بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَهُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَم مَّنۡ خَلَقۡنَآۚ إِنَّا خَلَقۡنَٰهُم مِّن طِينٖ لَّازِبِۭ ١١

Şimdi sor onlara; «Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa, Bizim yarattıklarımız mı?» Aslında biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yarattık.

– Seyyid Kutub

بَلۡ عَجِبۡتَ وَيَسۡخَرُونَ ١٢

Ey Muhammed! Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seninle alay ediyorlar.

– Seyyid Kutub

وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذۡكُرُونَ ١٣

Onlara öğüt verildiği vakit düşünüp öğüt almazlar.

– Seyyid Kutub

وَإِذَا رَأَوۡاْ ءَايَةٗ يَسۡتَسۡخِرُونَ ١٤

Bir mucize görseler onunla alay ederler.

– Seyyid Kutub

وَقَالُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٌ ١٥

«Bu apaçık büyüdür» derler.

– Seyyid Kutub

أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ ١٦

Yani biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı dirilecekmişiz?

– Seyyid Kutub

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ ١٧

Bizden önceki atalarımızda mı dirilecek?

– Seyyid Kutub

قُلۡ نَعَمۡ وَأَنتُمۡ دَٰخِرُونَ ١٨

De ki; «Evet, hem de hor ve hakir olarak dirileceksiniz.»

– Seyyid Kutub

فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ ١٩

O dirilme sahnesi korkunç bir çığlıktan ibarettir. Hemen o anda gözlerini birdenbire açıp etrafa bakacaklar.

– Seyyid Kutub

وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ ٢٠

«Vah bize, bu ceza günüdür» derler.

– Seyyid Kutub

هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ٢١

Onlara «İşte bu yalanladığınız hüküm günüdür» denir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu