بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَإِنَّهُمۡ يَوۡمَئِذٖ فِي ٱلۡعَذَابِ مُشۡتَرِكُونَ ٣٣

O halde hepsi o gün azâbda müşterektirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Artık o gün onlar, muhakkak ki azabda ortaktırlar.

– İbni Kesir

Artık onlar o gün azapta ortaktırlar.

– Diyanet İşleri

Artık şübhe yok ki bunlar o gün azâbda ortakdırlar.

– Hasan Basri Çantay

O gün hepsi azapta birleşirler.

– Seyyid Kutub

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ ٣٤

İşte biz mücrimlere böyle yaparız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, suçlulara muhakkak böyle yaparız.

– İbni Kesir

İşte biz suçlulara böyle yaparız.

– Diyanet İşleri

Biz (diğer) günahkârlara (da) muhakkak böyle yapacağız.

– Hasan Basri Çantay

İşte biz, suçlulara böyle yaparız.

– Seyyid Kutub

إِنَّهُمۡ كَانُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسۡتَكۡبِرُونَ ٣٥

Çünkü onlar "Allah'tan başka ilâh yoktur" denildiği zaman kafa tutuyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çünkü onlara; Allah'tan başka ilah yoktur, denildiğinde, büyüklük taslarlardı.

– İbni Kesir

Çünkü onlar, kendilerine, “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur” denildiği zaman, inanmayıp büyüklük taslıyorlardı.

– Diyanet İşleri

Çünkü onlar «Allahdan başka hiçbir Tanrı yok» denildiği vakit büyüklük taslarlardı,

– Hasan Basri Çantay

Çünkü onlara 'Allah'dan başka ilah yoktur' denildiği zaman büyüklük taslarlardı.

– Seyyid Kutub

وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوٓاْ ءَالِهَتِنَا لِشَاعِرٖ مَّجۡنُونِۭ ٣٦

Ve "hiç biz mecnun şâır için ilâhlarımızı bırakır mıyız?" diyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve derlerdi ki: Deli bir şair için mi ilahlarımızı terkedeceğiz?

– İbni Kesir

“Biz, deli bir şair için ilâhlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı.

– Diyanet İşleri

«Biz mecnun bir şâir için ma'budlarımızdan vaz mı geçecekmişiz?» derler (di).

– Hasan Basri Çantay

Deli bir şair için tanrılarımızı mı bırakalım? derlerdi.

– Seyyid Kutub

بَلۡ جَآءَ بِٱلۡحَقِّ وَصَدَّقَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ٣٧

Hayır o hakk ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik eyledi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, O; hakkı getirmiş ve peygamberleri tasdik etmişti.

– İbni Kesir

Hayır, öyle değil. O, hakkı getirmiş, (önceki) peygamberleri de tasdik etmiştir.

– Diyanet İşleri

Hayır, o, hak (ve hakıykat) ı getirmiş, bütün peygamberleri de tasdıyk etmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Hayır! O gerçeği getirmiş ve peygamberleri de doğrulamıştı.

– Seyyid Kutub

إِنَّكُمۡ لَذَآئِقُواْ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡأَلِيمِ ٣٨

Elbette siz o elîm azâbı tadacaksınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Elbette siz, elim azabı tadacaksınız.

– İbni Kesir

Şüphesiz siz mutlaka elem dolu azabı tadacaksınız.

– Diyanet İşleri

Elbette siz o acıklı azâbı tadıcısınız.

– Hasan Basri Çantay

Şüphesiz siz can yakıcı azabı tadacaksınız.

– Seyyid Kutub

وَمَا تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ ٣٩

Maamafih başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalanacaksınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve yapmış olduğunuzdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.

– İbni Kesir

Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız.

– Diyanet İşleri

Yapmakda idiğiniz şeylerden başkasiyle de cezalandırılmayacaksınız.

– Hasan Basri Çantay

Sadece yaptığınız işlerle cezalandırılıyorsunuz.

– Seyyid Kutub

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ ٤٠

Müstesnâ ancak Allah’ın ihlâs verilmiş kulları.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.

– İbni Kesir

Ancak Allah’ın halis kulları başka.

– Diyanet İşleri

Allahın ihlâsa (ve samîmiyyete) erdirilmiş kulları müstesna.

– Hasan Basri Çantay

Ancak Allah'a gönülden bağlı kulları bu cezanın dışındadır.

– Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ رِزۡقٞ مَّعۡلُومٞ ٤١

Onlar için bir "malûm rızık" var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte onlar için, ma'lum bir rızık vardır.

– İbni Kesir

(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.

– Diyanet İşleri

Onlar böyle. Onlar için (haassaları) ma'lûm bir rızık vardır.

– Hasan Basri Çantay

Onlar için bilinen rızık vardır.

– Seyyid Kutub

فَوَٰكِهُ وَهُم مُّكۡرَمُونَ ٤٢

Meyveler, ve onlar hep ikram olunurlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve meyveler. Onlar, ikram edilenlerdir;

– İbni Kesir

(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.

– Diyanet İşleri

Türlü meyveler. Onlar (izzet ve) ikram edilmiş kimselerdir,

– Hasan Basri Çantay

Çeşit çeşit meyveler vardır.

– Seyyid Kutub

فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ٤٣

Naîm cennetlerinde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Naim cennetlerinde,

– İbni Kesir

Onlar Naîm cennetlerindedirler.

– Diyanet İşleri

Naıym cennetlerinde,

– Hasan Basri Çantay

Nimet cennetlerinde.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu