بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَبَٰرَكۡنَا عَلَيۡهِ وَعَلَىٰٓ إِسۡحَٰقَۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحۡسِنٞ وَظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ مُبِينٞ ١١٣

Onu da İshak’ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ ١١٤

Andolsun, biz Mûsâ’ya ve Hârûn’a da lütufta bulunduk.

– Diyanet İşleri

وَنَجَّيۡنَٰهُمَا وَقَوۡمَهُمَا مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ ١١٥

Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

– Diyanet İşleri

وَنَصَرۡنَٰهُمۡ فَكَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ١١٦

Onlara yardım ettik de onlar galip gelenler oldular.

– Diyanet İşleri

وَءَاتَيۡنَٰهُمَا ٱلۡكِتَٰبَ ٱلۡمُسۡتَبِينَ ١١٧

Biz onlara (hükümlerimizi) açıklayan Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik.

– Diyanet İşleri

وَهَدَيۡنَٰهُمَا ٱلصِّرَٰطَ ٱلۡمُسۡتَقِيمَ ١١٨

Onları doğru yola ilettik.

– Diyanet İşleri

وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِمَا فِي ٱلۡأٓخِرِينَ ١١٩

Sonradan gelenler arasında onlara güzel birer ad bıraktık.

– Diyanet İşleri

سَلَٰمٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ ١٢٠

Mûsâ’ya ve Hârûn’a selâm olsun.

– Diyanet İşleri

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ ١٢١

Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.

– Diyanet İşleri

إِنَّهُمَا مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ١٢٢

Çünkü onlar mü’min kullarımızdan idiler.

– Diyanet İşleri

وَإِنَّ إِلۡيَاسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ١٢٣

Şüphesiz İlyas da peygamberlerden idi.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu