بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

سَلَٰمٌ قَوْلًا مِّن رَّبٍّ رَّحِيمٍ ﴿٥٨

Bir selâm, Rahim bir rabdan kelâm.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rahim Rabblarından bir de; selam, sözü.

— İbni Kesir

Çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak (kendilerine) “Selâm” (vardır).

— Diyanet İşleri

Çok esirgeyici Rab (lerin) den bir de selâm (var) dır.

— Hasan Basri Çantay

Merhametli olan Rabb katından onlara selâm vardır.

— Seyyid Kutub

وَٱمْتَٰزُواْ ٱلْيَوْمَ أَيُّهَا ٱلْمُجْرِمُونَ ﴿٥٩

Ve haydin ayrılın bu gün ey mücrimler!

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ayrılın bugün, ey suçlular.

— İbni Kesir

(Allah, şöyle der:) “Ey suçlular! Ayrılın bu gün!”

— Diyanet İşleri

«Ey günahkârlar, bugün siz (bir tarafa) ayrılın»!

— Hasan Basri Çantay

Ey suçlular, bugün şöyle ayrılın.

— Seyyid Kutub

أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَٰبَنِىٓ ءَادَمَ أَن لَّا تَعْبُدُواْ ٱلشَّيْطَٰنَۖ إِنَّهُۥ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ ﴿٦٠

And vermedim mi size? "Ey adem oğulları! Şeytan’a kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır" diye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Ademoğulları; Ben, size; şeytana tapmayın, o muhakkak ki sizin apaçık bir düşmanınızdır, diye ahdetmedim mi?

— İbni Kesir

(60-61) “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”

— Diyanet İşleri

(60-61) Ey Âdem oğulları, «Şeytana tapmayın. Çünkü o, sizin için (Rabbinizden) ayıran bir düşmandır, Bana ibâdet edin. işte dosdoğru yo! budur» diye size emr etmedim mi? (buyuracak).

— Hasan Basri Çantay

Ey insanoğulları, size and vermedim mi? Şeytana tapmayın o sizin apaçık düşmanınızdır.

— Seyyid Kutub

وَأَنِ ٱعْبُدُونِىۚ هَٰذَا صِرَٰطٌ مُّسْتَقِيمٌ ﴿٦١

"Ve bana kulluk edin doğru yol budur" diye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve; Bana kulluk edersiniz, işte bu, dosdoğru yoldur, diye.

— İbni Kesir

(60-61) “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”

— Diyanet İşleri

(60-61) Ey Âdem oğulları, «Şeytana tapmayın. Çünkü o, sizin için (Rabbinizden) ayıran bir düşmandır, Bana ibâdet edin. işte dosdoğru yo! budur» diye size emr etmedim mi? (buyuracak).

— Hasan Basri Çantay

Bana tapın doğru yol budur.

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًاۖ أَفَلَمْ تَكُونُواْ تَعْقِلُونَ ﴿٦٢

Böyle iken celâlıma karşı o içinizden bir çok cibilletleri yoldan çıkardı, ya o vakit sizin akıllarınız yokmıy dı?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; o, sizden birçok nesilleri saptırmıştı. Hala akletmez misiniz?

— İbni Kesir

“Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?”

— Diyanet İşleri

Andolsun ki (şeytan) sizden birçok halkı sapdırmadı. O vakit neye akıl etmiyordunuz?

— Hasan Basri Çantay

Andolsun ki, o sizden nice nesilleri saptırmıştır, akletmez misiniz?

— Seyyid Kutub

هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِى كُنتُمْ تُوعَدُونَ ﴿٦٣

Bu işte o cehennem ki vaadolunur dururdunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu, size vaadolunan cehennemdir.

— İbni Kesir

“İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir.”

— Diyanet İşleri

İşte bu, (öteden beri) tehdîd edegeldiğiniz cehennemdir.

— Hasan Basri Çantay

İşte bu, size vaad edilen cehennemdir.

— Seyyid Kutub

ٱصْلَوْهَا ٱلْيَوْمَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ ﴿٦٤

Bu gün yaslanın ona bakalım küfrettiğiniz için.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Küfretmekte olduğunuzdan dolayı bugün girin oraya.

— İbni Kesir

“İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!”

— Diyanet İşleri

Küfür (ve inkârda ısrar) edişinize mukaabil girin oraya.

— Hasan Basri Çantay

İnkârınızdan dolayı bugün oraya girin.

— Seyyid Kutub

ٱلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَىٰٓ أَفْوَٰهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَآ أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُم بِمَا كَانُواْ يَكْسِبُونَ ﴿٦٥

Bu gün ağızlarını mühürleriz de bize elleri söyler ve ayakları şehadet eyler: neler kesbediyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bugün, onların ağızlarını mühürleriz. Bizimle elleri konuşur ve yapmakta oldukları şeye ayakları şehadet eder.

— İbni Kesir

O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.

— Diyanet İşleri

O gün ağızlarının üstüne mühür basarız. Ne irtikâb ediyor idiyseler bize elleri söyler, ayakları (ve diğer uzuvları) da şâhidlik eder.

— Hasan Basri Çantay

O gün ağızlarını mühürleriz, elleri bize söyler ayakları yaptıklarına şahitlik eder.

— Seyyid Kutub

وَلَوْ نَشَآءُ لَطَمَسْنَا عَلَىٰٓ أَعْيُنِهِمْ فَٱسْتَبَقُواْ ٱلصِّرَٰطَ فَأَنَّىٰ يُبْصِرُونَ ﴿٦٦

Hem dilersek gözlerini üzerinden silme kör ediverdik de yola dökülürlerdi, fakat nereden görecekler?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Biz isteseydik; onların gözlerini kör ederdik de yolda koşuşup kalırlardı. Ama nasıl göreceklerdi ki.

— İbni Kesir

Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu hâlde) yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?!

— Diyanet İşleri

Eğer dileseydik onları gözlerinin üzerinden silme kör yapardık da yolda koşuşub (didişib) kalırlardı. Artık nasıl göreceklerdi?

— Hasan Basri Çantay

Dilersek, gözlerini kör ederdik de, yol bulmaya çalışırlardı. Nasıl görebilirlerdi?

— Seyyid Kutub

وَلَوْ نَشَآءُ لَمَسَخْنَٰهُمْ عَلَىٰ مَكَانَتِهِمْ فَمَا ٱسْتَطَٰعُواْ مُضِيًّا وَلَا يَرْجِعُونَ ﴿٦٧

Daha dilesek kendilerini oldukları yerde meshediverdik de ne ileri gidebilirlerdi ne dönebilirlerdi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Biz isteseydik; onları oldukları yerde dondururduk da ileri geçmeye güçleri yetmezdi. Geri de dönemezlerdi.

— İbni Kesir

Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.

— Diyanet İşleri

Yine dileseydik onları oldukları yerde suratlarını değişdirib bambaşka çirkin bir mâhiyyete getirirdik de ne ileri gitmiye, ne geri dönüb gelmiye güçleri yetmezdi.

— Hasan Basri Çantay

Dileseydik kılıklarını değiştirip onları oldukları yerde dondururduk, ne ileri gidebilir, ne de geri dönebilirdi.

— Seyyid Kutub

وَمَن نُّعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِى ٱلْخَلْقِۖ أَفَلَا يَعْقِلُونَ ﴿٦٨

Bununla beraber her kimin ömrünü uzatıyorsak hılkatte onu tersine çeviriyoruz, hâlâ da akıllanmayacaklar mı?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kimi de uzun ömürlü yaparsak; onun yaratılışını tersine çeviririz. Hala akletmezler mi?

— İbni Kesir

Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?

— Diyanet İşleri

Kime uzun ömür veriyorsak onun yaratılışını baş aşağı ediyoruz. (Buna da) akılları ermiyor mu?

— Hasan Basri Çantay

Kime uzun ömür versek, onun yaratılışı baş aşağı çevirir, gücünü azaltırız, sonunda ihtiyarlar, zayıflar. Akıllarını kullanmıyorlar mı?

— Seyyid Kutub

AYARLAR