بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَأَنِ ٱعۡبُدُونِيۚ هَٰذَا صِرَٰطٞ مُّسۡتَقِيمٞ ٦١

Ve; Bana kulluk edersiniz, işte bu, dosdoğru yoldur, diye.

– İbni Kesir

وَلَقَدۡ أَضَلَّ مِنكُمۡ جِبِلّٗا كَثِيرًاۖ أَفَلَمۡ تَكُونُواْ تَعۡقِلُونَ ٦٢

Andolsun ki; o, sizden birçok nesilleri saptırmıştı. Hala akletmez misiniz?

– İbni Kesir

هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِي كُنتُمۡ تُوعَدُونَ ٦٣

İşte bu, size vaadolunan cehennemdir.

– İbni Kesir

ٱصۡلَوۡهَا ٱلۡيَوۡمَ بِمَا كُنتُمۡ تَكۡفُرُونَ ٦٤

Küfretmekte olduğunuzdan dolayı bugün girin oraya.

– İbni Kesir

ٱلۡيَوۡمَ نَخۡتِمُ عَلَىٰٓ أَفۡوَٰهِهِمۡ وَتُكَلِّمُنَآ أَيۡدِيهِمۡ وَتَشۡهَدُ أَرۡجُلُهُم بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ ٦٥

Bugün, onların ağızlarını mühürleriz. Bizimle elleri konuşur ve yapmakta oldukları şeye ayakları şehadet eder.

– İbni Kesir

وَلَوۡ نَشَآءُ لَطَمَسۡنَا عَلَىٰٓ أَعۡيُنِهِمۡ فَٱسۡتَبَقُواْ ٱلصِّرَٰطَ فَأَنَّىٰ يُبۡصِرُونَ ٦٦

Biz isteseydik; onların gözlerini kör ederdik de yolda koşuşup kalırlardı. Ama nasıl göreceklerdi ki.

– İbni Kesir

وَلَوۡ نَشَآءُ لَمَسَخۡنَٰهُمۡ عَلَىٰ مَكَانَتِهِمۡ فَمَا ٱسۡتَطَٰعُواْ مُضِيّٗا وَلَا يَرۡجِعُونَ ٦٧

Biz isteseydik; onları oldukları yerde dondururduk da ileri geçmeye güçleri yetmezdi. Geri de dönemezlerdi.

– İbni Kesir

وَمَن نُّعَمِّرۡهُ نُنَكِّسۡهُ فِي ٱلۡخَلۡقِۚ أَفَلَا يَعۡقِلُونَ ٦٨

Kimi de uzun ömürlü yaparsak; onun yaratılışını tersine çeviririz. Hala akletmezler mi?

– İbni Kesir

وَمَا عَلَّمۡنَٰهُ ٱلشِّعۡرَ وَمَا يَنۢبَغِي لَهُۥٓۚ إِنۡ هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ وَقُرۡءَانٞ مُّبِينٞ ٦٩

Biz, ona şiir öğretmedik. Zaten ona gerekmezdi de. Bu, ancak bir zikirdir. Ve apaçık bir Kur'an'dır.

– İbni Kesir

لِّيُنذِرَ مَن كَانَ حَيّٗا وَيَحِقَّ ٱلۡقَوۡلُ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ ٧٠

Diri olanları uyarsın ve kafirlerin üzerine söz hak olsun diye.

– İbni Kesir

أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا خَلَقۡنَا لَهُم مِّمَّا عَمِلَتۡ أَيۡدِينَآ أَنۡعَٰمٗا فَهُمۡ لَهَا مَٰلِكُونَ ٧١

Görmezler mi ki; ellerimizin yaptıklarından onlar için hayvanlar yarattık. Kendileri bunlara sahip bulunmaktadırlar.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu