بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ٤٣

Naim cennetlerinde,

– İbni Kesir

عَلَىٰ سُرُرٖ مُّتَقَٰبِلِينَ ٤٤

Karşılıklı tahtlar üzerinde.

– İbni Kesir

يُطَافُ عَلَيۡهِم بِكَأۡسٖ مِّن مَّعِينِۭ ٤٥

Kendilerine kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur,

– İbni Kesir

بَيۡضَآءَ لَذَّةٖ لِّلشَّٰرِبِينَ ٤٦

Ki bembeyazdır, içenlere zevk verir.

– İbni Kesir

لَا فِيهَا غَوۡلٞ وَلَا هُمۡ عَنۡهَا يُنزَفُونَ ٤٧

Başağrısı yoktur onda ve sarhoş da etmez.

– İbni Kesir

وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ ٤٨

Yanlarında el değmemiş ve bakışlarını yalnız eşlerine çevirmiş iri gözlüler vardır.

– İbni Kesir

كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ ٤٩

Sanki onlar, saklı bir yumurta gibidirler.

– İbni Kesir

فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٥٠

Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.

– İbni Kesir

قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٞ ٥١

İçlerinden bir sözcü der ki: Benim bir dostum vardı.

– İbni Kesir

يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُصَدِّقِينَ ٥٢

Derdi ki: Sen de mi tasdik edenlerdensin?

– İbni Kesir

أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ ٥٣

Öldüğümüz, toprak ve bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, biz mi ceza göreceğiz?

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu