بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ ٤٨

Yanlarında da bakışlarını yalnız kendisine çevirmiş iri gözlü eşler vardır.

– Seyyid Kutub

كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ ٤٩

Saklı yumurtalar gibi bembeyaz eşler.

– Seyyid Kutub

فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٥٠

Cennet ehli birbirine dönmüş sorarlar.

– Seyyid Kutub

قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٞ ٥١

Onlardan biri: «Benim de bir arkadaşım vardı.»

– Seyyid Kutub

يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُصَدِّقِينَ ٥٢

Bana «Sende mi doğrulayanlardansın?»

– Seyyid Kutub

أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ ٥٣

Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı dirilip yaptığımız işlere göre cezalanacağız?

– Seyyid Kutub

قَالَ هَلۡ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ ٥٤

Yanındakilere; «Siz onu bilir misiniz?» der.

– Seyyid Kutub

فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِي سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ ٥٥

Bir bakar, onu cehennemin ortasında görür.

– Seyyid Kutub

قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرۡدِينِ ٥٦

Ona der ki; «Yemin ederim ki, sen az daha beni helâk edecektin.

– Seyyid Kutub

وَلَوۡلَا نِعۡمَةُ رَبِّي لَكُنتُ مِنَ ٱلۡمُحۡضَرِينَ ٥٧

Rabb'imin lütfu olmasaydı şimdi ben de cehenneme götürülürdüm» dedi.

– Seyyid Kutub

أَفَمَا نَحۡنُ بِمَيِّتِينَ ٥٨

«Biz bir daha ölmeyecek miyiz?» der.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu