بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَدْخُلُواْ بُيُوتَ ٱلنَّبِىِّ إِلَّآ أَن يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَىٰ طَعَامٍ غَيْرَ نَٰظِرِينَ إِنَىٰهُ وَلَٰكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَٱدْخُلُواْ فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَٱنتَشِرُواْ وَلَا مُسْتَـْٔنِسِينَ لِحَدِيثٍۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ يُؤْذِى ٱلنَّبِىَّ فَيَسْتَحْىِۦ مِنكُمْۖ وَٱللَّهُ لَا يَسْتَحْىِۦ مِنَ ٱلْحَقِّۚ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَٰعًا فَسْـَٔلُوهُنَّ مِن وَرَآءِ حِجَابٍۚ ذَٰلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّۚ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَن تُؤْذُواْ رَسُولَ ٱللَّهِ وَلَآ أَن تَنكِحُوٓاْ أَزْوَٰجَهُۥ مِنۢ بَعْدِهِۦٓ أَبَدًاۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ عِندَ ٱللَّهِ عَظِيمًا ﴿٥٣

Ey o bütün iman edenler! Vaktine bakmaksızın yemeğe izin verilmedikçe size Peygamber’in evlerine girmeyin ve lâkin çağırıldığınız vakit de girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın, söz, sohbet için de izinsiz girmeyin, çünkü o, Peygamber’e eza veriyor, üzerine de sizden utanıyor, fakat Allah Hakk’ı söylemekten sıkılmaz, hem haremlerine gerekli bir şey soracağınız vakit de bir perde arkasından sorun, öyle yapmanız, hem sizin kalbleriniz ve hem onların kalbleri için daha temizdir, ve sizin Resulullah’a eza etmeniz olamaz, arkasından zevcelerini nikâh eylemeniz de olamaz. Çünkü o günah, Allah indinde çok büyük bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler; Peygamber'in evlerine yemeğe çağrılmaksızın ve vakitli vakitsiz girmeyin. Ama davet olunursanız; girin ve yemeği yeyince de lafa dalmadan dağılın. Bu haliniz, Peygamber'i üzüyordu, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah ise hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey istediğinizde; onu perde arkasından isteyin. Bu; sizin kalbleriniz için de, onların kalbleri için de daha temizdir. Allah'ın Rasulünü üzmeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamak asla caiz değildir. Çünkü bu; Allah katında büyük bir günahtır.

– İbni Kesir

Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.

– Diyanet İşleri

Ey îman edenler, (bundan sonra) peygamberin evlerine — yemeğe da'vet olunmaksızın, vaktına (da) bakmaksızın — girmeyin. Fakat da'vet olunduğunuz zaman girin. Yemeği yediğiniz zaman dağılın. Söz dinlemek veya suhbet etmek için de (izinsiz) girmeyin. Çünkü bu, peygambere ezâ vermekde, o sizden utanmakdadır. Allah ise hak (kı açıklamak) dan çekinmez. Bir de onun zevcelerinden lüzumlu bir şey istediğiniz vakit perde ardından isteyin onlardan. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allahın peygamberine ezâ vermeniz (doğru) olmadı (ğı gibi) kendinden sonra zevcelerini nikâhla almanız da ebedî (caiz) değildir. Bu, Allah nezdinde çok büyük (bir günâh) dır.

– Hasan Basri Çantay

Ey inananlar! Peygamberin evlerine, yemeğe çağrılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin fakat davet edilirseniz girin ve yemeği yeyince dağılın. Sohbet etmek için de gidip oturmayın. Bu haliniz peygamberi üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin kalpleriniz de onların kalpleri de daha temiz kalır. Allah'ın Peygamberini üzmeniz ve O'ndan sonra eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır.

– Seyyid Kutub

إِن تُبْدُواْ شَيْـًٔا أَوْ تُخْفُوهُ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمًا ﴿٥٤

Eğer bir şey açıklar veya gizlerseniz şüphe yok ki Allah her şeye Alim bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir şeyi açıklasanız da, gizleseniz de muhakkak ki Allah; her şeyi bilendir.

– İbni Kesir

Siz bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de, biliniz ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

– Diyanet İşleri

Eğer bir şey'i açıklar veya onu gizlerseniz şüphe yok ki Allah her şey'i hakkıyle bilicidir.

– Hasan Basri Çantay

Bir şeyi açıklasanız da gizleseniz de Allah şüphesiz hepsini bilir.

– Seyyid Kutub

لَّا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ فِىٓ ءَابَآئِهِنَّ وَلَآ أَبْنَآئِهِنَّ وَلَآ إِخْوَٰنِهِنَّ وَلَآ أَبْنَآءِ إِخْوَٰنِهِنَّ وَلَآ أَبْنَآءِ أَخَوَٰتِهِنَّ وَلَا نِسَآئِهِنَّ وَلَا مَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُهُنَّۗ وَٱتَّقِينَ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ شَهِيدًا ﴿٥٥

O zevcelere şunlarda günah yoktur: ne ataları, ne oğulları, ne biraderleri, ne biraderlerinin oğulları, ne hemşirelerinin oğulları, ne kendi kadınları ne de ellerindeki milklerinde, bununla beraber Allah’a korunun (ey Peygamber’in zevceleri) çünkü Allah her şey üzerine şâhid bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Peygamber'in eşlerine; babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, hizmetçi kadınları ve sağ ellerinin malik oldukları hususunda vebal yoktur. Ve Allah'tan korkun. Muhakkak ki Allah; her şeye şahid olandır.

– İbni Kesir

Peygamberin hanımlarına, babalarından, oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, mü’min kadınlardan ve sahip oldukları cariyelerden ötürü bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla şahittir.

– Diyanet İşleri

Onlar için ne babaları, ne oğulları, ne biraderleri, ne biraderlerinin oğulları, ne kız kardeşlerinin oğulları, ne kendi kadınları, ne de sağ ellerinin mâlik oldukları hakkında hiçbir vebal yokdur. Allahdan korkun. Çünkü Allah her şey'in fevkında (hakıykî) bir şâhiddir.

– Hasan Basri Çantay

Onlara (Peygamber hanımlarına); babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, hizmetçi kadınları ve cariyeleri hakkında bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları, Allah'tan korkun, şüphesiz Allah, her şeyi görmektedir.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱللَّهَ وَمَلَٰٓئِكَتَهُۥ يُصَلُّونَ عَلَى ٱلنَّبِىِّۚ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ صَلُّواْ عَلَيْهِ وَسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا ﴿٥٦

Muhakkak ki Allah ve melâikesi Peygamber’e hep salât ile tekrim ederler, ey o bütün iman edenler! haydin ona teslimiyyetle salât-ü selâm getirin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Allah ve melekleri, Peygamber'e salat ederler. Ey iman edenler; siz de O'nun üzerine salavat getiriniz ve onun için selamet dileyin.

– İbni Kesir

Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz ki Allah ve melekleri o peygambere çok salât (ve tekrîm) ederler. Ey îman edenler, siz de ona salât edin, tam bir teslîmiyyetle de selâm verin.

– Hasan Basri Çantay

Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler. Ey inananlar! Siz de O'nu övün, O'na salat ve selam getirin.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ يُؤْذُونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ لَعَنَهُمُ ٱللَّهُ فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُّهِينًا ﴿٥٧

Çünkü Allah ve Resulü’ne eza edenler muhakkak ki Allah onları dünyada ve âhirette lânetlemiş (rahmeti sahasından koğmuş) ve onlara pek hakaretli bir azâb hazırlamıştır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Allah'ı ve Rasulünü incitenlere Allah; dünya ve ahirette la'net etmiştir. Ve onlar için, horlayıcı bir azab hazırlamıştır.

– İbni Kesir

Şüphesiz Allah ve Resûlünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lânet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.

– Diyanet İşleri

Hakıykat, Allah ve Resulüne ezâ edenler (yok mu?) Allah onları dünyâda da, âhıretde de rahmetinden koğmuş, onlara horlayıcı bir azâb da hazırlamışdır.

– Hasan Basri Çantay

Allah'ı ve Peygamberini incitenlere, Allah, dünyada da ahirette de lanet eder; onlar için alçaltıcı bir azab hazırlamıştır.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ يُؤْذُونَ ٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتِ بِغَيْرِ مَا ٱكْتَسَبُواْ فَقَدِ ٱحْتَمَلُواْ بُهْتَٰنًا وَإِثْمًا مُّبِينًا ﴿٥٨

Mü'minîn ve mü'minâta istihkak kesbetmedikleri bir vechile ezâ edenler de şüphesiz bir bühtan (açık bir vebal) yüklenmişlerdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Mü'min erkekleri ve mü'min kadınları yapmadıkları bir şeyle incitenler; doğrusu bir iftirayı ve apaçık bir günahı yüklenmişlerdir.

– İbni Kesir

Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.

– Diyanet İşleri

Erkek mü'minlerle kadın mü'minlere işlemedikleri (bir günâh) yüzünden ezâ edenler de muhakkak bir yalan ve apaçık bir günâh yüklenmiş (ler) dir.

– Hasan Basri Çantay

Mü'min erkek ve kadınları, yapmadıkları bir şeyle suçlayıp inciltenler, iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olurlar.

– Seyyid Kutub

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِىُّ قُل لِّأَزْوَٰجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَآءِ ٱلْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِن جَلَٰبِيبِهِنَّۚ ذَٰلِكَ أَدْنَىٰٓ أَن يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا ﴿٥٩

Ey o peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına hep söyle: cilbâblarından üzerlerini sıkı örtsünler, bu onların tanınmalarına, tanınıp da eza edilmemelerine en elverişli olandır, bununla beraber Allah bir Gafur Rahim bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey peygamber; eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına söyle: Üstlerine örtü alsınlar. Bu, onların tanınıp da incitilmemeleri için daha elverişlidir. Ve Allah; Gafur, Rahim olandır.

– İbni Kesir

Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu, onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

– Diyanet İşleri

Ey peygamber, zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanılıb ezâ edilmemelerine daha uygundur. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: Bir ihtiyaç için dışarı çıktıklarında örtülerini üstlerine alsınlar, vücutlarını örtsünler. Bu onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı inciltilmemelerini daha iyi sağlar. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

– Seyyid Kutub

لَّئِن لَّمْ يَنتَهِ ٱلْمُنَٰفِقُونَ وَٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَٱلْمُرْجِفُونَ فِى ٱلْمَدِينَةِ لَنُغْرِيَنَّكَ بِهِمْ ثُمَّ لَا يُجَاوِرُونَكَ فِيهَآ إِلَّا قَلِيلًا ﴿٦٠

Celâlim Hakk’ı için eğer vazgeçmezlerse o Münafıklar, kalblerinde maraz bulunanlar ve şehirde erâcif neşr eden, tahrikât yapanlar, mutlak ve muhakkak seni kendilerine musallat kılarız, sonra orada civarına pek az yanaşabilirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki münafıklar, kalblerinde hastalık bulunanlar, şehirde bozguncu haberler yayanlar, buna son vermezlerse; muhakkak seni onlarla mücadeleye çağırırız da sonra çevrende az bir zamandan fazla kalamazlar.

– İbni Kesir

(60-61) Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada lânete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler.

– Diyanet İşleri

Andolsun, eğer münafıklar, vicdanlarında bir maraz bulunanlar, şehirde fena haberler yayanlar (bu hallerinden) vaz geçmezler) se mutlak ve muhakkak seni kendilerine musallat ederiz. Sonra orada seninle az bir (zamandan fazla) komşu olamazlar.

– Hasan Basri Çantay

İki yüzlüler, kalplerinde fesat bulunanlar, şehirde bozguncu haberler yayanlar, eğer bundan vazgeçmezlerse, andolsun ki seni onlarla mücadeleye davet ederiz; sonra çevrende az bir zamandan fazla kalamazlar.

– Seyyid Kutub

مَّلْعُونِينَۖ أَيْنَمَا ثُقِفُوٓاْ أُخِذُواْ وَقُتِّلُواْ تَقْتِيلًا ﴿٦١

Melun melun: nerede ele geçirilirlerse tutulurlar ve öldürülürler de öldürülürler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

La'netlenmişlerdir. Nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve hemen öldürülürler.

– İbni Kesir

(60-61) Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada lânete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler.

– Diyanet İşleri

Hepsi de Allahın rahmetinden koğulmuş olarak. Nerede ele geçirilirlerse yakalanırlar onlar ve öldürülürler de öldürülürler.

– Hasan Basri Çantay

Lanetlenmiş olarak, nerede bulunurlarsa yakalanır ve öldürülürler.

– Seyyid Kutub

سُنَّةَ ٱللَّهِ فِى ٱلَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلُۖ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ ٱللَّهِ تَبْدِيلًا ﴿٦٢

Allah’ın bundan evvel geçenler hakkındaki kanunu ki Allah’ın kanununu tebdile çare bulamazsın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ın daha önceden geçenler hakkındaki sünnetidir. Sen, Allah'ın sünnetinde bir değişiklik bulamazsın.

– İbni Kesir

Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın kanununda asla değişme bulamazsın.

– Diyanet İşleri

Daha evvel geçenler hakkında (da) Allah bu âdeti (koymuşdur). Allahın âdetini değişdirmiye ise asla (imkân) bulamazsın.

– Hasan Basri Çantay

Allah'ın geçmiş milletlere uyguladığı yasa budur ve Allah'ın yasasında bir değişme bulamazsın.

– Seyyid Kutub

يَسْـَٔلُكَ ٱلنَّاسُ عَنِ ٱلسَّاعَةِۖ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِندَ ٱللَّهِۚ وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ ٱلسَّاعَةَ تَكُونُ قَرِيبًا ﴿٦٣

O nâs sana saatten soruyor, de ki: onun ilmi Allah’ın nezdindedir ve ne bilirsin belki o saat yakında olur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İnsanlar sana kıyametten sorarlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah katındadır. Ne bilirsin, belki de o saat yakında oluverir.

– İbni Kesir

İnsanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki: “Onun ilmi ancak Allah katındadır.” Ne bilirsin, belki de kıyamet yakında gerçekleşir.

– Diyanet İşleri

İnsanlar sana o saati (n ne zaman kopacağını) sorarlar. De ki: «Onun ilmi ancak Allahın nezdindedir. Ne bilirsin, belki de o saat yakın (bir zamanda) olacakdır».

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed! İnsanlar senden kıyametin zamanını soruyorlar. De ki: «Onun bilgisi Allah katındadır, ne bilirsin, belki de zaman yakındır.»

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu