بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّ إِلَٰهَكُمْ لَوَٰحِدٌ ﴿٤

Gerçek, sizin Tanrınız hakîkaten birdir.

— Hasan Basri Çantay

رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ ٱلْمَشَٰرِقِ ﴿٥

(O), göklerin ve yerin ve bunlar arasında ne varsa hepsinin Rabbidir. Doğuların da Rabbidir O.

— Hasan Basri Çantay

إِنَّا زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنْيَا بِزِينَةٍ ٱلْكَوَاكِبِ ﴿٦

Hakîkat biz (size) en yakın göğü bir zînetle, yıldızlarla (donatıp) süsledik.

— Hasan Basri Çantay

وَحِفْظًا مِّن كُلِّ شَيْطَٰنٍ مَّارِدٍ ﴿٧

(Onu itaatden çıkan) her mütemerrid şeytandan koruduk.

— Hasan Basri Çantay

لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى ٱلْمَلَإِ ٱلْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٍ ﴿٨

(8-9) Ki onlar «Mele'-i a'lâ» ya kulak verib dinleyemezler, her yandan koğularak atılırlar. Onlar için (âhiretde de) ardı arası kesilmez bir azâb vardır.

— Hasan Basri Çantay

دُحُورًاۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ ﴿٩

(8-9) Ki onlar «Mele'-i a'lâ» ya kulak verib dinleyemezler, her yandan koğularak atılırlar. Onlar için (âhiretde de) ardı arası kesilmez bir azâb vardır.

— Hasan Basri Çantay

إِلَّا مَنْ خَطِفَ ٱلْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُۥ شِهَابٌ ثَاقِبٌ ﴿١٠

Meğer ki (içlerinden) bir çalıb çarpan (ı) olsun. Fakat onu da delib geçen bir alev ta'kıyb etmişdir.

— Hasan Basri Çantay

فَٱسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَم مَّنْ خَلَقْنَآۚ إِنَّا خَلَقْنَٰهُم مِّن طِينٍ لَّازِبٍۭ ﴿١١

Şimdi onlardan haber iste: Yaratılışda kendileri mi daha kuvvetli, yoksa bizim yaratdıklarımız mı? Hakıykat biz onları bir cıvık çamurdan yaratdık.

— Hasan Basri Çantay

بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ ﴿١٢

Belki sen (Habîbim) teaccüb etdin. Onlar da (bu teaccübünden dolayı) eğlenirler,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذْكُرُونَ ﴿١٣

Kendilerine (Kur'an ile) va'z edilince düşünüb de öğüt kabul etmezler,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا رَأَوْاْ ءَايَةً يَسْتَسْخِرُونَ ﴿١٤

Bir mu'cize gördükleri vakit (onu) eğlenceye tutarlar.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR