بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلَدَ ٱللَّهُ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ ١٥٢

"Allah doğurdu" derler ve elbette bunlar yalancıdırlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah doğurdu. Hiç şüphesiz onlar yalancılardır.

– İbni Kesir

(151-152) İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, “Allah çocuk sahibi oldu” diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar.

– Diyanet İşleri

(151-52) Haberin olsun ki onlar hakıykaten yalan söyleyerek, her halde, «Allah doğurdu» derler! Onlar elbette yalancıdırlar.

– Hasan Basri Çantay

Allah doğurdu onlar elbette yalancıdırlar.

– Seyyid Kutub

أَصۡطَفَى ٱلۡبَنَاتِ عَلَى ٱلۡبَنِينَ ١٥٣

Kızları oğullara tercih mi etmiş?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kızları, oğullara tercih mi etmiş?

– İbni Kesir

Yoksa Allah kızları erkeklere tercih mi etti?

– Diyanet İşleri

Kızları oğullara tercih mi etmiş O?!

– Hasan Basri Çantay

Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş?

– Seyyid Kutub

مَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ ١٥٤

Nah sizlere! nasıl hükmediyorsunuz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ne oluyor size, nasıl hükmediyorsunuz?

– İbni Kesir

Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz!

– Diyanet İşleri

Ne oluyor size? (Buna) nasıl hükmediyorsunuz?

– Hasan Basri Çantay

Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?

– Seyyid Kutub

أَفَلَا تَذَكَّرُونَ ١٥٥

Hiç demi düşünmezsiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hiç düşünmüyor musunuz?

– İbni Kesir

Hiç düşünmüyor musunuz?

– Diyanet İşleri

Hiç de mi düşünmezsiniz?

– Hasan Basri Çantay

Hiç mi düşünmüyorsunuz?

– Seyyid Kutub

أَمۡ لَكُمۡ سُلۡطَٰنٞ مُّبِينٞ ١٥٦

Yoksa sizin için açık bir ferman mı var?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var?

– İbni Kesir

Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var?

– Diyanet İşleri

Yoksa (elinizde) açık bir hüccetiniz mi var?

– Hasan Basri Çantay

Yoksa sizin açık deliliniz mi var?

– Seyyid Kutub

فَأۡتُواْ بِكِتَٰبِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ ١٥٧

O halde getirin kitabınızı sadıksanız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer sadıklardan iseniz kitabınızı getirin.

– İbni Kesir

Eğer doğru söyleyen kimseler iseniz getirin (bu delili içeren) kitabınızı!

– Diyanet İşleri

Öyle ise, eğer (davanızda) doğru söyleyenlerseniz, getirin kitabınızı.

– Hasan Basri Çantay

Eğer doğru iseniz kitabınızı getirin.

– Seyyid Kutub

وَجَعَلُواْ بَيۡنَهُۥ وَبَيۡنَ ٱلۡجِنَّةِ نَسَبٗاۚ وَلَقَدۡ عَلِمَتِ ٱلۡجِنَّةُ إِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ ١٥٨

Bir de onunla cinler beyninde bir neseb uydururlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O'nunla cinnler arasında bir neseb bağı uydurdular. Andolsun ki; cinnler de, onların götürüleceklerini bilmektedirler.

– İbni Kesir

Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah’ın huzuruna getirileceklerini bilirler.

– Diyanet İşleri

Bir de Onunla cinler arasında bir hısımlık uydurdular. Andolsun ki bizzat cinler dahi onların behemehal (cehenneme) ihzaaren getirileceklerini (pek iyi) bilmiş (ler) dir.

– Hasan Basri Çantay

Allah'la cinler arasında soy bağı uydurdular. Andolsun cinler de, kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler.

– Seyyid Kutub

سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ ١٥٩

Celâlim Hakk’ı için cinler bilirler ki onlar ihzar olunacaklardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah, onların nitelendirdiklerinden münezzehtir.

– İbni Kesir

Allah, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.

– Diyanet İşleri

Allah, onların isnâd edegeldiklerinden yücedir, münezzehdir.

– Hasan Basri Çantay

Haşa! Allah, onların taktıkları sıfatlardan münezzehtir.

– Seyyid Kutub

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ ١٦٠

Münezzeh sübhan o Allah onların isnad ettikleri vasıflardan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.

– İbni Kesir

Ancak Allah’ın ihlâslı kulları bunlar gibi değildir.

– Diyanet İşleri

Allahın ihlâsa erdirilmiş kulları bunlar gibi değil.

– Hasan Basri Çantay

Allah'a gönülden bağlı kullar, bunların dışındadır.

– Seyyid Kutub

فَإِنَّكُمۡ وَمَا تَعۡبُدُونَ ١٦١

Lâkin Allah’ın ihlâs ile secilen kulları başka.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki sizler ve taptıklarınız,

– İbni Kesir

(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz.

– Diyanet İşleri

Ne siz, ne de tapmakda olduklarınız,

– Hasan Basri Çantay

Ey inkârcılar! Ne siz ne de taptıklarınız.

– Seyyid Kutub

مَآ أَنتُمۡ عَلَيۡهِ بِفَٰتِنِينَ ١٦٢

Çünkü siz ve taptıklarınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O'na karşı hiç fitneleyebilecek değilsiniz.

– İbni Kesir

(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz.

– Diyanet İşleri

Siz Onun aleyhinde (hiçbir ferdi) fitneye (ve fesada) sürükleyecek (bir kudretde) değilsinizdir.

– Hasan Basri Çantay

Kimseyi Allah'a karşı kandırıp yoldan çıkaramazsınız.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu