بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لَكُنَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ ١٦٩

(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.”

– Diyanet İşleri

فَكَفَرُواْ بِهِۦۖ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ ١٧٠

Fakat (kitap gelince) onu inkâr ettiler. Yakında (sonlarının ne olacağını) bilecekler.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ سَبَقَتۡ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا ٱلۡمُرۡسَلِينَ ١٧١

Andolsun, peygamber olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti:

– Diyanet İşleri

إِنَّهُمۡ لَهُمُ ٱلۡمَنصُورُونَ ١٧٢

“Onlara mutlaka yardım edilecektir.”

– Diyanet İşleri

وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ ٱلۡغَٰلِبُونَ ١٧٣

“Şüphesiz ordularımız galip gelecektir.”

– Diyanet İşleri

فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ ١٧٤

O hâlde, bir süreye kadar onlardan yüz çevir

– Diyanet İşleri

وَأَبۡصِرۡهُمۡ فَسَوۡفَ يُبۡصِرُونَ ١٧٥

Gözetle onları, yakında onlar da görecekler.

– Diyanet İşleri

أَفَبِعَذَابِنَا يَسۡتَعۡجِلُونَ ١٧٦

Yoksa onlar azabımızı acele mi istiyorlar?

– Diyanet İşleri

فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمۡ فَسَآءَ صَبَاحُ ٱلۡمُنذَرِينَ ١٧٧

Fakat azabımız onların yurtlarına indiğinde, o uyarılmış olanların sabahı ne kötü olur!

– Diyanet İşleri

وَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ ١٧٨

Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

– Diyanet İşleri

وَأَبۡصِرۡ فَسَوۡفَ يُبۡصِرُونَ ١٧٩

(Bekle ve) gör. Onlar da yakında görecekler.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu