بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقِفُوهُمْۖ إِنَّهُم مَّسْـُٔولُونَ ﴿٢٤

Ve tevkif edin onları, çünkü sorguya çekilecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Durdurun onları. Çünkü onlar sorumludurlar.

— İbni Kesir

(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”

— Diyanet İşleri

«Onları habsedin. Çünkü onlar mes'uldürler».

— Hasan Basri Çantay

Durdurun onları, çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.

— Seyyid Kutub

مَا لَكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ ﴿٢٥

Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?

— İbni Kesir

Onlara, “Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?” denir.

— Diyanet İşleri

«Size ne oldu? Birbirinize yardım etmiyorsunuz ya»!

— Hasan Basri Çantay

Şöyle sorulur: «Size ne oldu ki, birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?»

— Seyyid Kutub

بَلْ هُمُ ٱلْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ ﴿٢٦

Hayır bu gün onlara teslim olmuşlardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; onlar bugün, teslim olmuşlardır.

— İbni Kesir

Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir.

— Diyanet İşleri

Hayır, bugün onlar (zilletle) boyun eğmişlerdir.

— Hasan Basri Çantay

Hayır; bugün onların hepsi teslim olmuşlardır.

— Seyyid Kutub

وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ ﴿٢٧

Ve bazısına dönmüş soruyorlardır:

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.

— İbni Kesir

Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler).

— Diyanet İşleri

Onlardan kimi kimine yönelib birbirini mes'ûl tutmıya kalkışırlar.

— Hasan Basri Çantay

Onlardan kimi kimine yönelip birbirini mesul tutmaya kalkışırlar.

— Seyyid Kutub

قَالُوٓاْ إِنَّكُمْ كُنتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ ٱلْيَمِينِ ﴿٢٨

Siz diyorlardır: bize sağdan gelir dururdunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve derler ki: Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz.

— İbni Kesir

Şöyle derler: “Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.”

— Diyanet İşleri

«Hakıykat siz, derler, biz sağdan (suret-i hakdan) gelirdiniz».

— Hasan Basri Çantay

«Doğrusu siz bize sağdan gelirdiniz» derler.

— Seyyid Kutub

قَالُواْ بَل لَّمْ تَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ ﴿٢٩

Yok, diyorlardır: siz inanmamıştınız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar da derler ki: Hayır, siz zaten iman edenler olmamıştınız.

— İbni Kesir

Diğerleri de onlara şöyle derler: “Hayır, siz zaten mü’min kimseler değildiniz.”

— Diyanet İşleri

(Metbu'ları da:) «Hayır, siz (esasen) îman ediciler değildiniz», derler,

— Hasan Basri Çantay

Onlar da şöyle derler: «Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz.»

— Seyyid Kutub

وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُم مِّن سُلْطَٰنٍۭۖ بَلْ كُنتُمْ قَوْمًا طَٰغِينَ ﴿٣٠

Ve bizim size karşı cebredebilecek bir saltanatımız yoktu, fakat siz azmış bir kavim idiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bizim, sizin üstünüzde bir hakimiyetimiz de yoktu. Aksine siz, azgınlar topluluğu oldunuz.

— İbni Kesir

“Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz.”

— Diyanet İşleri

«Ve bizim size karşı bir haakimiyyetimiz de yokdu. Bil'akis siz (de bizim gibi) azgınlar güruhu idiniz».

— Hasan Basri Çantay

«Ve bizim size karşı bir hakimiyetimiz de yoktu. Bilakis siz azgınlar güruhu idiniz.»

— Seyyid Kutub

فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَآۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ ﴿٣١

Onun için üzerimize Rabbimiz’in kavli hakk oldu, her halde hepimiz tadacağız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bunu için Rabbımızın sözü, üzerimize hak oldu. Doğrusu biz, tadacak olanlarız.

— İbni Kesir

“Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.”

— Diyanet İşleri

«Onun için Rabbimizin sözü (azâbı) üstümüze hak olmuşdur. Şübhesiz (azabımızı) tadıcılarız (tadacağız).

— Hasan Basri Çantay

«Bu sebeple, Rabbimizin sözü hepimizin üzerine hak olmuştur. Şüphesiz azabı tadacağız.»

— Seyyid Kutub

فَأَغْوَيْنَٰكُمْ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ ﴿٣٢

Evet biz sizi kışkırttık, çünkü biz azgındık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sizi azdırdık; çünkü biz de azgınlardan olmuştuk.

— İbni Kesir

“Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik.”

— Diyanet İşleri

«Çünkü biz de sizi (büsbütün) başdan çıkardık. Zîrâ biz de azgın kimselerdik».

— Hasan Basri Çantay

«Çünkü biz sizi baştan çıkardık. Zira biz de azgın kimselerdik.»

— Seyyid Kutub

فَإِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِى ٱلْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ ﴿٣٣

O halde hepsi o gün azâbda müşterektirler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Artık o gün onlar, muhakkak ki azabda ortaktırlar.

— İbni Kesir

Artık onlar o gün azapta ortaktırlar.

— Diyanet İşleri

Artık şübhe yok ki bunlar o gün azâbda ortakdırlar.

— Hasan Basri Çantay

O gün hepsi azapta birleşirler.

— Seyyid Kutub

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِٱلْمُجْرِمِينَ ﴿٣٤

İşte biz mücrimlere böyle yaparız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, suçlulara muhakkak böyle yaparız.

— İbni Kesir

İşte biz suçlulara böyle yaparız.

— Diyanet İşleri

Biz (diğer) günahkârlara (da) muhakkak böyle yapacağız.

— Hasan Basri Çantay

İşte biz, suçlulara böyle yaparız.

— Seyyid Kutub

AYARLAR