بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ ٱلْغَٰلِبُونَ ﴿١٧٣

Ve elbette bizim askerlerimiz mutlak onlar galib geleceklerdir".

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve şüphesiz ki Bizim askerlerimiz; onlar galiblerdir.

— İbni Kesir

“Şüphesiz ordularımız galip gelecektir.”

— Diyanet İşleri

«Muhakkak bizim ordumuz, her halde onlar galebe edicidirler.

— Hasan Basri Çantay

Ve galip gelecek olanlar, mutlaka bizim ordumuzdur.

— Seyyid Kutub

فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ ﴿١٧٤

Onun için yüz çevir de onlardan bir zamana kadar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

— İbni Kesir

O hâlde, bir süreye kadar onlardan yüz çevir

— Diyanet İşleri

Onun için (Habîbim) sen bir zamana kadar onlardan yüz çevir,

— Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

— Seyyid Kutub

وَأَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ ﴿١٧٥

Gör onları: yakında görecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gözetleyiver onları, ilerde göreceklerdir.

— İbni Kesir

Gözetle onları, yakında onlar da görecekler.

— Diyanet İşleri

Gözetle onları. Kendileri de (başlarına geleceği) yakında göreceklerdir.

— Hasan Basri Çantay

Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.

— Seyyid Kutub

أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ ﴿١٧٦

Ya şimdi bizim azâbımızı mı iviyorlar?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa azabımızı mı çabucak istiyorlar?

— İbni Kesir

Yoksa onlar azabımızı acele mi istiyorlar?

— Diyanet İşleri

Şimdi onlar çarçabuk bizim azabımızı mı istiyorlar?

— Hasan Basri Çantay

Azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?

— Seyyid Kutub

فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَآءَ صَبَاحُ ٱلْمُنذَرِينَ ﴿١٧٧

Amma onların sahasına indiği vakit ne fenadır o acı haber verilenlerin sabahı!

— Elmalılı Hamdi Yazır

Fakat o, yurtlarına indiğinde uyarılanların sabahı ne kötü olur.

— İbni Kesir

Fakat azabımız onların yurtlarına indiğinde, o uyarılmış olanların sabahı ne kötü olur!

— Diyanet İşleri

Fakat bu, onların bölgesine çökünce (gelecek tehlikelerle öteden beri) korkutulan onların sabahı ne kötü (olacak) dır!

— Hasan Basri Çantay

Fakat o azap yurtlarına indiği vakit uyarılmış olanların hali ne kötü olur!

— Seyyid Kutub

وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ ﴿١٧٨

Yine sen yüz çevir de onlardan bir zamana kadar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

— İbni Kesir

Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

— Diyanet İşleri

Sen (Habîbim) bir zamana kadar onlardan yüz çevir.

— Hasan Basri Çantay

Bir süreye kadar onları kendi hallerine bırak.

— Seyyid Kutub

وَأَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ ﴿١٧٩

Gör, yakında görecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gözetleyiver, ilerde göreceklerdir.

— İbni Kesir

(Bekle ve) gör. Onlar da yakında görecekler.

— Diyanet İşleri

Gözetle (onları). Onlar da göreceklerdir.

— Hasan Basri Çantay

Ve bekle de gör, onlar da göreceklerdir.

— Seyyid Kutub

سُبْحَٰنَ رَبِّكَ رَبِّ ٱلْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ ﴿١٨٠

Tesbih o izzetin sahibi Rabb’ine onların vasıflarından.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Tenzih ederiz senin izzet sahibi Rabbını, onların nitelemekte olduklarından.

— İbni Kesir

Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.

— Diyanet İşleri

Galebe saahibi Rabbin onların isnâd etmekde oldukları vasıflardan yücedir, münezzehdir.

— Hasan Basri Çantay

Kudret ve şeref sahibi Rabb'in, onların taktıkları sıfatlardan münezzehtir, yücedir.

— Seyyid Kutub

وَسَلَٰمٌ عَلَى ٱلْمُرْسَلِينَ ﴿١٨١

Ve selâm mürselîne.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Selam olsun peygamberlere.

— İbni Kesir

Peygamberlere selâm olsun.

— Diyanet İşleri

Gönderilen (bütün) peygamberlere selâm,

— Hasan Basri Çantay

Selâm gönderilen peygamberlere.

— Seyyid Kutub

وَٱلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿١٨٢

Ve hamd âlemlerin Rabb’i Allah’a.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hamd olsun, alemlerin Rabbı Allah'a.

— İbni Kesir

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

— Diyanet İşleri

Ve âlemlerin Rabbi olan Allaha hamdolsun.

— Hasan Basri Çantay

Hamd, alemlerin Rabb'i Allah'a!

— Seyyid Kutub

AYARLAR