بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
۞ فَنَبَذۡنَٰهُ بِٱلۡعَرَآءِ وَهُوَ سَقِيمٞ ١٤٥
Hemen biz onu alana attık hasta idi.
Rahatsız bir halde iken Biz, onu açıklık bir yere attık.
Derken biz onu hasta bir hâlde sahile attık.
İşte biz onu, kendisi de hasta olarak, açık bir yere (çıkarıb) bırakdık.
Biz de onu halsiz bir durumda ağaçsız çıplak bir yere attık.
وَأَنۢبَتۡنَا عَلَيۡهِ شَجَرَةٗ مِّن يَقۡطِينٖ ١٤٦
Ve üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.
Ve onun için geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.
Üzerine geniş yapraklı bir ağaç bitirdik.
Üzerine sakı olmayan cinsden (gölgelik) bir nebat bitirdik.
Üzerine gölge yapması için geniş yapraklı bitki yetiştirdik.
وَأَرۡسَلۡنَٰهُ إِلَىٰ مِاْئَةِ أَلۡفٍ أَوۡ يَزِيدُونَ ١٤٧
Ve onu yüz bine Resul gönderdik ve hattâ artıyorlardı.
Onu yüz bin veya daha fazlasına elçi gönderdik.
Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.
Onu yüz bine peygamber gönderdik. Hattâ artıyorlardı da.
Ve onu yüz bin insan ya da daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.
فَـَٔامَنُواْ فَمَتَّعۡنَٰهُمۡ إِلَىٰ حِينٖ ١٤٨
O vakit ona iman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik.
Nihayet ona inandılar, Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
Nihayet ona îman etdiler de kendilerini bir zamana kadar geçindirdik.
İnandılar, biz de onları belli bir süreye kadar geçindirdik.
فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَلِرَبِّكَ ٱلۡبَنَاتُ وَلَهُمُ ٱلۡبَنُونَ ١٤٩
Şimdi sor o seninkilere: Rabb’ine kızlar, onlara oğullar öyle mi?
Şimdi sen, onlara sor, kızlar senin Rabbının da, oğlanlar onların mı?
Ey Muhammed! Onlara sor: Kız çocukları Rabbinin de, erkek çocukları onların mı?
Şimdi sor (Habîbim) onlara: Her halde kızlar Rabbinin de, oğullar onların mı?!
Ey Muhammed! Putperestlere sor bakalım kızlar Rabb'inin de erkekler onların mı?
أَمۡ خَلَقۡنَا ٱلۡمَلَٰٓئِكَةَ إِنَٰثٗا وَهُمۡ شَٰهِدُونَ ١٥٠
Yoksa biz melâikeyi dişi yaratmışız da onlar şâhid mi bulunuyorlarmış?
Yoksa, Biz, melekleri dişi olarak yarattık da onlar buna şahid miydiler?
Yoksa biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış?
Yoksa biz melekleri dişi yaratdık da onlar (buna) şâhid midirler?
Yoksa biz melekleri kız olarak yaratırken onlar yanında mıydı?
أَلَآ إِنَّهُم مِّنۡ إِفۡكِهِمۡ لَيَقُولُونَ ١٥١
Ha! onlar şüphesiz ki yalancıdırlar.
İyi bilin ki; gerçekten onlar, iftiralarından ötürü şöyle diyorlar:
(151-152) İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, “Allah çocuk sahibi oldu” diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar.
(151-52) Haberin olsun ki onlar hakıykaten yalan söyleyerek, her halde, «Allah doğurdu» derler! Onlar elbette yalancıdırlar.
Dikkat edin, onlar iftiraları yüzünden diyorlar ki:
وَلَدَ ٱللَّهُ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ ١٥٢
"Allah doğurdu" derler ve elbette bunlar yalancıdırlar.
Allah doğurdu. Hiç şüphesiz onlar yalancılardır.
(151-152) İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, “Allah çocuk sahibi oldu” diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar.
(151-52) Haberin olsun ki onlar hakıykaten yalan söyleyerek, her halde, «Allah doğurdu» derler! Onlar elbette yalancıdırlar.
Allah doğurdu onlar elbette yalancıdırlar.
أَصۡطَفَى ٱلۡبَنَاتِ عَلَى ٱلۡبَنِينَ ١٥٣
Kızları oğullara tercih mi etmiş?
Kızları, oğullara tercih mi etmiş?
Yoksa Allah kızları erkeklere tercih mi etti?
Kızları oğullara tercih mi etmiş O?!
Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş?
مَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ ١٥٤
Nah sizlere! nasıl hükmediyorsunuz?
Ne oluyor size, nasıl hükmediyorsunuz?
Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz!
Ne oluyor size? (Buna) nasıl hükmediyorsunuz?
Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?
أَفَلَا تَذَكَّرُونَ ١٥٥
Hiç demi düşünmezsiniz?
Hiç düşünmüyor musunuz?
Hiç düşünmüyor musunuz?
Hiç de mi düşünmezsiniz?
Hiç mi düşünmüyorsunuz?