بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالُواْ بَلْ أَنتُمْ لَا مَرْحَبًۢا بِكُمْۖ أَنتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَاۖ فَبِئْسَ ٱلْقَرَارُ ٦٠

Toplulukta bulunanlar ise; «Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin; bizi buraya getiren sizsiniz, ne kötü bir duraktır» derler.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ رَبَّنَا مَن قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِى ٱلنَّارِ ٦١

«Rabb'imiz! Bunu kim başımıza getirdiyse, ateşte onun azabını kat kat artır» derler.

– Seyyid Kutub

وَقَالُواْ مَا لَنَا لَا نَرَىٰ رِجَالًا كُنَّا نَعُدُّهُم مِّنَ ٱلْأَشْرَارِ ٦٢

«Bize ne oldu ki, dünyada iken kötülerden saydığımız adamları burada niçin görmüyoruz?» derler.

– Seyyid Kutub

أَتَّخَذْنَٰهُمْ سِخْرِيًّا أَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ ٱلْأَبْصَٰرُ ٦٣

Hani onlarla alay ederdik. Yoksa onları gözden mi kaçırdık?

– Seyyid Kutub

إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقٌّ تَخَاصُمُ أَهْلِ ٱلنَّارِ ٦٤

İşte ateş halkının tartışmaları böyledir ve bunlar gerçektir.

– Seyyid Kutub

قُلْ إِنَّمَآ أَنَاْ مُنذِرٌۖ وَمَا مِنْ إِلَٰهٍ إِلَّا ٱللَّهُ ٱلْوَٰحِدُ ٱلْقَهَّارُ ٦٥

Ey Muhammed! De ki, «Ben sadece bir uyarıcıyım. Gücü her şeye yeten tek Allah'tan başka tanrı yoktur.

– Seyyid Kutub

رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ٱلْعَزِيزُ ٱلْغَفَّٰرُ ٦٦

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabb'ı olan Allah, daima üstündür, çok bağışlayandır.»

– Seyyid Kutub

قُلْ هُوَ نَبَؤٌاْ عَظِيمٌ ٦٧

De ki; «Bu Kur'an, büyük bir haberdir.»

– Seyyid Kutub

أَنتُمْ عَنْهُ مُعْرِضُونَ ٦٨

«Fakat siz ondan yüz çeviriyorsunuz?»

– Seyyid Kutub

مَا كَانَ لِىَ مِنْ عِلْمٍۭ بِٱلْمَلَإِ ٱلْأَعْلَىٰٓ إِذْ يَخْتَصِمُونَ ٦٩

Mele-i A'la'da kendi aralarındaki tartışmaları hakkında benim hiçbir bilgim yoktu.

– Seyyid Kutub

إِن يُوحَىٰٓ إِلَىَّ إِلَّآ أَنَّمَآ أَنَاْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ ٧٠

Ben gelecek tehlikeleri apaçık uyarıcı olduğum içindir ki, bana vahy olunuyor.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu