بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُونَ ٩٢

Neyiniz var söylemiyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ne o, konuşmuyor musunuz?

– İbni Kesir

“Ne diye konuşmuyorsunuz?”

– Diyanet İşleri

«Ne oluyor size konuşmuyorsunuz»?!

– Hasan Basri Çantay

Neyiniz var konuşamıyor musunuz? dedi.

– Seyyid Kutub

فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًۢا بِٱلْيَمِينِ ٩٣

Diyerek bir takrib ile onlara kuvvetli bir darbe indirdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Nihayet üzerlerine yürüyüp sağıyla vurdu.

– İbni Kesir

Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.

– Diyanet İşleri

Nihayet gizlice onları sağ eliyle bir vur (ub kır) dı.

– Hasan Basri Çantay

Ve gizlice üzerlerine yürüyüp sağ eliyle putlara kuvvetli bir darbe indirdi.

– Seyyid Kutub

فَأَقْبَلُوٓاْ إِلَيْهِ يَزِفُّونَ ٩٤

Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yöneldiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine koşarak ona geldiler.

– İbni Kesir

Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.

– Diyanet İşleri

Derken (kavmi) koşarak onun önüne çıkdı (lar).

– Hasan Basri Çantay

Bunun üzerine puta tapanlar koşarak İbrahim'in yanına geldiler.

– Seyyid Kutub

قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ ٩٥

A, dedi siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?

– İbni Kesir

İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?”

– Diyanet İşleri

(İbrâhîm) dedi ki: «Kendi (elinizle) yontmakda olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz»?

– Hasan Basri Çantay

İbrahim onlara «Elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?»

– Seyyid Kutub

وَٱللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ ٩٦

Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Halbuki sizi de, yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır.

– İbni Kesir

“Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”

– Diyanet İşleri

«Halbuki siz de, (elinizle) yapageldiğiniz şeyleri de Allah yaratmışdır».

– Hasan Basri Çantay

Oysa sizi de, yaptığınız bu şeyleri de Allah yaratmıştır dedi.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ ٱبْنُواْ لَهُۥ بُنْيَٰنًا فَأَلْقُوهُ فِى ٱلْجَحِيمِ ٩٧

Haydin dediler, bunun için bir bina yapın ve bunu ateşe atın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Haydin; dediler, onun için bir bina yapın da onu alevli ateşe atın.

– İbni Kesir

Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi.

– Diyanet İşleri

Dediler: «Onun için bir bina yapın da alevli ateşe atın onu».

– Hasan Basri Çantay

Puta tapanlar: «Onun için bir bina yapın da onu ateşe atın» dediler.

– Seyyid Kutub

فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيْدًا فَجَعَلْنَٰهُمُ ٱلْأَسْفَلِينَ ٩٨

Böyle ona bir tuzak kurmak istediler, biz de tuttuk kendilerini daha alçak düşürdük.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ona hile yapmak istediler. Biz de onları en aşağılar kıldık.

– İbni Kesir

Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.

– Diyanet İşleri

Bunun üzerine ona bir tuzak kurmak arzu etdiler. Biz ise (Bil'akis) kendilerini (zeliller ve) sefiller etdik.

– Hasan Basri Çantay

İbrahim'e bir tuzak kurmak istediler, biz de onların tuzaklarını boşa çıkardık, onları alçalttık.

– Seyyid Kutub

وَقَالَ إِنِّى ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّى سَيَهْدِينِ ٩٩

Bir de dedi ki: ben Rabb’ime gidiyorum, o bana yolunu gösterir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O, dedi ki: Doğrusu ben, Rabbıma gidiyorum. O beni hidayete erdirir.

– İbni Kesir

İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.”

– Diyanet İşleri

(İbrâhîm): «Ben, dedi, doğrusu Rabbime gidiciyim. O, bana yol gösterir».

– Hasan Basri Çantay

İbrahim dedi ki: «Ben Rabb'ime gidiyorum, O beni doğru yola iletecek.»

– Seyyid Kutub

رَبِّ هَبْ لِى مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ١٠٠

Rabbim! Bana salihînden ihsan buyur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbım, bana salihlerden ihsan et.

– İbni Kesir

“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”

– Diyanet İşleri

«Ey Rabbim, bana saalihlerden (bir oğul) ihsânet» (diye düâ etdi).

– Hasan Basri Çantay

Rabb'im bana iyilerden olacak bir çocuk ver.

– Seyyid Kutub

فَبَشَّرْنَٰهُ بِغُلَٰمٍ حَلِيمٍ ١٠١

Biz de ona uslu bir oğul müjdeledik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz de ona, hilim sahibi bir oğul müjdeledik.

– İbni Kesir

Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.

– Diyanet İşleri

Biz de ona çok uysal bir oğul müjdesini verdik.

– Hasan Basri Çantay

Biz ona yumuşak huylu bir erkek çocuk müjdeledik.

– Seyyid Kutub

فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ ٱلسَّعْىَ قَالَ يَٰبُنَىَّ إِنِّىٓ أَرَىٰ فِى ٱلْمَنَامِ أَنِّىٓ أَذْبَحُكَ فَٱنظُرْ مَاذَا تَرَىٰۚ قَالَ يَٰٓأَبَتِ ٱفْعَلْ مَا تُؤْمَرُۖ سَتَجِدُنِىٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلصَّٰبِرِينَ ١٠٢

Vakta ki yanında koşmak çağına erdi, ey yavrum! dedi ben menamda görüyorum ki ben seni boğazlıyorum, artık bak ne görüyorsun! ey babacığım dedi: ne emrolunuyorsan yap! beni inşaallah sabirînden bulacaksın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O, kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca dedi ki: Oğulcuğum; doğrusu ben, rüyada iken seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, ne dersin? O da dedi ki: Babacığım; sana emrolunanı yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun.

– İbni Kesir

Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.

– Diyanet İşleri

Artık o (oğul İbrâhîmin) yanında koşmak çağına erince (babası) «Oğulcağızım, dedi, ben seni rü'yamda boğazlıyorum görüyorum. Bak artık ne düşünürsün». (Oğlu) dedi: «Babacığım, sana edilen emir ne ise yap. İnşâallah beni sabredenlerden bulacaksın».

– Hasan Basri Çantay

Çocuk onun yanında koşma yaşına gelince ona; «Yavrum! Ben uykuda iken seni kestiğimi görüyorum, bir düşün ne dersin? Çocuk; «Babacığım sana emredileni yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın» dedi.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu