بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَتَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ مُدۡبِرِينَ ٩٠

O vakit arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine arkalarını dönüp uzaklaştılar.

– İbni Kesir

Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.

– Diyanet İşleri

O vakit ona arkalarını dönüb uzaklaşdılar.

– Hasan Basri Çantay

Bunun üzerine onun yanından kaçtılar.

– Seyyid Kutub

فَرَاغَ إِلَىٰٓ ءَالِهَتِهِمۡ فَقَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ ٩١

Derken kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da buyursanız a, dedi, yemez misiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

O da, tanrılarına yönelip dedi ki: Yemiyor musunuz?

– İbni Kesir

İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?”

– Diyanet İşleri

Bunun üzerine o da kurnazca onların düzme Tanrılarına varıb dedi ki: «Hani yemek yemiyorsunuz»?!

– Hasan Basri Çantay

İbrahim de; gizlice onların tanrılarına sokuldu. «Size sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz?»

– Seyyid Kutub

مَا لَكُمۡ لَا تَنطِقُونَ ٩٢

Neyiniz var söylemiyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ne o, konuşmuyor musunuz?

– İbni Kesir

“Ne diye konuşmuyorsunuz?”

– Diyanet İşleri

«Ne oluyor size konuşmuyorsunuz»?!

– Hasan Basri Çantay

Neyiniz var konuşamıyor musunuz? dedi.

– Seyyid Kutub

فَرَاغَ عَلَيۡهِمۡ ضَرۡبَۢا بِٱلۡيَمِينِ ٩٣

Diyerek bir takrib ile onlara kuvvetli bir darbe indirdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Nihayet üzerlerine yürüyüp sağıyla vurdu.

– İbni Kesir

Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.

– Diyanet İşleri

Nihayet gizlice onları sağ eliyle bir vur (ub kır) dı.

– Hasan Basri Çantay

Ve gizlice üzerlerine yürüyüp sağ eliyle putlara kuvvetli bir darbe indirdi.

– Seyyid Kutub

فَأَقۡبَلُوٓاْ إِلَيۡهِ يَزِفُّونَ ٩٤

Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yöneldiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine koşarak ona geldiler.

– İbni Kesir

Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.

– Diyanet İşleri

Derken (kavmi) koşarak onun önüne çıkdı (lar).

– Hasan Basri Çantay

Bunun üzerine puta tapanlar koşarak İbrahim'in yanına geldiler.

– Seyyid Kutub

قَالَ أَتَعۡبُدُونَ مَا تَنۡحِتُونَ ٩٥

A, dedi siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?

– İbni Kesir

İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?”

– Diyanet İşleri

(İbrâhîm) dedi ki: «Kendi (elinizle) yontmakda olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz»?

– Hasan Basri Çantay

İbrahim onlara «Elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?»

– Seyyid Kutub

وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ وَمَا تَعۡمَلُونَ ٩٦

Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Halbuki sizi de, yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır.

– İbni Kesir

“Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”

– Diyanet İşleri

«Halbuki siz de, (elinizle) yapageldiğiniz şeyleri de Allah yaratmışdır».

– Hasan Basri Çantay

Oysa sizi de, yaptığınız bu şeyleri de Allah yaratmıştır dedi.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ ٱبۡنُواْ لَهُۥ بُنۡيَٰنٗا فَأَلۡقُوهُ فِي ٱلۡجَحِيمِ ٩٧

Haydin dediler, bunun için bir bina yapın ve bunu ateşe atın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Haydin; dediler, onun için bir bina yapın da onu alevli ateşe atın.

– İbni Kesir

Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi.

– Diyanet İşleri

Dediler: «Onun için bir bina yapın da alevli ateşe atın onu».

– Hasan Basri Çantay

Puta tapanlar: «Onun için bir bina yapın da onu ateşe atın» dediler.

– Seyyid Kutub

فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَسۡفَلِينَ ٩٨

Böyle ona bir tuzak kurmak istediler, biz de tuttuk kendilerini daha alçak düşürdük.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ona hile yapmak istediler. Biz de onları en aşağılar kıldık.

– İbni Kesir

Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.

– Diyanet İşleri

Bunun üzerine ona bir tuzak kurmak arzu etdiler. Biz ise (Bil'akis) kendilerini (zeliller ve) sefiller etdik.

– Hasan Basri Çantay

İbrahim'e bir tuzak kurmak istediler, biz de onların tuzaklarını boşa çıkardık, onları alçalttık.

– Seyyid Kutub

وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهۡدِينِ ٩٩

Bir de dedi ki: ben Rabb’ime gidiyorum, o bana yolunu gösterir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O, dedi ki: Doğrusu ben, Rabbıma gidiyorum. O beni hidayete erdirir.

– İbni Kesir

İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.”

– Diyanet İşleri

(İbrâhîm): «Ben, dedi, doğrusu Rabbime gidiciyim. O, bana yol gösterir».

– Hasan Basri Çantay

İbrahim dedi ki: «Ben Rabb'ime gidiyorum, O beni doğru yola iletecek.»

– Seyyid Kutub

رَبِّ هَبۡ لِي مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ١٠٠

Rabbim! Bana salihînden ihsan buyur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbım, bana salihlerden ihsan et.

– İbni Kesir

“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”

– Diyanet İşleri

«Ey Rabbim, bana saalihlerden (bir oğul) ihsânet» (diye düâ etdi).

– Hasan Basri Çantay

Rabb'im bana iyilerden olacak bir çocuk ver.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu