بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَبِٱلَّيْلِۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ ﴿١٣٨

Ve geceleyin, ya akıl edip de düşünmez misiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Geceleyin de. Hala akletmez misiniz?

— İbni Kesir

(137-138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?

— Diyanet İşleri

(137-138) Elbet siz de sabah ve akşam onlar (ın yurdların) a uğruyorsunuz. Haalâ akıllanmayacak mısınız?.

— Hasan Basri Çantay

Ve geceleyin. Düşünmüyor musunuz?

— Seyyid Kutub

وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ ٱلْمُرْسَلِينَ ﴿١٣٩

Şüphesiz Yunüs de o mürselînden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Yunus da peygamberlerdendi.

— İbni Kesir

Şüphesiz Yûnus da peygamberlerdendi.

— Diyanet İşleri

Yunus da hiç şübhesiz gönderilen peygamberlerdendi.

— Hasan Basri Çantay

Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.

— Seyyid Kutub

إِذْ أَبَقَ إِلَى ٱلْفُلْكِ ٱلْمَشْحُونِ ﴿١٤٠

Hani bir vakit dolu gemiye kaçmıştı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.

— İbni Kesir

Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti.

— Diyanet İşleri

Hani o, dolu bir gemiye kaçmışdı.

— Hasan Basri Çantay

Dolu bir gemiye kaçmıştı.

— Seyyid Kutub

فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ ٱلْمُدْحَضِينَ ﴿١٤١

Kur'a çekmişti de kaydırılanlardan olmuştu.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kur'a çekmişti de yenilenlerden olmuştu.

— İbni Kesir

Gemidekilerle kur’a çekmiş ve kaybedenlerden olmuştu.

— Diyanet İşleri

Derken kur'a çekmiş (ler) di de mağlûblardan olmuşdu.

— Hasan Basri Çantay

Gemide olanlar arasında kura çekilmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebepten denize atılmıştı.

— Seyyid Kutub

فَٱلْتَقَمَهُ ٱلْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ ﴿١٤٢

Derken kendisi balık yuttu melâmette idi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yenilgiye uğramışken, bir balık yutmuştu onu.

— İbni Kesir

Böylece, Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu.

— Diyanet İşleri

O, kınanmış bir halde iken kendisini hemen balık yutmuşdu.

— Hasan Basri Çantay

Yunus kendini kınarken, balık onu yutmuştu.

— Seyyid Kutub

فَلَوْلَآ أَنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلْمُسَبِّحِينَ ﴿١٤٣

Eğer çok tesbih edenlerden olmasa idi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer o, tesbih edenlerden olmasaydı.

— İbni Kesir

(143-144) Eğer o, Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.

— Diyanet İşleri

Eğer çok tesbîh edenlerden olmasaydı,

— Hasan Basri Çantay

Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı.

— Seyyid Kutub

لَلَبِثَ فِى بَطْنِهِۦٓ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ ﴿١٤٤

Her halde ba'solunacakları güne kadar onun karnında kalırdı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Tekrar diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalacaktı.

— İbni Kesir

(143-144) Eğer o, Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.

— Diyanet İşleri

Her halde (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalıb gitmişdi.

— Hasan Basri Çantay

İnsanların yeniden dirileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.

— Seyyid Kutub

فَنَبَذْنَٰهُ بِٱلْعَرَآءِ وَهُوَ سَقِيمٌ ﴿١٤٥

Hemen biz onu alana attık hasta idi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rahatsız bir halde iken Biz, onu açıklık bir yere attık.

— İbni Kesir

Derken biz onu hasta bir hâlde sahile attık.

— Diyanet İşleri

İşte biz onu, kendisi de hasta olarak, açık bir yere (çıkarıb) bırakdık.

— Hasan Basri Çantay

Biz de onu halsiz bir durumda ağaçsız çıplak bir yere attık.

— Seyyid Kutub

وَأَنۢبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِّن يَقْطِينٍ ﴿١٤٦

Ve üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onun için geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.

— İbni Kesir

Üzerine geniş yapraklı bir ağaç bitirdik.

— Diyanet İşleri

Üzerine sakı olmayan cinsden (gölgelik) bir nebat bitirdik.

— Hasan Basri Çantay

Üzerine gölge yapması için geniş yapraklı bitki yetiştirdik.

— Seyyid Kutub

وَأَرْسَلْنَٰهُ إِلَىٰ مِاْئَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ ﴿١٤٧

Ve onu yüz bine Resul gönderdik ve hattâ artıyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onu yüz bin veya daha fazlasına elçi gönderdik.

— İbni Kesir

Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.

— Diyanet İşleri

Onu yüz bine peygamber gönderdik. Hattâ artıyorlardı da.

— Hasan Basri Çantay

Ve onu yüz bin insan ya da daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.

— Seyyid Kutub

فَـَٔامَنُواْ فَمَتَّعْنَٰهُمْ إِلَىٰ حِينٍ ﴿١٤٨

O vakit ona iman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Nihayet ona inandılar, Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.

— İbni Kesir

Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.

— Diyanet İşleri

Nihayet ona îman etdiler de kendilerini bir zamana kadar geçindirdik.

— Hasan Basri Çantay

İnandılar, biz de onları belli bir süreye kadar geçindirdik.

— Seyyid Kutub

AYARLAR