بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَإِنَّ عَلَيْكَ لَعْنَتِىٓ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلدِّينِ ﴿٧٨

Ve her halde üzerindedir lânetim ceza gününe kadar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve muhakkak ki din gününe kadar la'netim senin üzerinedir.

— İbni Kesir

“Şüphesiz benim lânetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.”

— Diyanet İşleri

«Ve şübhesiz ki ceza gününe kadar lâ'netim senin üstünedir».

— Hasan Basri Çantay

Ceza gününe kadar lanetim senin üzerinedir» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِىٓ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ ﴿٧٩

Dedi: Ya Rab! O halde ba'solunacakları güne kadar Ben-î geri bırak.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Rabbım, diriltilecekleri güne kadar beni ertele.

— İbni Kesir

İblis, “Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi.

— Diyanet İşleri

Dedi: «Ey Rabbim, o halde (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver».

— Hasan Basri Çantay

İblis «Ey Rabbim! O halde tekrar dirilecekleri güne kadar bana mühlet ver!» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ ٱلْمُنظَرِينَ ﴿٨٠

Haydi buyurdu: geri bırakılanlardansın.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu ki: Sen, şüphesiz ertelenensin,

— İbni Kesir

(80-81) Allah, şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.”

— Diyanet İşleri

Buyurdu: «Haydi sen mühlet verilenlerdensin».

— Hasan Basri Çantay

Allah: «Haydi sana mühlet verildi.

— Seyyid Kutub

إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْوَقْتِ ٱلْمَعْلُومِ ﴿٨١

Malûm vakit gününe kadar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Belli bir vaktin gününe kadar.

— İbni Kesir

(80-81) Allah, şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.”

— Diyanet İşleri

«(Bence) ma'lûm olan zamanın (bir) gününe kadar».

— Hasan Basri Çantay

O belli vaktin gününe kadar.»

— Seyyid Kutub

قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٨٢

Öyle ise dedi: izzetine kasem ederim ki ben onların hepsini mutlak iğva eder sapıtırım.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Senin izzetine yemin olsun ki ben, onların hepsini muhakkak azdırırım.

— İbni Kesir

(82-83) İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.

— Diyanet İşleri

Dedi: «Senin izzetine (mutlak kudretine, kahrına) andederim ki ben de artık onların hepsini muhakkak azdıracağım».

— Hasan Basri Çantay

İblis: «senin izzet ve şerefine andolsun ki, onların tümünü azdıracağım» dedi.

— Seyyid Kutub

إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ ٱلْمُخْلَصِينَ ﴿٨٣

Ancak içlerinden ihlâs ile seçilmiş has kulların müstesnâ.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak içlerinden ihlasa erdirilmiş kulların müstesna.

— İbni Kesir

(82-83) İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.

— Diyanet İşleri

«İçlerinden ihlâsa erdirilmiş (mü'min) kulların müstesna».

— Hasan Basri Çantay

«Yalnız onlardan ihlas sahibi kullar hariç.»

— Seyyid Kutub

قَالَ فَٱلْحَقُّ وَٱلْحَقَّ أَقُولُ ﴿٨٤

Buyurdu ki o doğru ve ben hep doğruyu söylerim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu ki: İşte bu, haktır ve Ben, hakkı söylerim.

— İbni Kesir

Allah, şöyle dedi: “İşte bu gerçektir. Ben de gerçeği söylüyorum:”

— Diyanet İşleri

Buyurdu: «İşte bu doğru. Ben şu hakıykatı söyleyeyim»:

— Hasan Basri Çantay

Allah: «İşte bu doğrudur. Ben gerçeği söylüyorum.

— Seyyid Kutub

لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنكَ وَمِمَّن تَبِعَكَ مِنْهُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٨٥

Celâlim Hakk’ı için cehennemi mutlak dolduracağım senden ve onların sana tabi olanlarından topunuzdan tıka basa.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım.

— İbni Kesir

“Andolsun, cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım.”

— Diyanet İşleri

«Andolsun, cehennemi senden (senin cinsinden) ve onların (insanların) içinden sana tâbi' olanların hepsi ile dolduracağım».

— Hasan Basri Çantay

Sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım» dedi.

— Seyyid Kutub

قُلْ مَآ أَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَآ أَنَاْ مِنَ ٱلْمُتَكَلِّفِينَ ﴿٨٦

De ki: bir ecir istemiyorum sizden ona karşı ve ben o tekellüfcilerden değilim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Ben, buna karşı sizden bir ücret istemiyorum ve ben, kendiliğimden bir şey iddia edenlerden de değilim.

— İbni Kesir

(Ey Muhammed!) De ki: “Bundan (tebliğ görevinden) dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Ben kendiliğinden yükümlülük altına girenlerden değilim.”

— Diyanet İşleri

(Habîbim) de ki: «Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum ve ben (size) kendiliğimden (bir şey) teklif edenlerden de değilim».

— Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed! De ki; «Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum, kendimden bir şey teklif edenlerden de değilim.»

— Seyyid Kutub

إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَٰلَمِينَ ﴿٨٧

O sırf bir zikir, bir öğüttür bütün âlemîn için.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bu, ancak alemler için bir zikirdir.

— İbni Kesir

“Bu Kur’an, âlemler için ancak bir öğüttür.”

— Diyanet İşleri

«O (Kur'an) âlemlere bir öğüdden başka (bir şey) değildir».

— Hasan Basri Çantay

Bu Kur'an, alemler için bir öğüttür.

— Seyyid Kutub

وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَأَهُۥ بَعْدَ حِينٍۭ ﴿٨٨

Ve her halde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onun haberini bir müddet sonra öğreneceksiniz.

— İbni Kesir

“Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.”

— Diyanet İşleri

«Her halde onun mühim haberini bir zaman sonra (hepiniz) bileceksiniz».

— Hasan Basri Çantay

Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra gayet iyi anlayacaksınız.

— Seyyid Kutub

AYARLAR