بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

لَّٰكِنِ ٱللَّهُ يَشْهَدُ بِمَآ أَنزَلَ إِلَيْكَۖ أَنزَلَهُۥ بِعِلْمِهِۦۖ وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ يَشْهَدُونَۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدًا ﴿١٦٦

Lâkin Allah bilhassa sana indirdiğiyle şehadet ediyor ki onu kendi ilmi sübhanîsiyle indirdi, melekler de şehadet ediyorlar, maa hazâ Allah’ın şâhid olması kâfidir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Lakin Allah, sana indirdiğine şahidlik eder. Onu bilerek indirmiştir. Melekler de şahidlik ederler. Esasen şahid olarak Allah yeter.

— İbni Kesir

Fakat Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik eder. Şahit olarak Allah yeter.

— Diyanet İşleri

Bununla beraber Allah sana indirdiği (Kur'an-ı Kerîm) ile şâhidlik eder ki O, bunu kendi ilmiyle indirmişdir. Melekler de şâhidlik ederler. Hakıykî şâhid olmak bakımından sa (yalnız) Allah yeter.

— Hasan Basri Çantay

Fakat Allah sana indirdiği kitabın kendi bilgisi altında indirilmiş olduğuna şehadet eder. Melekler de buna şahitlik ederler. Aslında Allah'ın şahitliği yeterlidir.

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَصَدُّواْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ قَدْ ضَلُّواْ ضَلَٰلًۢا بَعِيدًا ﴿١٦٧

Şüphesiz ki küfredip Allah yolundan menedenler haktan sapdılar uzak sapdılar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki küfredip insanları Allah yolundan alıkoyanlar, derin bir sapıklığa düşmüşlerdir.

— İbni Kesir

Şüphesiz inkâr edenler, insanları Allah yolundan alıkoyanlar derin bir sapıklığa düşmüşlerdir.

— Diyanet İşleri

Hakıykat, o inkâr edip kâfir olanlar ve (insanları) Allah yolundan alıkoyanlar şübhesiz (hakdan uzak) bir sapıklıkla sapmışlardır.

— Hasan Basri Çantay

Kafir olup başkalarını da Allah yolundan alıkoyanlar, hiç kuşkusuz koyu bir sapıklığa düşmüşlerdir.

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَظَلَمُواْ لَمْ يَكُنِ ٱللَّهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ وَلَا لِيَهْدِيَهُمْ طَرِيقًا ﴿١٦٨

Şüphesiz küfredip haksızlık edenleri Allah mağfiret edecek değil, cehennem yolundan başka bir yola çıkaracakda değil, onlar ebediyyen onda muhalled, bu da Allah’a nazaran kolay bulunuyor.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki küfreden ve zulmedenleri Allah, bağışlayacak ve onları doğru yola iletecek değildir.

— İbni Kesir

Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir.

— Diyanet İşleri

(168-169) Hakıykat, o inkâr edib kâfir olanlar ve zulm edenler (yok mu) Allah onları asla yarlığayacak değildir. Onları cehennemin yolundan başka bir yola da iletecek değildir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. Bu ise Allaha göre pek kolaydır.

— Hasan Basri Çantay

Allah kafirleri ve zalimleri ne bağışlayacak ne de doğru yola iletecektir.

— Seyyid Kutub

إِلَّا طَرِيقَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًاۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرًا ﴿١٦٩

Ey insanlar! hakikat size Rabbiniz’den hakk ile Resul geldi, hakkınızda hayr olmak için hemen ona iman edin ve eğer küfr edecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak cehennem yoluna. Onlar orada temelli kalıcıdırlar. Bu ise Allah'a pek kolaydır.

— İbni Kesir

(Allah onları) ancak içinde ebedî kalacakları cehennemin yoluna iletir. Bu ise Allah’a çok kolaydır.

— Diyanet İşleri

(168-169) Hakıykat, o inkâr edib kâfir olanlar ve zulm edenler (yok mu) Allah onları asla yarlığayacak değildir. Onları cehennemin yolundan başka bir yola da iletecek değildir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. Bu ise Allaha göre pek kolaydır.

— Hasan Basri Çantay

Onların iletilecekleri tek yol cehennem yoludur. Orada ebedi olarak kalacaklardır. Bunu yapmak Allah için pek kolaydır.

— Seyyid Kutub

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدْ جَآءَكُمُ ٱلرَّسُولُ بِٱلْحَقِّ مِن رَّبِّكُمْ فَـَٔامِنُواْ خَيْرًا لَّكُمْۚ وَإِن تَكْفُرُواْ فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا ﴿١٧٠

Olursanız şüphe yok ki Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ın ve Allah Alim, Hakim bulunuyor.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey insanlar; Peygamber, size Rabbınızdan gerçekle geldi. Kendi yararınıza olarak hemen iman edin. Eğer küfür ederseniz; muhakkak ki göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Allah; Alim, Hakim olandır.

— İbni Kesir

Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı (gerçeği) getirdi. O hâlde, kendi iyiliğiniz için iman edin. Eğer inkâr ederseniz bilin ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

— Diyanet İşleri

Ey insanlar, hiç şübhesiz, Rabbinizden size hak bir peygamber gelmişdir. O halde kendi hayrınıza olarak (ona) îman edin. Eğer inkâr edib kâfir olursanız (biliniz ki) göklerde ve yerde ne varsa (hepsi) Allahındır. Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.

— Hasan Basri Çantay

Ey insanlar, peygamber size Rabbinizden gerçeği getirdi. Buna inanınız, yararınıza olan budur. Ama eğer inkar ederseniz, biliniz ki, göklerde ve yeryüzünde ne varsa hepsi Allah'ındır. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir ve hikmet sahibidir.

— Seyyid Kutub

يَٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَٰبِ لَا تَغْلُواْ فِى دِينِكُمْ وَلَا تَقُولُواْ عَلَى ٱللَّهِ إِلَّا ٱلْحَقَّۚ إِنَّمَا ٱلْمَسِيحُ عِيسَى ٱبْنُ مَرْيَمَ رَسُولُ ٱللَّهِ وَكَلِمَتُهُۥٓ أَلْقَىٰهَآ إِلَىٰ مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِّنْهُۖ فَـَٔامِنُواْ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦۖ وَلَا تَقُولُواْ ثَلَٰثَةٌۚ ٱنتَهُواْ خَيْرًا لَّكُمْۚ إِنَّمَا ٱللَّهُ إِلَٰهٌ وَٰحِدٌۖ سُبْحَٰنَهُۥٓ أَن يَكُونَ لَهُۥ وَلَدٌۘ لَّهُۥ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِۗ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلًا ﴿١٧١

Ey Ehl-i Kitâb! dininizde gulüvvetmeyin, Allah’a karşı hakk olmıyanı söylemeyin, Mesih İsâ ibn-i Meryem sade Allah’ın Resulü ve Meryem’e ilka eylediği gelimesi ve ondan bir ruhtur, başka bir şey değil, gelin Allah’a ve Resulleri’ne iman getirin "üç" demeyin, vaz geçin hakkınızda hayırlı olur, Allah ancak bir tek ilâhtır, o sübhan bir veledi olmaktan münezzehtir, Göklerde ve yerde ne varsa onun vekil de Allah yeter.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Ehl-i Kitab; dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih; Allah'ın peygamberi, O'nun Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve kendinden bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Allah üçtür, demeyin. Kendi yararınıza olarak bundan vazgeçin. Allah sadece bir tek ilahtır. Çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde olanlar da, yerde olanlar da O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

— İbni Kesir

Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah) üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.

— Diyanet İşleri

Ey ehl-i kitâb, dîniniz hususunda haddi aşmayın. Allaha karşı hak olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsâ yalınız Allahın peygamberi ve kelimesidir ki onu Meryeme bırakmışdır. O, Allah tarafından (gelen) bir ruhdur. Artık Allaha ve peygamberlerine inanın da (Allah) «üç» (dür) demeyin. Kendiniz için hayırlı olmak üzere (bundan) vazgeçin. Allah, ancak bir tek tanrıdır. O, herhangi bir çocuğu bulunmakdan münezzehdir. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi onundur. Hakıykî vekîl (ve şâhid) olmak bakımından da (bizzat) Allah yeter.

— Hasan Basri Çantay

Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda aşırılığa sapmayınız, Allah hakkında gerçek olmayan sözler söylemeyiniz. Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın sadece bir peygamberi, Meryem'e sunduğu bir kelimesi ve ondan gelen bir ruhtur. Allah'a ve peygamberine inanınız. Allah «üçtür» demeyiniz. Bundan vazgeçiniz, hayrınıza olan budur. Allah ancak tek bir ilahtır, çocuğu olmaktan münezzehtir, göklerde ve yeryüzünde bulunan herşey onundur. Allah insan için yeterli bir vekildir.

— Seyyid Kutub

لَّن يَسْتَنكِفَ ٱلْمَسِيحُ أَن يَكُونَ عَبْدًا لِّلَّهِ وَلَا ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ ٱلْمُقَرَّبُونَۚ وَمَن يَسْتَنكِفْ عَنْ عِبَادَتِهِۦ وَيَسْتَكْبِرْ فَسَيَحْشُرُهُمْ إِلَيْهِ جَمِيعًا ﴿١٧٢

Hiç bir zaman Mesih de Allah’ın bir kulu olmaktan çekinmez, melâike-i mukarrebîn de, ve her kim ona ibadetten çekinir ve kibirlenirse bilsin ki O yarın hepsini toplayıp huzuruna haşredecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Mesih, Allah'a kul olmaktan asla çekinmez. Gözde melekler de. Kim, O'na kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa; bilsin ki, O hepsini huzuruna toplayacaktır.

— İbni Kesir

Mesih de, Allah’a yakın melekler de, Allah’a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, onların hepsini huzuruna toplayacaktır.

— Diyanet İşleri

Ne Mesîh, ne en yakın melekler Allahın kulu olmakdan asla çekinmez. Kim Ona kullukdan çekinir ve kibirlenmek isterse (düşünsün ki Allah) onların hepsini huzurunda toplayacakdır.

— Hasan Basri Çantay

Ne Mesih Allah'a kul olmaktan kaçınır ve nede Allah'a yakın melekler. Kim ona kul olmaktan kaçınır, büyüklük taslarsa, bilsin ki, Allah hepsini huzurunda bir araya getirecektir.

— Seyyid Kutub

فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدُهُم مِّن فَضْلِهِۦۖ وَأَمَّا ٱلَّذِينَ ٱسْتَنكَفُواْ وَٱسْتَكْبَرُواْ فَيُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا وَلَا يَجِدُونَ لَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا ﴿١٧٣

İşte o zaman o iman edip salâh işlemiş olanlara ecirlerini tamamile ödeyecek, hem de fazlından onlara ziyadesini verecek, amma, o kibirlerine yediremeyip çekinenleri elîm bir azab ile tazib edecek, ve Allah’a karşı kendilerine ne bir hâmi, ne de bir yardımcı bulamıyacaklar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara mükafatlarını ödeyecek ve daha fazlasını da ihsan edecektir. Kulluk etmekten çekinenleri ve büyüklük taslayanları elem verici bir azaba uğratacaktır. Onlar, kendilerine Allah'tan başka bir dost ve yardımcı bulamazlar.

— İbni Kesir

İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha da fazlasını verecektir. Allah’a kulluk etmekten çekinenlere ve büyüklük taslayanlara gelince; (Allah) onları elem dolu bir azaba uğratacaktır ve onlar kendilerine Allah’tan başka bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardır.

— Diyanet İşleri

Fakat îman edip güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar (a gelince: Allah) hem onların mükâfatlarını tastamam ödeyecek, hem kendi fazl (-u kerem) inden onlara ziyâdesini verecekdir. Amma o kibirlenib çekinenleri pek acıklı bir azaba uğratacak, onlar kendileri için Allahdan başka ne bir yâr, ne bir mededkâr bulamayacaklardır.

— Hasan Basri Çantay

İman edip iyi ameller işleyenlere mükafatlarını eksiksiz ödeyecek, hatta lütfundan onlara daha fazlasını verecektir. Kul olmayı kendisine yedirmeyip büyüklük taslayanları da acı bir azaba çarptıracaktır. Bunlar Allah'tan başka hiçbir dost, hiçbir yardım edici bulamazlar.

— Seyyid Kutub

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدْ جَآءَكُم بُرْهَٰنٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَأَنزَلْنَآ إِلَيْكُمْ نُورًا مُّبِينًا ﴿١٧٤

Ey insanlar! bâkın size Rabbiniz’den bürhan geldi, size açık bir nur indirdik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey insanlar; Rabbınızdan size açık bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.

— İbni Kesir

Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik.

— Diyanet İşleri

Ey insanlar, size Rabbinizden hakıykî bir bürhan gelmişdir. Size apaçık bir nur göndermişizdir.

— Hasan Basri Çantay

Ey insanlar size Rabbinizden kesin kanıt geldi ve size apaçık bir ışık indirdik.

— Seyyid Kutub

فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِٱللَّهِ وَٱعْتَصَمُواْ بِهِۦ فَسَيُدْخِلُهُمْ فِى رَحْمَةٍ مِّنْهُ وَفَضْلٍ وَيَهْدِيهِمْ إِلَيْهِ صِرَٰطًا مُّسْتَقِيمًا ﴿١٧٥

Şimdi kimler Allah’a iman edip buna sarılırlarsa yarın onları tarafı ilâhîsinden mutlak bir rahmet içine koyacak bir de fazl, ve onları doğru kendisine varan bir yolun yolcusu edecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'a iman edenleri ve O'na sarılanları; Allah rahmetine ve bol nimetine kavuşturacaktır. Onları, kendisine götüren doğru yola eriştirecektir.

— İbni Kesir

Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir.

— Diyanet İşleri

İşte Allaha îman edib de Ona sarılanlar (yok mu?) Onları (Allah) kendisinden bir rahmetin ve lütf-ü inayetin içine sokacak ve onları kendisine (giden) doğru bir yola götürecekdir.

— Hasan Basri Çantay

Allah kendisine inanıp sarılanları rahmetine, bol bağışına kavuşturacak, onları doğru yola iletecektir.

— Seyyid Kutub

يَسْتَفْتُونَكَ قُلِ ٱللَّهُ يُفْتِيكُمْ فِى ٱلْكَلَٰلَةِۚ إِنِ ٱمْرُؤٌاْ هَلَكَ لَيْسَ لَهُۥ وَلَدٌ وَلَهُۥٓ أُخْتٌ فَلَهَا نِصْفُ مَا تَرَكَۚ وَهُوَ يَرِثُهَآ إِن لَّمْ يَكُن لَّهَا وَلَدٌۚ فَإِن كَانَتَا ٱثْنَتَيْنِ فَلَهُمَا ٱلثُّلُثَانِ مِمَّا تَرَكَۚ وَإِن كَانُوٓاْ إِخْوَةً رِّجَالًا وَنِسَآءً فَلِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ ٱلْأُنثَيَيْنِۗ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمْ أَن تَضِلُّواْۗ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌۢ ﴿١٧٦

Senden fetvâ istiyorlar, de ki Allah size kelâle (babası ve çocuğu olmayan) hakkında şöyle fetvâ veriyor; "Bir kişi ölür, çocuğu yok bir kız kardeşi var: buna terikesinin yarısı, o da buna varis olur bunun çocuğu yoksa, eğer iki kız kardeşi varsa bunlara onun terikesinden üçde ikisi, eğer erkekli dişiler kardeşleri varsa o vakit erkeğe iki dişi payı kadar" şaşırıyorsunuz diye Allah size beyan buyuruyor, Allah her şeye alîmdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Senden fetva isterler. De ki: Size babası ve çocuğu olmayanın mirası hakkında fetvayı Allah veriyor. Çocuğu olmayıp bir kız kardeşi bulunan erkek ölürse; bıraktığının yarısı kız kardeşine kalır. Fakat kız kardeşinin çocuğu yoksa; kendisi ona tamamen varis olur. Eğer iki kız kardeş kalmışsa; bıraktığının üçte ikisi onlaradır. Eğer erkekli kadınlı bir çok kardeşi varsa; erkeğe iki kadının hissesi kadar pay vardır. Şaşırasınız diye Allah, size açıklıyor. Allah; her şeyi hakkıyla bilendir.

— İbni Kesir

Senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah, size “kelâle” (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

— Diyanet İşleri

(Habîbim) senden fetva isterler. De ki: «Allah, babası ve çocuğu olmayanın mirası hakkındaki hükmü (şöylece) açıklar: Eğer (erkek veya kız) evlâdı (ve babası) olmayan bir erkek ölür, onun (ana baba bir veya sâdece baba bir) bir tek kız kardeşi kalırsa terikesinin yarısı onundur. Eğer (mîrascı) erkek kardeş ise çocuksuz (ve babasız) ölen kız kardeşinin (vefatıyle) bırakdığı (nın tamamını alır). Eğer (aynı şartlarla kalan) kız kardeş iki (veya daha ziyâde) ise oğlan kardeşinin bırakdığının üçde ikisi (ni alırlar). Eğer (yine aynı şartlarla mîrascılar) erkek ve dişi kardeşler ise o zaman erkek için dişinin iki hissesi (vardır), Allah size — şaşırırsınız diye — (dîninizin hükümlerini) açıklıyor. Allah her şey'i hakkıyla bilendi.

— Hasan Basri Çantay

Senden fetva isterler, de ki: “Size ikinci dereceden mirasçılar hakkında fetvayı Allah veriyor: Çocuğu olmayıp bir kız kardeşi bulunan kimse ölürse, bıraktığının yarısı kız kardeşe kalır. Fakat kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi ona tamamen varis olur. Eğer kız kardeş kalmışsa, bıraktığının üçte ikisi onlaradır. Erkek, kadın, karışık kardeşlerse, erkeğe iki dişinin hissesi kadar pay vardır. Doğru yoldan saparsınız diye Allah size açıklıyor.” Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR