهُمْۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ شَهِيدًا ٣٣
Erkek ve dişi her biri için baba ve ananın ve en yakın akrabanın, ve akd ile yeminlerinizin bağladığı kimselerin terikelerinden varislere de tahsıs ettik onlara da nasıblerini verin çünkü Allah her şeye karşı şahid bulunuyor.
Ana-babanın ve akrabanın geriye bıraktıklarından her birine varisler kıldık. Yeminlerinizin bağladığı kimselere hisselerini verin. Muhakkak ki; Allah herşeye şahid olandır.
(Erkek ve kadından) her biri için ana-babanın ve akrabanın bıraktıklarından (pay alan) varisler kıldık. Yeminlerinizin bağladığı (ahitleştiğiniz) kimselere de kendi hisselerini verin. Şüphesiz Allah her şeye şahittir.
(Erkek ve dişiden) her biri için baba ve ananın, yakın hısımların terikelerinden de vârisler yapdık (Akd ile) yeminlerinizin bağladığı kimselere dahi hisselerini verin. Allah, her şey'in üstünde hakîykî şâhiddir.
Kadın erkek herkese ana babaların, akrabaların ve yeminli sözleşmeler yaptığınız kimselerin miraslarından pay ayırdık. Bu pay sahiplerine paylarını veriniz. Hiç şüphesiz Allah her şeyin şahididir.
ٱلرِّجَالُ قَوَّٰمُونَ عَلَى ٱلنِّسَآءِ بِمَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ وَبِمَآ أَنفَقُواْ مِنْ أَمْوَٰلِهِمْۚ فَٱلصَّٰلِحَٰتُ قَٰنِتَٰتٌ حَٰفِظَٰتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ ٱللَّهُۚ وَٱلَّٰتِى تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَٱهْجُرُوهُنَّ فِى ٱلْمَضَاجِعِ وَٱضْرِبُوهُنَّۖ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُواْ عَلَيْهِنَّ سَبِيلًاۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرًا ٣٤
Er olanlar kadınlar üzerinde hâkim dururlar, çünkü bir kere Allah birini diğerinden üstün yaratmış bir de erler mallarından infak etmektedirler, onun için iyi kadınlar itaatkârdırlar, Allah kenidlerini sakladığı cihetle kendileri de gaybı muhafaza ederler, serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince: evvelâ kendilerine nasihat edin, sonra yattıkları yerde mehcur bırakın, yine dinlemezlerse döğün, dinledikleri halde incitmeye behane aramayın, çünkü Allah çok yüksek, çok büyük bulunuyor.
Allah'ın kimini kimine üstün kılmış olması ve onların mallarından infak etmeleri sebebiyle erkekler, kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar; itaatli olan ve Allah'ın kendilerini korumasına karşılık, kendileri de gizliyi koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, kendilerini yataklarında yalnız bırakın, (yine uslanmazlarsa) dövün, sizi itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah; Aliyy ve Kebir olandır.
Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.
Erkekler kadınlar üzerine haakimdirler. O sebeble ki Allah onlardan kimini (erkekleri) kiminden (kadınlardan) üstün kılmışdır. Bir de (erkekler onları) mallarından infaak etmektedirler. İyi kadınlar itaatli olanlardır. Allah kendi (hak) larını nasıl koruduysa onlar da öylece göze görünmeyeni koruyanlardır. Şerlerinden, serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara gelince: Onlara (evvelâ) öğüt verin (vaz geçmezlerse) kendilerini yataklar (ın) da yalınız bırakın. (Yine kâr etmezse) döğün. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Çünkü Allah çok yücedir. Çok büyükdür.
Allah’ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarf etmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar; gönülden boyun eğerler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara önce öğüt verin. Uslanmazlarsa, kendilerini yataklarında yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse dövün. Size itaat ettikleri takdirde incitmeye bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.
وَإِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَٱبْعَثُواْ حَكَمًا مِّنْ أَهْلِهِۦ وَحَكَمًا مِّنْ أَهْلِهَآ إِن يُرِيدَآ إِصْلَٰحًا يُوَفِّقِ ٱللَّهُ بَيْنَهُمَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا خَبِيرًا ٣٥
Eğer karı, koca arasının açılmasından endişeye düşerseniz bir hakem onun tarafından, bir hakem de bunun tarafından gönderin, bunlar gerçekten barıştırmak isterlerse Allah aralarındaki dargınlık yerine geçim verir, şüphesiz ki Allah bir Alim, habîr bulunuyor.
Eğer aralarının açılmasından endişeye düşerseniz; erkek tarafından bir hakem, kadın tarafından bir hakem gönderin. Bunlar barıştırılmak isterlerse; Allah, onların arasını bulur. Muhakkak ki Allah; Alim, Habir olandır.
Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.
(Eğer karı ile kocanın) aralarının açılmasından endîşeye düşerseniz o vakit (kendilerine erkeğin) ailesinden bir hakem, (kadının) ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barışdırmak isterlerse Allah aralarında (ki dargınlık yerine geçime), onları (uyuşmıya) muvaffak buyurur. Şübhesiz ki Allah hakkıyle bilicidir, (her şeyin künhünden) haberdârdır.
Eğer karı kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz onlara biri erkeğin ve öbürü kadının akrabası olan iki arabulucu gönderiniz. Eğer bu arabulucular karı-kocayı barıştırmak isterlerse Allah onların arasını bulur. Hiç şüphesiz Allah herşeyi bilir ve herşeyden haberdardır.
وَٱعْبُدُواْ ٱللَّهَ وَلَا تُشْرِكُواْ بِهِۦ شَيْـًٔاۖ وَبِٱلْوَٰلِدَيْنِ إِحْسَٰنًا وَبِذِى ٱلْقُرْبَىٰ وَٱلْيَتَٰمَىٰ وَٱلْمَسَٰكِينِ وَٱلْجَارِ ذِى ٱلْقُرْبَىٰ وَٱلْجَارِ ٱلْجُنُبِ وَٱلصَّاحِبِ بِٱلْجَنۢبِ وَٱبْنِ ٱلسَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُكُمْۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا ٣٦
Hem Allah’a ibadet edin ve ona hiç bir şeyi şerik koşmayın, sonra babaya anaya ihsan edin, akribanıza da öksüzlere de, yoksullara da, yakın komşuya da, uzak komşuya da, arkadaşa da yolda kalmışa da, ellerinizdeki memlûklere de, her halde Allah kurumlu öğüngen olanların hiç birini sevmez.
Allah'a ibadet edin. O'na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya da iyilik. Yakınlara, yetimlere, düşkünlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya ve sağ elinizin sahib olduklarına da. Allah, kendini beğenip böbürlenenleri elbette sevmez.
Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.
Allaha ibâdet edin, ona hiç bir şey'i eş tutmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, sağ ellerinizin mâlik olduğu kimselere (memlûklerinize) iyilik edin. Allah, kendini beğenen ve dâima böbürlenen kimseyi sevmez.
Allah'a kulluk ediniz. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayınız. Ana-babaya akrabalara, yetimlere, yoksullara, yakın komşulara, uzak komşulara, yakın arkadaşlara, yarı yolda kalanlara, elinizin altındakilere iyilik ediniz. Allah kendini beğenmiş kibirlileri kesinlikle sevmez.
ٱلَّذِينَ يَبْخَلُونَ وَيَأْمُرُونَ ٱلنَّاسَ بِٱلْبُخْلِ وَيَكْتُمُونَ مَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضْلِهِۦۗ وَأَعْتَدْنَا لِلْكَٰفِرِينَ عَذَابًا مُّهِينًا ٣٧
Onlar ki hem kıskanırlar hem de herkese kıskançlık tavsiye ederler ve Allah’ın kendilerine fazlından verdiği şeyleri saklarlar, biz de öyle nankörlere terzil edici bir azab hazırlamışızdır.
Onlar ki; hem cimrilik ederler, hem de insanlara cimrilik tavsiye ederler ve Allah'ın kendilerine lütfundan verdiği şeyleri saklarlar. Biz, kafirler için hor ve rüsvay edici bir azab hazırladık.
Bunlar cimrilik eden, insanlara da cimriliği emreden ve Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimeti gizleyen kimselerdir. Biz de o nankörlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Onlar, hem (binnefs) cimrilik yapan, hem insanlara cimriliği emredenler, Allahın lutf-ü inayetinden kendilerine verdiğini gizleyenlerdir. Biz o nankörlere hor ve hakîr edici bir azab hazırlamışadır.
Bunlar kendileri cimrice davrandıkları gibi başkalarına da cimri olmayı önerirler ve Allah'ın lütuf eseri olarak kendilerine verdiği imkânları gizlerler. Biz kâfirler için onur kırıcı bir azap hazırladık.