بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ رِزۡقٞ مَّعۡلُومٞ ٤١

Onlar için bir "malûm rızık" var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte onlar için, ma'lum bir rızık vardır.

– İbni Kesir

(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.

– Diyanet İşleri

Onlar böyle. Onlar için (haassaları) ma'lûm bir rızık vardır.

– Hasan Basri Çantay

Onlar için bilinen rızık vardır.

– Seyyid Kutub

فَوَٰكِهُ وَهُم مُّكۡرَمُونَ ٤٢

Meyveler, ve onlar hep ikram olunurlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve meyveler. Onlar, ikram edilenlerdir;

– İbni Kesir

(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.

– Diyanet İşleri

Türlü meyveler. Onlar (izzet ve) ikram edilmiş kimselerdir,

– Hasan Basri Çantay

Çeşit çeşit meyveler vardır.

– Seyyid Kutub

فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ٤٣

Naîm cennetlerinde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Naim cennetlerinde,

– İbni Kesir

Onlar Naîm cennetlerindedirler.

– Diyanet İşleri

Naıym cennetlerinde,

– Hasan Basri Çantay

Nimet cennetlerinde.

– Seyyid Kutub

عَلَىٰ سُرُرٖ مُّتَقَٰبِلِينَ ٤٤

Karşılıklı tahtlar üzerinde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Karşılıklı tahtlar üzerinde.

– İbni Kesir

Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar.

– Diyanet İşleri

Birbiriyle karşılıklı tahtlar üzerinde.

– Hasan Basri Çantay

Tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar.

– Seyyid Kutub

يُطَافُ عَلَيۡهِم بِكَأۡسٖ مِّن مَّعِينِۭ ٤٥

Maînden bir ke's ile üzerlerine pırlanılır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kendilerine kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur,

– İbni Kesir

(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.

– Diyanet İşleri

Onların her biri (şerâb-ı) maıynden türlü kadehlerle tavaf (ve ziyaret edilir (ler).

– Hasan Basri Çantay

Önlerinden akan kaynaktan doldurulmuş kadehler dolaştırılır.

– Seyyid Kutub

بَيۡضَآءَ لَذَّةٖ لِّلشَّٰرِبِينَ ٤٦

Bembeyaz, içenlere lezzet.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki bembeyazdır, içenlere zevk verir.

– İbni Kesir

(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.

– Diyanet İşleri

Bembeyaz. İçenlere bir lezzet.

– Hasan Basri Çantay

Berraktır, içenlere lezzet veren bir içki.

– Seyyid Kutub

لَا فِيهَا غَوۡلٞ وَلَا هُمۡ عَنۡهَا يُنزَفُونَ ٤٧

Onda ne bir gaile vardır, ne de başlarına vurur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Başağrısı yoktur onda ve sarhoş da etmez.

– İbni Kesir

Onda baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da olmazlar.

– Diyanet İşleri

Orada bir humar (baş ağrısı) da yok, onların bundan bîhuş olacakları da yok.

– Hasan Basri Çantay

O içkide ne sersemletme var, ne de onunla sarhoş olurlar.

– Seyyid Kutub

وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ ٤٨

Yanlarında iri gözlü nazarlarını kasretmiş nazenînler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yanlarında el değmemiş ve bakışlarını yalnız eşlerine çevirmiş iri gözlüler vardır.

– İbni Kesir

Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır.

– Diyanet İşleri

Yanlarında da nazarlarını yalınız zevclerine atfetmiş iri (şahin) gözlü kadınlar vardır,

– Hasan Basri Çantay

Yanlarında da bakışlarını yalnız kendisine çevirmiş iri gözlü eşler vardır.

– Seyyid Kutub

كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ ٤٩

Sanki saklı yumurtalar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sanki onlar, saklı bir yumurta gibidirler.

– İbni Kesir

Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır.

– Diyanet İşleri

ki bunlar (kuş tüyleriyle) örtülüb saklanmış yumurtalar gibidir.

– Hasan Basri Çantay

Saklı yumurtalar gibi bembeyaz eşler.

– Seyyid Kutub

فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٥٠

Derken bazısı bazısına dönmüş soruyorlardır:

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.

– İbni Kesir

Derken birbirlerine yönelip sorarlar.

– Diyanet İşleri

(Ehl-i cennetden) kimi kimine dönüb sorarlar.

– Hasan Basri Çantay

Cennet ehli birbirine dönmüş sorarlar.

– Seyyid Kutub

قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٞ ٥١

İçlerinden bir söyleyen "benim der: bir karînim vardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İçlerinden bir sözcü der ki: Benim bir dostum vardı.

– İbni Kesir

İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.”

– Diyanet İşleri

İçlerinden bir sözcü der ki : «Hakıykat, benim (dünyâda) bir arkadaşım vardı.

– Hasan Basri Çantay

Onlardan biri: «Benim de bir arkadaşım vardı.»

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu