بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِن كَانَتۡ إِلَّا صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ فَإِذَا هُمۡ جَمِيعٞ لَّدَيۡنَا مُحۡضَرُونَ ٥٣

Sadece bir tek çığlık olmuştur. Ve bir de bakarsınız ki; onların hepsi birden huzurumuza getirilmişlerdir.

– İbni Kesir

فَٱلۡيَوۡمَ لَا تُظۡلَمُ نَفۡسٞ شَيۡـٔٗا وَلَا تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ ٥٤

Artık bugün, kimseye hiç bir haksızlıkta bulunulmaz. Ve siz, yapar olduklarınızdan başkasıyla cezalandırılmazsınız.

– İbni Kesir

إِنَّ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ ٱلۡيَوۡمَ فِي شُغُلٖ فَٰكِهُونَ ٥٥

Muhakkak ki bugün cennet ashabı bir meşguliyet içinde mutlu ve sevinçlidirler.

– İbni Kesir

هُمۡ وَأَزۡوَٰجُهُمۡ فِي ظِلَٰلٍ عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِ مُتَّكِـُٔونَ ٥٦

Onlar ve eşleri gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır.

– İbni Kesir

لَهُمۡ فِيهَا فَٰكِهَةٞ وَلَهُم مَّا يَدَّعُونَ ٥٧

Orada meyveler onlarındır. Ve her istedikleri kendilerinindir.

– İbni Kesir

سَلَٰمٞ قَوۡلٗا مِّن رَّبّٖ رَّحِيمٖ ٥٨

Rahim Rabblarından bir de; selam, sözü.

– İbni Kesir

وَٱمۡتَٰزُواْ ٱلۡيَوۡمَ أَيُّهَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ ٥٩

Ayrılın bugün, ey suçlular.

– İbni Kesir

۞ أَلَمۡ أَعۡهَدۡ إِلَيۡكُمۡ يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ أَن لَّا تَعۡبُدُواْ ٱلشَّيۡطَٰنَۖ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوّٞ مُّبِينٞ ٦٠

Ey Ademoğulları; Ben, size; şeytana tapmayın, o muhakkak ki sizin apaçık bir düşmanınızdır, diye ahdetmedim mi?

– İbni Kesir

وَأَنِ ٱعۡبُدُونِيۚ هَٰذَا صِرَٰطٞ مُّسۡتَقِيمٞ ٦١

Ve; Bana kulluk edersiniz, işte bu, dosdoğru yoldur, diye.

– İbni Kesir

وَلَقَدۡ أَضَلَّ مِنكُمۡ جِبِلّٗا كَثِيرًاۖ أَفَلَمۡ تَكُونُواْ تَعۡقِلُونَ ٦٢

Andolsun ki; o, sizden birçok nesilleri saptırmıştı. Hala akletmez misiniz?

– İbni Kesir

هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِي كُنتُمۡ تُوعَدُونَ ٦٣

İşte bu, size vaadolunan cehennemdir.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu