بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَقۡبَلُوٓاْ إِلَيۡهِ يَزِفُّونَ ٩٤

Bunun üzerine koşarak ona geldiler.

– İbni Kesir

قَالَ أَتَعۡبُدُونَ مَا تَنۡحِتُونَ ٩٥

Dedi ki: Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?

– İbni Kesir

وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ وَمَا تَعۡمَلُونَ ٩٦

Halbuki sizi de, yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır.

– İbni Kesir

قَالُواْ ٱبۡنُواْ لَهُۥ بُنۡيَٰنٗا فَأَلۡقُوهُ فِي ٱلۡجَحِيمِ ٩٧

Haydin; dediler, onun için bir bina yapın da onu alevli ateşe atın.

– İbni Kesir

فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَسۡفَلِينَ ٩٨

Ona hile yapmak istediler. Biz de onları en aşağılar kıldık.

– İbni Kesir

وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهۡدِينِ ٩٩

O, dedi ki: Doğrusu ben, Rabbıma gidiyorum. O beni hidayete erdirir.

– İbni Kesir

رَبِّ هَبۡ لِي مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ١٠٠

Rabbım, bana salihlerden ihsan et.

– İbni Kesir

فَبَشَّرۡنَٰهُ بِغُلَٰمٍ حَلِيمٖ ١٠١

Biz de ona, hilim sahibi bir oğul müjdeledik.

– İbni Kesir

فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ ٱلسَّعۡيَ قَالَ يَٰبُنَيَّ إِنِّيٓ أَرَىٰ فِي ٱلۡمَنَامِ أَنِّيٓ أَذۡبَحُكَ فَٱنظُرۡ مَاذَا تَرَىٰۚ قَالَ يَٰٓأَبَتِ ٱفۡعَلۡ مَا تُؤۡمَرُۖ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلصَّٰبِرِينَ ١٠٢

O, kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca dedi ki: Oğulcuğum; doğrusu ben, rüyada iken seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, ne dersin? O da dedi ki: Babacığım; sana emrolunanı yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun.

– İbni Kesir

فَلَمَّآ أَسۡلَمَا وَتَلَّهُۥ لِلۡجَبِينِ ١٠٣

İkisi de teslim olunca, babası; oğlunu alnı üzere yatırdı.

– İbni Kesir

وَنَٰدَيۡنَٰهُ أَن يَٰٓإِبۡرَٰهِيمُ ١٠٤

Biz, ona şöyle seslendik: Ey İbrahim;

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu