بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرۡدِينِ ٥٦

Tallahi, der: doğrusu sen az daha beni helâk edecektin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Allah'a andolsun ki; az kaldı beni de mahvedecektin.

– İbni Kesir

Ona şöyle der: “Allah’a andolsun, neredeyse beni de helâk edecektin.”

– Diyanet İşleri

(Ve ona) dedi ki: «Allaha yemîn ederim, sen az kaldı beni de muhakkak helak edecekdin».

– Hasan Basri Çantay

Ona der ki; «Yemin ederim ki, sen az daha beni helâk edecektin.

– Seyyid Kutub

وَلَوۡلَا نِعۡمَةُ رَبِّي لَكُنتُ مِنَ ٱلۡمُحۡضَرِينَ ٥٧

Rabb’imin nimeti olmasa idi ben de bu ihzar edilenlerden olacaktım.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbımın lutfu olmasaydı, ben de oraya götürülenlerden olacaktım.

– İbni Kesir

“Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum.”

– Diyanet İşleri

«Eğer Rabbimin ni'meti olmasaydı ben de (seninle beraber cehennemde) haazır bulundurulanlardan olacakdım».

– Hasan Basri Çantay

Rabb'imin lütfu olmasaydı şimdi ben de cehenneme götürülürdüm» dedi.

– Seyyid Kutub

أَفَمَا نَحۡنُ بِمَيِّتِينَ ٥٨

Nasılmış bak? Biz ölecek değiliz ilk ölümümüzden başka.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, bir daha ölmeyeceğiz değil mi?

– İbni Kesir

(58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?”

– Diyanet İşleri

(58-59) «(Bak), biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek, biz azaba da uğratılmayacak değil miymişiz?»

– Hasan Basri Çantay

«Biz bir daha ölmeyecek miyiz?» der.

– Seyyid Kutub

إِلَّا مَوۡتَتَنَا ٱلۡأُولَىٰ وَمَا نَحۡنُ بِمُعَذَّبِينَ ٥٩

Ve biz muazzeb değiliz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak ilk ölümümüz müstesna, ve azablandırılmayacağız da.

– İbni Kesir

(58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?”

– Diyanet İşleri

(58-59) «(Bak), biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek, biz azaba da uğratılmayacak değil miymişiz?»

– Hasan Basri Çantay

İlk ölümümüzden başka ölüm yok ve biz azaba da uğramayacağız ha!

– Seyyid Kutub

إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ ٦٠

Bu işte hiç şüphesiz o büyük murad, büyük kurtuluş.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu, şüphesiz büyük kurtuluştur.

– İbni Kesir

Şüphesiz bu (cennetteki nimetlere ulaşmak) büyük bir başarıdır.

– Diyanet İşleri

Muhakkak ki bu, büyük kurtuluşun ta kendisidir.

– Hasan Basri Çantay

İşte büyük başarı ve mutluluk budur.

– Seyyid Kutub

لِمِثۡلِ هَٰذَا فَلۡيَعۡمَلِ ٱلۡعَٰمِلُونَ ٦١

Böyle bir murad için çalışsın çalışan erler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çalışanlar bunun gibisi için çalışsınlar.

– İbni Kesir

Çalışanlar böylesi için çalışsınlar!

– Diyanet İşleri

Artık çalışanlar da bunun gibi (bir murad için) çalışmalıdır.

– Hasan Basri Çantay

Çalışanlar bunun için çalışsınlar.

– Seyyid Kutub

أَذَٰلِكَ خَيۡرٞ نُّزُلًا أَمۡ شَجَرَةُ ٱلزَّقُّومِ ٦٢

Nasıl bu mu hayırlı konmak için yoksa o zakkum ağacı mı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Konak yeri olarak bu mu hayırlıdır, yoksa zakkum ağacı mı?

– İbni Kesir

Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?

– Diyanet İşleri

Böyle (bir ni'mete) konmak mı hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?

– Hasan Basri Çantay

Cennet gibi konak mı hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?

– Seyyid Kutub

إِنَّا جَعَلۡنَٰهَا فِتۡنَةٗ لِّلظَّٰلِمِينَ ٦٣

Ki biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu Biz, onu; zalimler için bir fitne yaptık.

– İbni Kesir

Şüphesiz biz onu zalimler için bir imtihan aracı kıldık.

– Diyanet İşleri

Hakıykat, biz onu zaalimler (kâfirler) için bir fitne (imtihan) yapdık.

– Hasan Basri Çantay

Biz, o ağacı zalimler için fitne yaptık.

– Seyyid Kutub

إِنَّهَا شَجَرَةٞ تَخۡرُجُ فِيٓ أَصۡلِ ٱلۡجَحِيمِ ٦٤

O bir ağaçtır ki cehennemin kökünde çıkar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.

– İbni Kesir

O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz ki o, çılgın ateşin dibinde (bitib) çıkacakdır.

– Hasan Basri Çantay

O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.

– Seyyid Kutub

طَلۡعُهَا كَأَنَّهُۥ رُءُوسُ ٱلشَّيَٰطِينِ ٦٥

Tomurcukları Şeytanların başları gibidir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tomurcukları şeytanların başları gibidir.

– İbni Kesir

Onun meyveleri sanki şeytanların kafalarıdır.

– Diyanet İşleri

Ki tomurcukları şeytanların başları gibidir.

– Hasan Basri Çantay

Tomurcukları, şeytanın başı gibidir.

– Seyyid Kutub

فَإِنَّهُمۡ لَأٓكِلُونَ مِنۡهَا فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ ٦٦

Her halde onlar ondan yiyeceklerdir. Yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar muhakkak ondan yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklardır.

– İbni Kesir

Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır.

– Diyanet İşleri

İşte hakıykat onlar bundan yiyecekler, bu suretle karınlarını bundan dolduracaklar.

– Hasan Basri Çantay

İşte cehennemlikler bundan yer ve karınlarını bununla doldururlar.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu