بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

هَٰذَا فَلۡيَذُوقُوهُ حَمِيمٞ وَغَسَّاقٞ ٥٧

İşte, artık tatsınlar onu bir hamîm ve bir ğassâk.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte şu, kaynar su ve irin. Tatsınlar onu.

– İbni Kesir

İşte (azap), onu tatsınlar: Bir kaynar su ve bir irin.

– Diyanet İşleri

İşte o azâbı, (evet) onu tatsınlar (ki bu) kaynar su ve irindir.

– Hasan Basri Çantay

İşte bu kaynar su ve irindir, artık onu tatsınlar.

– Seyyid Kutub

وَءَاخَرُ مِن شَكۡلِهِۦٓ أَزۡوَٰجٌ ٥٨

Ve o şekilden bir diğeri: çifte çifte.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunlara benzer daha başkaları da vardır.

– İbni Kesir

O azaba benzer çeşit çeşit başka azaplar da vardır.

– Diyanet İşleri

O şekilden başka daha diğer nevi' (azâb) lar da vardır.

– Hasan Basri Çantay

Ve daha başka çeşit çeşit azab vardır.

– Seyyid Kutub

هَٰذَا فَوۡجٞ مُّقۡتَحِمٞ مَّعَكُمۡ لَا مَرۡحَبَۢا بِهِمۡۚ إِنَّهُمۡ صَالُواْ ٱلنَّارِ ٥٩

Şu: bir alay: maıyyetinizde göğüs germiş; onlara merhaba yok, çünkü onlar cehenneme salınıyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu topluluk, sizinle beraber göğüs gerenlerdir. Rahat yüzü görmesin onlar. Muhakkak cehenneme gireceklerdir.

– İbni Kesir

(Kendi aralarında şöyle derler:) “İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir grup. Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.”

– Diyanet İşleri

İşte şu (nlar dünyâda) körü körüne maıyyetinize koşub giren güruhdur. Onlar rahat (huzur) görmesinler. Çünkü onlar (bihakkın) o ateşe gireceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

İnkârcıların ileri gelenlerine «işte bu topluluk sizinle beraber gerçeğe karşı direnenlerdir. Onlar rahat yüzü görmesin. Onlar mutlaka ateşe gireceklerdir» denir.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ بَلۡ أَنتُمۡ لَا مَرۡحَبَۢا بِكُمۡۖ أَنتُمۡ قَدَّمۡتُمُوهُ لَنَاۖ فَبِئۡسَ ٱلۡقَرَارُ ٦٠

Hayır, derler: size merhaba yok, onu bize siz takdim ettiniz, bakın ne fena yatak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin. Bizi buraya siz sürdünüz. Ne kötü bir duraktır burası.

– İbni Kesir

O grup da, “Hayır, size rahat ve huzur olmasın. Bu cehennemi bizim önümüze siz sürdünüz. Orası ne kötü durak yeridir!” der.

– Diyanet İşleri

(Tâbi' olanlar rüesâya) derler: «Hayır, siz, asıl rahat (huzur) görmeyin. Bunu bizim önümüze siz getirdiniz. (Bakın) ne çirkin durum»!

– Hasan Basri Çantay

Toplulukta bulunanlar ise; «Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin; bizi buraya getiren sizsiniz, ne kötü bir duraktır» derler.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ رَبَّنَا مَن قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدۡهُ عَذَابٗا ضِعۡفٗا فِي ٱلنَّارِ ٦١

Ya Rabbenâ derler: bize bunu takdim edene ateşde azâbı hemen kat kat artır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Rabbımız; bizi buraya kim sürdüyse ona ateşteki azabını kat kat arttır.

– İbni Kesir

Şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim sürdüyse, cehennemde onun azabını bir kat daha artır.”

– Diyanet İşleri

(Yine) onlar derler: «Ey Rabbimiz, bunu bizim önümüze kim getirdiyse onun ateş içindeki azabını katmerli olarak artır».

– Hasan Basri Çantay

«Rabb'imiz! Bunu kim başımıza getirdiyse, ateşte onun azabını kat kat artır» derler.

– Seyyid Kutub

وَقَالُواْ مَا لَنَا لَا نَرَىٰ رِجَالٗا كُنَّا نَعُدُّهُم مِّنَ ٱلۡأَشۡرَارِ ٦٢

Bir de derler ki: neye görmüyoruz biz o eşrardan saydığımız bir takım adamları.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve dediler ki: Bizim kendilerini kötülerden saydığımız adamları niçin burada görmüyoruz?

– İbni Kesir

Yine şöyle derler: “Dünyada kendilerini kötü saydığımız adamları acaba neden göremiyoruz?”

– Diyanet İşleri

(Azgınlar) derler: «Kendilerini (dünyâda) bayağılardan saydığımız adamları neye görmüyoruz»?

– Hasan Basri Çantay

«Bize ne oldu ki, dünyada iken kötülerden saydığımız adamları burada niçin görmüyoruz?» derler.

– Seyyid Kutub

أَتَّخَذۡنَٰهُمۡ سِخۡرِيًّا أَمۡ زَاغَتۡ عَنۡهُمُ ٱلۡأَبۡصَٰرُ ٦٣

Onları eğlence yerine tuttuktu ha! yoksa onlardan kaydı mı bu gözler?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onları alaya almıştık. Yoksa şimdi gözlere görünmez mi oldular?

– İbni Kesir

“(Cehennemlik değillerdi de) biz onları alaya mı almış olduk, yoksa (buradalar da) gözlerimizden mi kaçtılar?”

– Diyanet İşleri

«Biz onları eğlence edinirdik. Yoksa gözler (imiz) onlardan uzaklaşıb kaydı mı»?

– Hasan Basri Çantay

Hani onlarla alay ederdik. Yoksa onları gözden mi kaçırdık?

– Seyyid Kutub

إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقّٞ تَخَاصُمُ أَهۡلِ ٱلنَّارِ ٦٤

Şüphesiz ki bu haktır muhakkak olacaktır ehl-i nârın birbirine husûmeti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu, hakkın kendisidir. Cehennem ehlinin birbiriyle tartışması.

– İbni Kesir

Şüphesiz bu, cehennemliklerin birbirleriyle çekişmesi kesin bir gerçektir.

– Diyanet İşleri

İşte bu, (ya'nî) ehl-i cehennemin birbiriyle da'vâlaşması muhakkak ve kat'î bir gerçekdir.

– Hasan Basri Çantay

İşte ateş halkının tartışmaları böyledir ve bunlar gerçektir.

– Seyyid Kutub

قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ مُنذِرٞۖ وَمَا مِنۡ إِلَٰهٍ إِلَّا ٱللَّهُ ٱلۡوَٰحِدُ ٱلۡقَهَّارُ ٦٥

De ki ben ancak korkuyu haber veren bir peygamberim, başka bir tanrı da yok ancak Allah: o vahidi Kahhar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Ben, sadece bir uyarıcıyım. Vahid, Kahhar olan Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur.

– İbni Kesir

(Ey Muhammed!) De ki: “Ben ancak bir uyarıcıyım. Her şey üzerinde mutlak otorite sahibi olan bir Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.”

– Diyanet İşleri

(Habîbim) de ki: «Ben yalınız gelecek tehlikeleri haber veren (bir peygamber) im. (Ortakdan ve benzerden münezzeh ve) bir olan, (her şey'i) kahreden (mutlak haakim olan) Allahdan başka hiçbir Tanrı yokdur».

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed! De ki, «Ben sadece bir uyarıcıyım. Gücü her şeye yeten tek Allah'tan başka tanrı yoktur.

– Seyyid Kutub

رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡغَفَّٰرُ ٦٦

O Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin Rabb’i Aziz, gaffar var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbı Aziz'dir, Gafur'dur.

– İbni Kesir

“O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”

– Diyanet İşleri

«Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan şeylerin Rabbi; O mutlak gaalib, O çok yarlığayıcı (Allah) dır».

– Hasan Basri Çantay

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabb'ı olan Allah, daima üstündür, çok bağışlayandır.»

– Seyyid Kutub

قُلۡ هُوَ نَبَؤٌاْ عَظِيمٌ ٦٧

De ki bu bir azîm haberdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Bu, büyük bir haberdir.

– İbni Kesir

De ki: “Bu Kur’an, büyük bir haberdir.”

– Diyanet İşleri

De ki: «Bu (Kur'an) en büyük (ve mühim) bir haberdir».

– Hasan Basri Çantay

De ki; «Bu Kur'an, büyük bir haberdir.»

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu