بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَفَدَيۡنَٰهُ بِذِبۡحٍ عَظِيمٖ ١٠٧

Ona fidye olarak büyük bir kurban verdik.

– Seyyid Kutub

وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ ١٠٨

Sonra gelenler arasında ona iyi bir ün bıraktık.

– Seyyid Kutub

سَلَٰمٌ عَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ ١٠٩

İbrahim'e selâm olsun.

– Seyyid Kutub

كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ ١١٠

İşte biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız.

– Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ١١١

Çünkü o bizim mü'min kullarımızdandı.

– Seyyid Kutub

وَبَشَّرۡنَٰهُ بِإِسۡحَٰقَ نَبِيّٗا مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ١١٢

Biz ona iyilerden bir peygamber olacak İshak'ı müjdeledik.

– Seyyid Kutub

وَبَٰرَكۡنَا عَلَيۡهِ وَعَلَىٰٓ إِسۡحَٰقَۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحۡسِنٞ وَظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ مُبِينٞ ١١٣

Kendisini ve İshak'ı kutlu ve bereketli kıldık. Her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, açıkça kendisine zulmeden de olacaktır.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ ١١٤

Andolsun Musa'ya ve Harun'a da lütuflarda bulunduk.

– Seyyid Kutub

وَنَجَّيۡنَٰهُمَا وَقَوۡمَهُمَا مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ ١١٥

Onları ve kavimlerini büyük sıkıntılardan kurtardık.

– Seyyid Kutub

وَنَصَرۡنَٰهُمۡ فَكَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ١١٦

Onlara yardım ettik de üstün geldiler.

– Seyyid Kutub

وَءَاتَيۡنَٰهُمَا ٱلۡكِتَٰبَ ٱلۡمُسۡتَبِينَ ١١٧

Onlara, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu